Afrikalı Leo

medeniyetler arası ilişkileri ve çatışmaları anlatan bir amin maalouf romanı. günümüz doğu-batı sorununun orta zamanlarına gidiyor maalouf. granada, fas, kahire ve roma dört ayrı kentte dört ayrı portre çiziyor leo. din değiştirmesi filan aslında yazarın kültürler arası insanın varlığının köklerini tanımlamaya çalışmasından kaynaklanıyor. leo kişisel varlığından çok insani yönleri ön plana konmuş bir karakter. dünyaya ve tanrıya ait olduğunu söyler; leo insanlığın kişiselleştirilmiş insanıdır. maalouf'un etnik kökenlerinin karmaşıklığını ve çeşitliliğini bilenler, leo'nun onun yansıması olduğunu tahmin ederler. yılların leo'nun hayatında yer alan insanların ve olayların adını alması, kişisel bir takvim ve özel bir tarih yazması niteliğinde kurgusal bir anı roman sınıfına sokuyor kitabı. leo'nun kadınları, maceraları ve dahil olduğu şehirlerle tam bir kültürler festivali. aslında son yılların en büyük sorunu olan doğu- batı ayrım ve çatışmasına verilecek en güzel yanıtı afrikalı leo veriyor: insan olmak.

Amin Maalouf ile tarhin içinde dolaşıp, bilmediğimiz ya da okuyup da unuttuğumuz bir çok tarihi yeniden anımsamak ve yeniden geriye dönüğp kendimizi sorgulamak bir başak güzel.

Afrikalı Leo, Lübnan'dan çıkıp Romaya ve Osmanlıya kadar uzanan bir dizi tarihi olayları gözler önüne sererken, tarih içinde neyin neden katledildiğini, kazanmanın ve var olmanın yalnız ve yalnız yok etmekten geçtiğini en güzel şekilde anlatıyor bize. Bu romanı okuyan Yeniden kendine " SAVAŞIN İNSANIN GELECEĞİNİ YOK EDEN EN BÜYÜK KATLİAM oludğunu anlayacak ve SAVAŞA HAYIR sloğanını defalarca söyleyecektir.