ZENGİN VE FAKİR
ZENGİN
Akıla var dersin, yokluğa kader Yordamı bilmesin, yol’u bilmezsin Gariban haline, şükürler eder Bolluğu bilmesin bol’u bilmezsin FAKİR Bilinmez nelere, gebedir yarın Ol der de uçurur, kul’u bilmezsin Bakmışsın elnde, tükenmiş var’ın Verdiğin alır da, ulu bilmezsin ZENGİN Fakirlik seceren, gariban künyen Yoksuluk üstüne, kurulmuş dünyan Üç gün et yede gör, bozulur bünyen Soğan ekmek yerde, bal’ı bilmezsin FAKİR Zengin de fakir de, yolcu bu han da Zenginlik dediğin, gönül de can da Hepsi de mazar da, yatar yan yanda Orada düştüğün, hal’ı bilmezsin ZENGİN Sen eşek kovala, ben arabayı Ben zengin oldukça, sen ver çabayı Esirger vermezim, bir merabayı Canımın yongası, mal’ı bilmezsin FAKİR İster Mersedese, ister jet’e bin İstersen yedi kat, yer dibine in İstersen mars’a kaç, ister ay’a sin En son bineceğin, sal’ı bilmezsin ZENGİN Tabiki görmedin, saraylar köşkler Ömrünce tatmadın, aşk ile meşkler Kuş tüyü yastıklar, yorgan, döşekler Vilalar görmedin, yalı bilmezsin FAKİR Ne yazar boğaz da, yüz dönüm arsa Ten’ini on metre, ipeğe sarsa İçinde haramla, kul hakkı varsa Yastık yorgan olur, çalı billmezsin ZENGİN Seni de beni de ,aynı yaradan İstesem yaparım, kule paradan Ben zengin olmadım, yazı turadan Sen meyve verecek, dal’ı bilmezsin FAKİR Çağdaşi önemli can’ın sağlığı Yaradana karşı, yüzün ağlığı Ben yavanı yerim, sende yağlığı Gururla giydiğim, çul’u bimezsin |