Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
9. Bölüm

Bölüm 7: İnsan-ı Kâmil: Aşkın Dermanı ve Kur'an’ın Sırrı

0 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Cem'in atmosferi, Semah'ın coşkusundan sonra Dede'nin sohbetiyle tamamen hikmete ve derin düşünceye yönelmişti. Gaz lambasının titrek ışığı, artık sadece bir aydınlatma değil, manevi bilginin peşine düşmüş canların yolunu aydınlatan bir meşaleydi.
I. Kur'an ve Batın İlmi
Ap Aziz Dede, sohbetine Kur'an-ı Kerim'in Alevi öğretisindeki yerini açıklayarak başladı.
"Canlar, bizim yolumuz, Kur'an'ın zahirini (dış görünüşünü) değil, batınını (iç anlamını) arar. Kur’an, bir hazinedir. O hazinenin kapısı Muhammed, anahtarı ise Ali’dir."
Dede, bir an durdu ve Ali'ye baktı. "Şehirde Kur'an okuyan çoktur, ama onu anlayan azdır. Okumak eylemdir, anlamak ise Vahdet-i Vücud'u idrak etmektir."
"Kur'an bize der ki: 'Biz İnsana şah damarından daha yakınız.' Eğer Hakk, bize bu kadar yakınsa, biz onu dışarıda, duvarlarda, gökte aramayı bırakıp, kendi içimize dönmeliyiz. Yolumuzun hedefi budur: Kendini bilmek."
II. İnsan-ı Kâmil'in Dört Basamağı
Dede, artık Alevilik öğretisinin dört temel yapı taşı olan Dört Kapı Kırk Makam'ın zirvesini, yani Hakikat Kapısı'nı işaret ediyordu.
"Bütün hizmetlerimiz, bütün Semahlarımız, her lokmamız tek bir amaca hizmet eder: İnsan-ı Kâmil olmaya. Yetkin İnsan, dört kapıdan geçmiş, nefsini terbiye etmiş, 'benlik' perdesini yırtmış olandır."
Dede, İnsan-ı Kâmil’in alametlerini sıraladı:
Marifet (Bilgi/İrfan): Hakk'ı sadece akılla değil, gönülle bilmek.
Tecelli (Tezahür): Hakk’ın her şeyde, her zerrede tecelli ettiğini görmek.
Hizmet: Kendine yaptığını başkasına da yapmak, kimseden karşılık beklememek.
Rıza: Her durumda Hakk’ın takdirine boyun eğmek.
Dede, sözlerini derinleştirdi: "İnsan-ı Kâmil, artık Enel Hak diyen, 'Ben Hakk'ım' diyen, yani nefsinden tamamen sıyrılıp, sadece Hakk'ın sureti ve sesi olarak kalan kişidir. O, nefsini öldürmüş, ebedi olanı bulmuştur."
III. Ali ve Yabancının Aydınlanması
Bu sözler, Ali’nin zihninde büyük bir aydınlanma yarattı. Şehirde başarı, para ve tanınmışlık ile ölçülürken; Dede, başarının ölçüsünü nefsin küçülmesi olarak tanımlıyordu. Ali, kendi içindeki kibri ve bencilliği sorgulamaya başladı.
O sırada, o gece ilk defa konuşmaya cesaret eden yabancı misafir, Dede'ye seslendi. Adının Serkan olduğunu öğrendiğimiz bu genç, sesi titreyerek sordu:
"Dede, biz şehirde sürekli bir rekabet ve kavga içindeyiz. Peki, bu yolun bütün bu rekabete, bu kine dermanı nedir? Nasıl bir olabiliriz?"
Dede, bu dürüst soruya büyük bir şefkatle cevap verdi:
"Can Serkan, yolun dermanı, Görgü Cemi'ndedir. Biz, Cem’de sadece ibadet etmeyiz, biz birbirimizin nefsine bakarız, birbirimizi hesaba çekeriz. Bu meydan, bir mahşer provasıdır. Herkes, kusurunu ve hatasını canların huzurunda itiraf eder, rızalık ister. Kusurun üstü örtülmez."
Dede devam etti: "Kusurunu açıkça söyleyebilen, ancak İnsan-ı Kâmil olma yoluna girmiş cesur bir candır. Rekabet, nefsin oyunudur. Bizim yolumuzda rekabet değil, Hizmet yarışı vardır. Kim daha çok hizmet ederse, o daha çok yücelir."
Dede'nin bu cevabı, Ali'ye, Serkan'a ve tüm köylülere, Cem'in sadece bir ritüel değil, aynı zamanda toplumsal ahlakı ve adaleti sürekli kılan bir mekanizma olduğunu gösterdi.
IV. Cem’in Son Hizmetlerine Doğru
Ap Aziz Dede, sohbetini bir tövbe duası ile noktaladı.
"Canlar, 12 İmam aşkına, gönüllerimizdeki pası temizleyelim. Cem’imizin son hizmetlerine, Tevhid ve Tövbe makamlarına doğru ilerleyelim. Hazırlanın, zira şimdi, her canın kendi vicdanıyla yüzleşeceği, Görgü kapısından geçileceği vakit gelmiştir."
Dede, curasını tekrar eline aldı. Sesi artık daha ağırdı; çünkü şimdi sıra, bütün bu öğretinin eyleme döküleceği, hesaplaşma anına gelmişti.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL