Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, Anadolu merkezli bir İslam yorumu olan Alevi-Bektaşi geleneğinin merkezindeki “rızalık” kavramı ile Çin bilge geleneği Konfüçyüsçülük’ün temel taşları olan “li” (ritüel, ayin, tören) ve “ren” (insancıllık, merhamet) kavramları arasındaki felsefi paralellikleri ve ayrışma noktalarını incelemeyi amaçlamaktadır. Her iki gelenek de bireyin toplum içindeki uyumlu, ahlaki ve sorumlu varoluşunu merkeze alır. Makale, “rızalık” yolunun, sadece bir dini uzlaşma değil, aynı zamanda bireyin kendisiyle ve toplumla etik bir sözleşme kurma biçimi olduğunu savunur. Bu süreç, Konfüçyüsçü düşüncedeki “insan-ı kâmil” (junzi) idealine ulaşma çabasıyla büyük benzerlikler taşır. Çalışma, bu iki görünüşte farklı kültürel ve coğrafi kökene sahip geleneğin, evrensel bir etik anlayışa nasıl hizmet ettiğini karşılaştırmalı bir yöntemle ortaya koymayı hedefler.
Giriş İnsanlık tarihi, farklı coğrafya ve kültürlerde benzer etik ve ahlaki sorunlara çözüm arayışlarının tarihidir. Anadolu’da şekillenen Alevi-Bektaşi öğretisi ile antik Çin’de filizlenen Konfüçyüsçü felsefe, bu anlamda birbirinden habersiz ama paralel evrimleşmiş iki güçlü bilgelik geleneğidir. Her ikisi de toplumsal huzurun (uyum), bireysel erdemin (ahlak) ve nihai olarak “olgun insan” mertebesine ulaşmanın yollarını tarif eder. Bu makale, Alevi-Bektaşi yolundaki “rızalık alma” eylemini, Konfüçyüsçülük’teki toplumsal ilişkileri düzenleyen “li” ilkeleri ve temel erdem “ren” ile ilişkilendirerek analiz edecektir.
1. Temel Kavramların Tanımlanması ve Karşılaştırılması
a) Rızalık (Alevi-Bektaşilik): Rızalık, sözlükte “razı olma, gönül birliği, onay” anlamlarına gelir. Metinde vurgulandığı üzere, salt bir özür değil, aktif bir telafi ve tazmin sürecidir. “Döktüğünü doldurmak, ağlattığını güldürmek, yıktığını yapmak” fiilleriyle somutlaşır. Bu süreç olmadan “sûrette insan” olmaktan “insan-ı kâmil” olmaya geçiş mümkün değildir. Rızalık, toplumsal dokuyu onaran, ilişkileri nesnel (maddi tazmin) ve öznel (manevi barışma) düzeyde tamir eden bir mekanizmadır.
b) Li ve Ren (Konfüçyüsçülük):
Li (禮): Genellikle “ritüel” veya “ayin” olarak çevrilse de anlamı çok daha geniştir. Li, toplumdaki her türlü ilişkiyi (aile, devlet, arkadaşlık) düzenleyen, karşılıklı saygı ve sorumluluk üzerine kurulu görgü kuralları, davranış kalıpları ve sosyal normlar bütünüdür. Amacı, kaosu (dinginliği bozmayı) önleyerek toplumsal uyumu (harmoni) sağlamaktır.
Ren (仁): Konfüçyüsçü etiğin temel erdemidir. “İnsancıllık”, “merhamet”, “iyi yüreklilik” olarak çevrilebilir. İnsanın diğer insanlara ve tüm varlığa karşı beslediği içten ve samimi şefkat duygusudur. Ren, Li’nin ruhu ve amacıdır; Li ise Ren’in toplumsal hayata yansımasıdır.
