Tanıtım Yazısı
BENİM KÜÇÜK DOSTLARIM
Bir yaşından, yirmi yaşına kadar her çocuk, bence zevkle okunmaya değer meraklı bir kitap; karşısında uzun uzun, hayran hayran düşünülecek bir bilinmeyenler âlemidir.
Yirmi bir yıldan beri bu kitapları yaprak yaprak, satır satır okumaya ve anlamaya çalışıyorum. Fakat hâlâ “Çocuk” adlı kitapta anlayamadığım, sökemediğim cümlelere rastladığım olur. Bu itirafımdan sonra, okuyucularım bu eserde, tecrübelerin belki haklı; fakat herhâlde soğuk ve tatsız gururunu elbette aramayacaklardır.
Hayır, sevgili okurlarım, elinizdeki kitap, ağırbaşlı, psikolojik bir eser olmak iddiasında değildir. Buna bir “hikâye kitabı” da denilemez. Çünkü içinde bir damlacık hayal bulamayacaksınız.
Ben bu kitapta, sadece gördüklerimi ve duyduklarımı -işittiklerimi değil, hissettiklerimi- sunuyorum. O kadar çok sevdiğim “Küçük Dostlarım”ı, daha doğrusu binlerce küçük dostumdan, rastgele birkaçını okurlarıma da tanıtmak istedim.
BÜYÜKANNE
Halide Nusret Zorlutuna, Büyükanne romanında özlemini duyacağımız bir hayatı anlatıyor. Kötülüklerin bile iyiliğe dönüştüğü bu dünyada, 70’li yıllarda bir hanımefendinin yaşamından kesitler okuyoruz.
Hem modern hem de geleneksel yapısını koruyan duyarlı bir kişi olan Büyükanne, yaşadıkları çiftlikte hatta köyde, küçük-büyük herkesin sevgilisi olmuş biridir. Bir iyilik meleği gibi her zaman onların imdadına yetişir, en zor zamanlarında onlara destek olur.
Büyükanne, güzelliklerle örülmüş bir dünyanın kapılarını bize aralıyor.
BİR DEVRİM ROMANI
“Ben binbir heyecan, biraz da korku ile girdiğim bu ‘ilk ders’ten çıkarken birdenbire Tanrı’nın beni ‘öğretmen olsun’ diye yarattığını anlamış, bir anda bu mesleğe şifasız bir tutku ile tutulmuştum. Bu sevgi, bu tutku ömrüm boyunca sürüp gitmiştir.”
Cumhuriyet’in ilk öğretmenlerinden Halide Nusret Zorlutuna’nın bu eserinde, roman kahramanı değil gerçek bir Çalıkuşu hikâyesi okuyacaksınız.
Halide Nusret çocukluğunu, gençliğini, ailesini, dönemin edebiyat çevresini anlatıyor; Celal Sahir, Faruk Nafiz, Halit Fahri, Orhan Seyfi, Refik Halit, Reşat Nuri, Şukûfe Nihal, Yakup Kadri gibi dönemin usta yazarlarıyla anılarını ve mektuplaşmalarını okuruyla paylaşıyor.
Bir yandan da Trablusgarp Savaşı’ndan 31 Mart Vak’asına, Birinci Dünya Savaşı’ndan Cumhuriyet’e ülkenin geçirdiği süreç ve Türk modernleşme serüvenini de muhafazakâr ve aydın bir kadın gözüyle çiziyor.
AYDINLIK KAPI
Halide Nusret Zorlutuna, Aydınlık Kapı romanıyla Abdülhamit döneminden başlayıp Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan dönemi, kadın gözünden yansıtmıştır.
Zorlutuna milliyetçi, muhafazakâr yönü ağır basmasının yanı sıra, modern düşünceye sahiptir. Eserlerinde de bunu ağırlıklı olarak hissettirmiş, romanlarında kadın kahramanların yaşayışını, kültürünü, inancını, aşka bakışını ve ruh dünyasını irdeleyerek kadın edebiyatında da bir dönemin başlangıcı olmuştur.
Aydınlık Kapı’da, biri aşkın ve ihtirasın peşinden giden, diğeri ise iyi evlat ve anne olmayı tercih eden iki kardeş odağında, Türk toplumunun yaşadığı medeniyet değişimini çarpıcı bir biçimde okuyacaksınız.
KÜLLER
“Gençlik döneminde yazdığı kitapları o yıllarda yazılmış diğer kitaplarla kıyaslayacak olursak, Halide Nusret hem üslup açısından hem de içerik açısından çok önde gelmesi gereken bir yazar.”
Selim İleri
“Eserin son satırına vasıl olmadan kaç kere ve kaç kere içimden, Ya Rabbi, bu Küller’de ne kadar ruh ateşi ve ne kadar kızıl his alevi var, dedim. Zira, Küller’in mevzuu bir aşk ve çılgın bir gayret-i âşikânedir.”
Cenap Şahabettin
Halide Nusret Zorlutuna’nın ilk romanı olan Küller, 1920’li yıllarda Beyrut - Roma arasında gidip gelen mektuplarda itiraf edilmiş kıskançlıkla örülmüş hazin bir aşk hikâyesini anlatır. Mutluluk için dökülen gözyaşları, kıskançlıklar, ayrılıklar derken yıllar sonra anılardan geriye kalan küller...
