BÖLÜM 7: KIRILMA NOKTASI
Fatma’nın evi, nişan telaşıyla kaynıyordu. Fatma, aynaya baktığında, yansımasında kendini değil, ailesinin ona giydirdiği yabancı bir figürü görüyordu.
Ayşegül, Fatma’nın yanına telaşla girdi. "Abuzer'den haber var. Hasan’ın atölyesinde güvende. Ve bizim planımız..."
"Ayşegül, yetecek mi?" diye sordu Fatma. "Hasan'ın kooperatif planı, annemi ve amcamı durdurmaya yetecek mi? Onlar sadece tütüne ve paraya inanıyor."
"Yetmek zorunda," dedi Ayşegül, kararlılıkla. "Hasan, Koçero’nun o darbesini bir avantaj dönüştürdü. Sadece sen, Fatma, güçlü durmalısın. Gözlerindeki kararlılık, onların şüphe duymasını sağlayacak."
Abuzer, Fatma’nın nişanına saatler kala, son kez babasının tütün tarlasına gitti.
"Baba," dedi, sesi netti. "Bugün Fatma nişanlanıyor. Eğer o nişan gerçekleşirse, sadece Fatma’nın değil, benim de hayatım bitecek. Ben bu toprağın ruhunu çalıyorum, bu ayıp değil!"
Babası elindeki orağı yere fırlattı. "Adımı lekeledin! O kızla göz göze gelmen bile bize utanç getirir! Git o kirli sanatınla kaybol! Sen benim oğlum değilsin! Benim oğlum, benim kurallarıma uyandır!"
Abuzer, babasının gözlerinde nefreti değil, derin bir korkuyu gördü—değişim korkusunu. Abuzer, geriye dönmedi. Evden tamamen ayrıldı. Sırtında, artık sadece bir enstrüman değil, özgürlüğünün sembolü olan bağlaması vardı.
Akşam, nişan salonu ışıl ışıldı. Ahmet ve ailesi, kendinden emin bir şekilde Fatma’yı bekliyordu. Ahmet'in annesi, Fatma'ya altın bilezikleri takmak üzere elini uzattı.
Tam o anda, Fatma’nın annesi ve amcası, salona giren Hasan ve Ayşegül’ü gördüler. Hasan, elinde kalın bir dosyayla, ciddi bir iş adamı edasıyla ilerliyordu.
"Durdurun!" dedi Hasan, yüksek sesle. "Sayın Fatma Hanım’ın, nişan törenini ertelemesi gerekiyor. Ailesinin ve bölgenin ekonomik geleceğini ilgilendiren bir mesele var."
Amca öfkeyle, "Sen de kimsin! Ne ekonomik meselesi!" diye bağırdı.
Ayşegül, sakin ama sert bir sesle konuştu: "Fatma'nın zekâsı, Hasan'ın kooperatifinin tek umudu oldu. Ahmet'in ailesi ile yapacağınız ortaklıktan çok daha büyük bir kazanç kapısının anahtarı Fatma'dır. Bırakın üniversite sınavına girsin, kazansın ve bu işi ulusallaştırsın! Yoksa biz Koçero'yu kendi planlarımızla ifşa edeceğiz ve bu, sizin itibarınıza daha çok zarar verecek."
Bu tehdit, özellikle Koçero'nun isminin geçmesi, aileyi sarstı. Salon, uğultu içindeydi. Fatma, bu kargaşanın ortasında, yüzüğün takılmak üzere olduğu anı durdurdu.
Fatma, herkesin duyacağı net bir sesle konuştu: "Bu nişanı yapacaksak, bir şartım var: Bana üniversite sınavıma hazırlanmam için zaman tanıyacaksınız. Kazanırsam, benim kararım geçerli olacak. Yoksa... Ben zaten bu salondan bir gelin olarak çıkmam!"
Bu sözler, bombanın patlamasıydı. Aile, Fatma’nın bu radikal direnişi karşısında şoke oldu. Ahmet’in ailesi yüzükleri masaya fırlattı. Nişan, o anda, Fatma'nın kararıyla sona erdi.
Fatma, o gece evine, artık bir nişanlı olarak değil, kendi hayatının iplerini eline almış bir kadın olarak döndü. Ancak bu zaferin bir bedeli vardı: Aile, onu odasına kapattı ve sürekli gözetim altında tutmaya başladı.
Öte yandan Abuzer, bir daha asla tütün tarlasına dönmemek üzere, bağlamasıyla Hasan'ın atölyesine sığındı. İki genç, Hasan'ın yanına sığınarak Yeni Başlangıç için ilk adımı atmışlardı.