2. Karşılaştırmalı Analiz: Temel İlkelerde Paralellikler
Alevi-Bektaşi Öğretisi Konfüçyüsçü Öğreti Ortak Payda Eline, Beline, Diline Sahip Olmak Li ilkelerine uygun davranmak. Li, kişinin eylemlerini, sözlerini ve hatta düşüncelerini (niyetini) toplumsal uyum için düzenler. Kendini kontrol ve disiplin. Bireyin içsel dürtülerini toplumun refahı ve uyumu için terbiye etmesi. "İncinme, incitme" "Kendin istemediğini başkasına yapma" (Analektler XII.2 - Altın Kural). Empati ve karşılıklılık. Etik davranışın temelini oluşturan evrensel ilke. "Döktüğünü doldur, yıktığını yap" Li’nin bozulduğu yerde (uyumsuzluk, hata) uyumu yeniden tesis etme sorumluluğu. Aktif telafi. Hatayı kabul etmekle yetinmeyip, onu somut eylemlerle düzeltmek. Rızalık Yolu Li çerçevesinde, Ren (merhamet) duygusuyla hareket ederek ilişkileri onarmak. Toplumsal uyumun (harmoni) yeniden inşası. Barışma, bir görev değil, erdemli bir yaşamın zorunlu sonucudur. İnsan-ı Kâmil Junzi (君子 - Üstün/Olgun İnsan): Li ilkelerini içselleştirmiş, Ren erdemiyle donanmış, topluma örnek olan bilge kişi. Etik olgunluk ideali. Kusursuz olmak değil, sürekli özeleştiri ve öğrenme ile kendini geliştiren kişi. "Arif olan özünü yoklar" "Günlük olarak kendimi üç kez sorgularım" (Analektler I.4). Öz-eleştiri ve öz-sorgulama. Erdemli olma yolundaki sürekli içsel çaba. 3. Ayrışma Noktaları ve Farklı Vurgular
Metafizik Temel: Alevi-Bektaşi geleneği, öğretisini “Hak-Muhammed-Ali” üçlemesi gibi teolojik bir çerçeveye oturtur. Rızalık, aynı zamanda Yaradan ile de bir hesap verme, “Hak divanında” durma bilinciyle ilişkilidir. Konfüçyüsçülük ise büyük ölçüde ateistiktir veya metafiziğe mesafelidir. Li ve Ren, tanrısal bir buyruk değil, toplumsal düzeni ve refahı sağlamak için gerekli pratik ve rasyonel ilkeler olarak görülür.
Örgütlü Yapı: Rızalık, Alevi-Bektaşi toplumunda “dede” gibi bir dini otorite figürünün gözetiminde ve “cem” gibi bir topluluk ritüeli içinde alınabilir. Konfüçyüsçülük’te ise Li’ye uyum daha çok aile, toplum ve devlet yapısı içinde, bireyin içselleştirdiği bir sorumluluk olarak tezahür eder.
Vurgu Farkı: Rızalık kavramında, mağdur/mazlum ile ilişkiyi onarmak ve onun gönlünü almak ön plandadır. Konfüçyüsçülük’te ise vurgu, daha genel olarak toplumsal hiyerarşi ve düzen içinde herkesin üzerine düşen rolü layıkıyla yerine getirmesi üzerinedir.
Sonuç ve Değerlendirme Alevi-Bektaşi “rızalık” kavramı ile Konfüçyüsçü “li” ve “ren” ilkeleri arasındaki paralellikler, insanlığın ortak ahlaki kaygılarının evrenselliğini göstermesi açısından son derece çarpıcıdır. Her iki gelenek de:
Bireysel sorumluluğu merkeze alır.
Etik davranışı, somut eylemler ve telafi mekanizmaları üzerinden tanımlar.
Toplumsal barışın (uyum), bireyler arasındaki gönül birliği ve karşılıklı saygı (rızalık/li) ile mümkün olduğunu savunur.
Nihai hedef olarak olgun, erdemli ve topluma faydalı bir birey (insan-ı kâmil/junzi) modeli sunar.
Farklı kültürel ve teolojik kabullerine rağmen, her iki sistem de insanı “yapıp bozan” değil, “yapıp onaran” bir varlık olarak görür. Rızalık, sadece Alevi-Bektaşi toplumu için değil, küresel bir dünyada ilişkileri onarmak isteyen herkes için, Konfüçyüsçü bilgeliğin de işaret ettiği gibi, güçlü ve evrensel bir etik ilke olarak önümüzde durmaktadır.
Kaynakça (Örnek)
Alevi-Bektaşi Kaynakları:
Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu).
Ocak, Ahmet Yaşar. Alevî ve Bektaşî İnançlarının İslâm Öncesi Temelleri. İletişim Yayınları.
Konfüçyüs. Analektler (Lunyu). (Çeşitli Türkçe çevirileri mevcuttur. Temel birincil kaynaktır).
Creel, Herrlee G. Confucius and the Chinese Way. (Konfüçyüs ve Çin Yolu). Harper & Row, 1960.
Yao, Xinzhong. An Introduction to Confucianism. (Konfüçyüsçülüğe Giriş). Cambridge University Press, 2000.
Fung, Yu-Lan. A History of Chinese Philosophy, Vol. 1. (Çin Felsefesi Tarihi). Princeton University Press, 1983.
Karşılaştırmalı Çalışmalar:
Weber, Max. Konfüçyüsçülük ve Taoizm. (Çeviri). Doğu Batı Yayınları. (Weber’in din sosyolojisi perspektifinden önemli bir çalışma).
Rosemont, Henry Jr. & Schwartz, Benjamin I. (Eds.). Studies in Confucian and Taoist Thought. (Konfüçyüsçü ve Taocu Düşünce Üzerine Çalışmalar). Asian Studies at Hawaii, 1985.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.