Bir yaşından, yirmi yaşına kadar her çocuk, bence zevkle okunmaya değer meraklı bir kitap; karşısında uzun uzun, hayran hayran düşünülecek bir bilinmeyenler âlemidir.
Yirmi bir yıldan beri bu kitapları yaprak yaprak, satır satır okumaya ve anlamaya çalışıyorum. Fakat hâlâ “Çocuk” adlı kitapta anlayamadığım, sökemediğim cümlelere rastladığım olur. Bu itirafımdan sonra, okuyucularım bu eserde, tecrübelerin belki haklı; fakat herhâlde soğuk ve tatsız gururunu elbette aramayacaklardır.
Hayır, sevgili okurlarım, elinizdeki kitap, ağırbaşlı, psikolojik bir eser olmak iddiasında değildir. Buna bir “hikâye kitabı” da denilemez. Çünkü içinde bir damlacık hayal bulamayacaksınız.
Ben bu kitapta, sadece gördüklerimi ve duyduklarımı -işittiklerimi değil, hissettiklerimi- sunuyorum. O kadar çok sevdiğim “Küçük Dostlarım”ı, daha doğrusu binlerce küçük dostumdan, rastgele birkaçını okurlarıma da tanıtmak istedim.
BÜYÜKANNE
Halide Nusret Zorlutuna, Büyükanne romanında özlemini duyacağımız bir hayatı anlatıyor. Kötülüklerin bile iyiliğe dönüştüğü bu dünyada, 70’li yıllarda bir hanımefendinin yaşamından kesitler okuyoruz.
Hem modern hem de geleneksel yapısını koruyan duyarlı bir kişi olan Büyükanne, yaşadıkları çiftlikte hatta köyde, küçük-büyük herkesin sevgilisi olmuş biridir. Bir iyilik meleği gibi her zaman onların imdadına yetişir, en zor zamanlarında onlara destek olur.
Büyükanne, güzelliklerle örülmüş bir dünyanın kapılarını bize aralıyor.
BİR DEVRİM ROMANI
“Ben binbir heyecan, biraz da korku ile girdiğim bu ‘ilk ders’ten çıkarken birdenbire Tanrı’nın beni ‘öğretmen olsun’ diye yarattığını anlamış, bir anda bu mesleğe şifasız bir tutku ile tutulmuştum. Bu sevgi, bu tutku ömrüm boyunca sürüp gitmiştir.”
Cumhuriyet’in ilk öğretmenlerinden Halide Nusret Zorlutuna’nın bu eserinde, roman kahramanı değil gerçek bir Çalıkuşu hikâyesi okuyacaksınız.
Halide Nusret çocukluğunu, gençliğini, ailesini, dönemin edebiyat çevresini anlatıyor; Celal Sahir, Faruk Nafiz, Halit Fahri, Orhan Seyfi, Refik Halit, Reşat Nuri, Şukûfe Nihal, Yakup Kadri gibi dönemin usta yazarlarıyla anılarını ve mektuplaşmalarını okuruyla paylaşıyor.
Bir yandan da Trablusgarp Savaşı’ndan 31 Mart Vak’asına, Birinci Dünya Savaşı’ndan Cumhuriyet’e ülkenin geçirdiği süreç ve Türk modernleşme serüvenini de muhafazakâr ve aydın bir kadın gözüyle çiziyor.
AYDINLIK KAPI
Halide Nusret Zorlutuna, Aydınlık Kapı romanıyla Abdülhamit döneminden başlayıp Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan dönemi, kadın gözünden yansıtmıştır.
Zorlutuna milliyetçi, muhafazakâr yönü ağır basmasının yanı sıra, modern düşünceye sahiptir. Eserlerinde de bunu ağırlıklı olarak hissettirmiş, romanlarında kadın kahramanların yaşayışını, kültürünü, inancını, aşka bakışını ve ruh dünyasını irdeleyerek kadın edebiyatında da bir dönemin başlangıcı olmuştur.
Aydınlık Kapı’da, biri aşkın ve ihtirasın peşinden giden, diğeri ise iyi evlat ve anne olmayı tercih eden iki kardeş odağında, Türk toplumunun yaşadığı medeniyet değişimini çarpıcı bir biçimde okuyacaksınız.
KÜLLER
“Gençlik döneminde yazdığı kitapları o yıllarda yazılmış diğer kitaplarla kıyaslayacak olursak, Halide Nusret hem üslup açısından hem de içerik açısından çok önde gelmesi gereken bir yazar.”
Selim İleri
“Eserin son satırına vasıl olmadan kaç kere ve kaç kere içimden, Ya Rabbi, bu Küller’de ne kadar ruh ateşi ve ne kadar kızıl his alevi var, dedim. Zira, Küller’in mevzuu bir aşk ve çılgın bir gayret-i âşikânedir.”
Cenap Şahabettin
Halide Nusret Zorlutuna’nın ilk romanı olan Küller, 1920’li yıllarda Beyrut - Roma arasında gidip gelen mektuplarda itiraf edilmiş kıskançlıkla örülmüş hazin bir aşk hikâyesini anlatır. Mutluluk için dökülen gözyaşları, kıskançlıklar, ayrılıklar derken yıllar sonra anılardan geriye kalan küller...
daha fazla
Yazar: Halide Nusret Zorlutuna
Yayınevi: Panama Yayıncılık
ISBN: 2769008912330
Sayfa: 1183s.
Boyut: 13,5x21
Kapak: Ciltsiz
Tarih: 2019
Kağıt Tipi: 2. Hamur