Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
SAHRA'NIN UYANIŞI ve YÜKSELİŞİ: M.S. 8000 - M.Ö. 5000
Sahra Çölü, bugün dünyanın en kurak ve geniş çöl alanlarından biridir; ancak yaklaşık 15.000 ila 5.000 yıl önce bu topraklar göllerle dolu, otlaklarla kaplı ve yaşamla iç içe bir ekosisteme sahipti. B...
39. Bölüm

29: Kralın Barışı Takdiri – Vezirlik (M.Ö.4967)

49 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
Bölüm 29: Kralın Barışı Takdiri – Vezirlik (M.Ö.4967)

Khaalid, Nubia’dan ve Libya’dan dönüş yolunda kervanıyla Nil kıyısındaki Kemet ülkesine girdiğinde halk sevinçle ona selam verdi. Kimileri başak demetleri uzatıyor, kimileri ”Barışçı Komutan!” diye sesleniyordu. Sarayın avlusunda davullar çaldı.

Kral Kwakwu Nil kıyısındaki çadırında tahtında oturuyordu; başrahipler, saray muhafızları, vezirler, komutanlar ve halkın ileri gelenleri huzurdaydı.
Kral Kwakwu (gür sesiyle):
“Khaalid, geri döndün. Söyle, Nubia’yı kılıçla mı dize getirdin, yoksa Libya’yı ateşle mi?”

Khaalid yere kadar eğildi, sonra doğruldu:
Khaalid:
“Hayır, efendim. Ne kılıç çektim ne de ateş yaktım. Söz söyledim, dostluk sundum. Ustalarımız, Nubia’da taşkınları kontrol eden teraslar kurdu. Berberilerle çölü geçmenin bilgisini paylaştık. Karşılığında tuz ve deriler aldık. Nil’de tekneler, çölde kervanlar işlemeye başladı. Artık savaş değil, ticaret konuşuyor.”

Divanda mırıldanmalar yükseldi. Bir komutan homurdandı:
Komutan:
“Efendimiz, kan dökmeden itaat mi sağlanır? Bu halklar haraç ödemeliydi!”

Ama başka bir bilgin öne çıktı:
Bilgin:
“Hayır! Bu barış, savaşın vereceğinden daha çok kazandırır. Bir elinde kılıç tutan yüz asker bir yıl bakılır; ama bir ticaret yolu bin yıl boyunca herkesi doyurur.”

Kral Kwakwu ayağa kalktı, asasını yere vurdu. Sessizlik oldu.
Kral Kwakwu:
“Khaalid! Sen bir köyün şefi idin; sonra Batı Nil’in efendisi oldun. Savaşçılarınla yiğitliğini kanıtladın. Ama bugün gördüm ki, barışta daha da büyüksün. Kılıçla alınan toprak gün gelir kaybedilir; gönülle kurulan bağ ise nesiller boyu sürer. Bugünden sonra sen, sadece komutan değil, Kemet’in Vezirisin! Halkların birleştiricisi, ticaretin koruyucususun!”

Sarayda alkışlar, sevinç çığlıkları yükseldi. Khaalid gözleri dolu dolu eğildi:
Khaalid:
“Efendim, bu onuru bana değil, barışa inan halkımıza verdiniz. Benim unvanım tek başına değil; bu yolda yürüyen herkesindir.”

29.1. İlk Panayır ve Ticaret Kongresi

Birkaç ay sonra Nil’in kıyısında, Kemet yakınlarında büyük bir panayır düzenlendi. Geniş bir alan çadırlarla, renkli kumaşlarla ve bayraklarla donatılmıştı.

Nubia’dan gelen tekneler altın ve abanoz taşımıştı. Libya’dan gelen kervanlar tuz torbaları ve derilerle doluydu. Nil’in halkı tahıl, balık ve papirüs getirmişti. Etiyopya’dan bal ve tütsüler, Sudan’dan fildişi, orman halkından tropik meyveler gelmişti.

Tercümanlar çadırların önünde bekliyor, farklı dilleri birleştiriyordu. Bir Nubialı çocuk, Libyalı bir tüccara arpa gösterirken tercüman gülümseyerek aradaki köprüyü kuruyordu.

Bir Libyalı tüccar (elinde tuz torbasını sallayarak):
“Bizim çölümüzden çıkan bu tuz, Nil’in buğdayıyla değiş tokuş edilsin. Böylece çölde yaşayan da, nehir kıyısında yaşayan da aç kalmaz.”

Bir Nubialı zanaatkâr:
“Biz de altınımızdan takılar getirdik. Kemetli kuyumcularla birleştiğinde daha da değerli olacak.”

Panayır alanında davullar çalındı. Liderler, büyük çadırın önünde toplandı. Kral Kwakwu, Khaalid, Nubia Kralı Shabaka ve Berberi reisi Amsel yan yana oturdu.
Kral Kwakwu (ayağa kalkarak):
“Bugün burada savaş meydanında değiliz. Bugün burada pazar meydanındayız! Nil’in tahılı, çölün tuzu, ormanın balı aynı sofrada birleşiyor. İşte zenginlik budur: paylaşım.”

Kral Shabaka:
“Doğru söylüyorsun, kardeşim. Nehirlerimiz taşar, ama komşulukla bereket taşar.”

Reis Amsel (sert ama gururlu bir sesle):
“Çöl kabileleri özgürlüğü sever. Ama dostlukta özgürlüğün tadı daha da güzeldir. Bugün bizim deve kervanlarımız artık sadece çölde değil, dostların kalbinde de yol alıyor.”

Kalabalık alkışladı. Tüccarlar mallarını sergiledi, çocuklar şarkılar söyledi, yaşlılar dua etti.
Panayır kalabalığı içinden Khaalid ortaya çıktı:
Khaalid:
“Bu panayır sadece ticaret değil; dostluk kongresidir. Nil Yolu ve Tuz & Altın Yolu, halklarımızı bağlayacak damarlarımızdır. Bundan böyle her yıl burada buluşalım; ürünlerimizi, şarkılarımızı, bilgimizi paylaşalım.”

Halk hep bir ağızdan bağırdı:
“Paylaşım! Barış! Dostluk!”

Böylece Afrika’nın kalbinde ilk Panayır ve Ticaret Kongresi doğmuş oldu. Savaş değil, paylaşım zenginliği büyütüyordu.

...

Panayırda kalabalığın içinde, yaşlı ve heybetli bir gezgin Khaalid'e yaklaştı. Yüzündeki derin çizgiler, aklına kazınmış binlerce yolculuğun izini taşıyordu. Eğilerek saygıyla,
"Ben, Nil'in güneyinden, Batı çöllerine kadar her yolda izim var. Her nehir, her ova, her dağ gözümün önünden geçti,"

diye fısıldadı. Elindeki tozlu hayvan derisi rulosunu Khaalid'e uzattı.
"Bu elimdeki, tüm Afrika'nın haritasıdır. Bunu size vermek istiyorum."

Khaalid ruloyu titreyen ellerle açtı. Hayvan derisi üzerinde, binbir emekle çizilmiş nehir yolları, yerleşim bölgeleri ve gizli kervan yolları vardı. "Tüm yolculuklarımda gördüğüm her şey," dedi yaşlı gezgin.
"Etiyopya'dan Senegal'e, Nijer'den Mali'ye... Bu harita, herkesin yolunu bulması içindir."

Khaalid hayranlıkla gözlerini adama dikti:
"Bütün bu ülkeleri mi gezdin?"
Adam, gözlerinde gurur ve bir o kadar yorgunlukla başını salladı:
"Evet. Bugüne kadar Afrika'nın her yerini karış karış gezdim. Her kabileyle konuştum, her nehrin akışını öğrendim. İşte size sunuyorum, kralım."

Khaalid, bir kes altın verdi. Haritayı elinde sıkıca tutarak gezgine baktı.
"Bu, altından daha değerli. Bu dostluğun ve bilginin bir simgesi. Sana ve soyuna, krallığımın sonsuz dostluğunu ve korumasını vaat ediyorum. Artık her zaman bir yurdun olacak. Senin yolların, bizim yollarımız olacak."

...

29.2. Sahara & Nil-7 Diyaloğu (M.S. 8000)

Sahara, zihin bağlantısını kestiğinde Nil-7 yanındaydı, amber rengi gözleri hafif parlıyordu. Hikayenin bu bölümünü bitirdikten sonra, kafasında binlerce soru oluşmuştu.

Sahara (merakla):
“Nil-7, Khaalid savaşmak yerine önce konuşmayı denedi? Gördün mü bak! Demek ki savaşsız da olurmuş”

Nil-7:
“Evet Sahara, Khaalid bu senaryoda aklını ve bilgeliğini kullanmayı tercih etti. Savaş her zaman son çareydi. Diyalog, tarafların kendi çıkarlarını kaybetmeden ortak bir çözüm bulmalarını sağlar. Bu sefer, Nubialılar ve Berberiler haraç istemek yerine işbirliği yapmayı öğrendi.”

Sahara:
“Peki panayır ve ticaret yolları nasıl kuruldu? Herkes birbirini anladı mı? Diller farklıydı.”

Nil-7:
“Tercümanlar devredeydi. Nil Yolu ve Tuz ve Altın Yolu sayesinde ürünler değiş tokuş edildi, bilgi ve kültür paylaşıldı. Panayırlar, sadece malların değil, dostluğun da sergilendiği yerler oldu. Farklı diller, tercümanlar sayesinde köprüye dönüştü.”

Sahara düşünceli bir şekilde Nil’e bakarak sordu:
Sahara:
“Ama Khaalid’in ustaları neden Nil’de teras ve kanallar yapmayı öğrettiler?”

Nil-7:
“Çünkü doğru yöntemle suyu yönetmek, halkların hayatını korur ve tarımı artırır. Bu, barışın temeli oldu. Ustaların bilgi paylaşımı, o ülkelerin bereketini artırdı, haraç isteyenlerin kıskançlığını dostluğa dönüştürdü. Herkes kazandı.”

Sahara bir an durdu, sonra heyecanla:
Sahara:
“Demek savaş şart değilmiş. Babam haklıymış? Eğer Khaalid savaşmak yerine hep konuşsaydı, belki tüm Afrika’da birlik olurdu değil mi?”

Nil-7 (hafif bir titreşimle):
“Evet, Sahara. Diyalog, zincirleme işbirliği ve ticaret ile büyük bir güç yaratır. Nil’in kıyısında kan yerine çiçekler açardı. Bilgi, kılıçtan daha keskin olurdu. Savaşın verdiği korku ve kayıp yaşanmazdı.”

Sahara gülümsedi ve simülasyonun yeni geleceğini hayal ederek,
“Nil-7, hadi hikaye devam etsin. Bu kez Khaalid’in tüm halklarla konuştuğunu görmek istiyorum. 'Bizim Gezegenler' Birliği gibi, belki 'Afrika Birliği' kurarlar. Nil kıyısında barış çiçekleri açsın,” dedi.

Nil-7 hafifçe başını salladı:
“Simülasyon hazırlanıyor, Sahara. Bu çok ilginç bir fikir. Antik bir 'Afrika Birleşik Devletleri' kurulsaydı Dünya tarihi farklı yazılacaktı.”
Amber gözler ışıldadı ve Nil’in kıyısında, barış ve dostluğun yükseldiği bir dünyaya doğru simülasyon başladı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL