Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğine ait bir metni, Marksist, psikolojik, sosyolojik, felsefi ve tarihsel perspektifler ışığında çok katmanlı bir şekilde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Metnin merkezinde yer alan "eline, beline, diline sahip ol" ilkeleri, "rızalık" kavramı ve "alınteri ile helal kazanç" vurgusu, bu disiplinlerin araçlarıyla yeniden yorumlanacaktır. "Ayağına taş dolansa suç sende mi" sorusuyla somutlaşan sorumluluk bilinci, psikolojideki içsel locus of control (iç denetim odağı) ve özeleştiri mekanizmalarıyla; "yanlış eşikten girme, elini yanlış cebe atma" uyarıları, Marksist bir sömürü ve yabancılaşma eleştirisi ve tarihteki Berberi İsyanı gibi anti-emperyalist hareketlerle ilişkili olarak incelenecektir. "Allah'ı insan yarattı bakışı" ifadesi ise, dinin toplumsal inşası (sosyolojik) ve Feuerbachçı bir din eleştirisi (felsefi) bağlamında ele alınacaktır. Çalışma, bu metnin yalnızca dini bir öğüt olmadığını, aksine ezilenlerin sosyolojisi, psikolojik olgunlaşma ve anti-sömürgeci bir etik için evrensel bir manifesto niteliği taşıdığını savunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Alevilik, Bektaşilik, Rızalık, Marksist Analiz, Sosyoloji, Din Psikolojisi, Özeleştiri, Berberi İsyanı, Feodalizm, Emek.
Giriş
İncelenecek metin, Alevi-Bektaşi geleneğinin "yol" erkanını özetleyen, son derece yoğun ve katmanlı bir metindir. Bu çalışma, metni geleneksel dini yorumun ötesine taşıyarak, onun modern sosyal bilimler ve felsefe ile kurduğu diyaloğu ortaya koymayı hedefler. Metnin, bireysel psikolojiden toplumsal sınıf analizine, ekonomik adalet arayışından tarihsel direniş pratiklerine uzanan geniş bir yelpazede nasıl bir anlam haritası sunduğu gösterilecektir.
1. Bölüm: Psikolojik Bir Okuma: Özeleştiri, Sorumluluk ve "İnsan-ı Kâmil" Olma Süreci
Metin, bireyin içsel dönüşümüne odaklanır. Bu, çeşitli psikolojik kuramlarla analiz edilebilir.
Locus of Control (Denetim Odağı): "Ayağıma taş dolansa kendimden bilirim" ifadesi, içsel bir denetim odağının tipik bir göstergesidir. Birey, başına gelen olumsuzluklar için dış faktörleri (kader, şans, başkaları) suçlamak yerine, kendi rolünü ve sorumluluğunu merkeze alır. Bu, psikolojik sağlamlık ve kişisel gelişim için temel bir unsurdur.
Benlik Sorgulaması ve Bilişsel Çarpıtmalar: "Arif olan özünü yoklar, kamiller kendini yoklar, CAHİLLER kendini AKLAR" ayrımı, modern psikolojideki bilişsel çarpıtmalara (kendini haklı çıkarma mekanizmaları) işaret eder. "Kendini aklama", fundamental attribution error (temel yükleme hatası) gibi, hatayı hep dışsallaştırma eğilimidir. Terapötik süreçlerde kullanılan özeleştiri ve farkındalık teknikleriyle bu örtüşme kayda değerdir.
Ahlaki Gelişim Evreleri (Kohlberg): Lawrence Kohlberg'in ahlaki gelişim evreleri, metindeki "köpek-tavuk" metaforuyla mükemmel bir paralellik gösterir.
Hayvan (Köpek) Aşaması: Kuralların bilincinde olmama (Pre-conventional stage).
Sûrette İnsan: Kuralların ve toplumsal yaptırımların farkında olma (Conventional stage).
İnsan-ı Kâmil: Evrensel ahlak ilkelerini (rıza, adalet, tazmin) kişisel içselleştirme (Post-conventional stage). Bu aşama, Kohlberg'in "evrensel ahlak ilkeleri" evresine denk düşer.
2. Bölüm: Marksist ve Sosyolojik Bir Okuma: Emek, Sömürü ve Tarihsel Direniş
Metnin ekonomik ve toplumsal vurguları, onu bir sınıf analizine açık hale getirir.
Emek ve Helal Kazanç: "Alınteri dökerek emek harcayarak iş değer emek üreterek HeLâL kazanç elde edene İNSAN denilir" ifadesi, emeğin yüceltilmesidir. Bu, Marksist değer teorisindeki "emek-değer" kavramıyla ortaklık kurar. Metin, artı-değere el koyan, sömürücü sermaye birikimini ("elini yanlış cebe atma") reddeder ve üretici emeği merkeze alır.
"Yanlış Eşikten Girme" ve Sınıfsal Konum: "Yanlış eşik" metaforu, bireyin içinde bulunduğu sınıfsal, kültürel ve ahlaki konumu sembolize eder. Ezilen bir sınıfın (talip) mensubunun, egemen sınıfın (ezen) "eşiğinden" içeri girmesi, onun değerler sistemine dahil olması ve yabancılaşması anlamına gelebilir. Bu, bir anti-feodal ve anti-kapitalist duruş olarak okunabilir.
Tarihsel Bağlam: Berberi İsyanı (739-743): Metnin sonunda atıfta bulunulan Berberi İsyanı, bu okumayı somutlaştırır. Emevi feodalizmi, ağır vergiler ve kültürel asimilasyon dayatarak Kuzey Afrika halklarını sömürmüştür. Berberi İsyanı, "elini yanlış cebe atan" (Emevi hazinesi) bir iktidara karşı, "alınteri"ne sahip çıkan ve "rızalık" temelinde özerk bir yaşam talep eden bir köylü/ezilen halk ayaklanmasıdır. Alevi-Bektaşi tarihindeki Babai İsyanları, Şahkulu İsyanı gibi hareketlerle doğrudan bir analoji oluşturur. Bu, metnin salt bireysel bir etik olmadığını, aynı zamanda kolonyal ve feodal tahakküme karşı kolektif bir direniş ahlakını da kodladığını gösterir.
3. Bölüm: Felsefi ve Sosyolojik Bir Okuma: "Allah'ı İnsan Yarattı Bakışı"
Bu radikal ifade, sosyal bilimler için verimli bir analiz alanı açar.
Feuerbach ve Yabancılaşma Teorisi: Ludwig Feuerbach'ın Hıristiyanlığın Özü eserindeki teziyle birebir örtüşür: Tanrı, insanın yabancılaşmış özüdür. İnsan, kendi en yüce niteliklerini (sevgi, adalet, merhamet) dışsallaştırıp, onları bir tanrı figürüne yükler ve sonra ona tapar. Metnin çağrısı, bu yabancılaşmayı tersine çevirip, o nitelikleri insana, onun aklına, vicdanına ve toplumsal ilişkilerine ("rızalık") geri vermektir.
Din Sosyolojisi (Berger & Luckmann) ve Toplumsal İnşa: Sosyologlar Peter Berger ve Thomas Luckmann, gerçekliğin toplumsal olarak inşa edildiğini savunur. Din de bu inşanın bir ürünüdür. "Allah'ı insan yarattı" ifadesi, dini, içinde yaşanılan toplumsal ve ekonomik koşulların (örneğin Emevi feodalizminin veya Berberi direnişinin) bir yansıması olarak gören bu sosyolojik bakışla mükemmel bir uyum içindedir.
4. Bölüm: Hukuki ve Etik Bir Okuma: Rızalık ve Tazminat
Metin, hukuk felsefesine dair derin içgörüler sunar.
Onarıcı Adalet (Restorative Justice): Modern hukuk sistemlerindeki "cezalandırıcı adalet" anlayışının aksine, metnin önerdiği "rızalık" modeli, onarıcı adalet modelidir. Amaç, suçluyu cezalandırmaktan ziyade, mağdurun (mazlum) zararını gidermek (tazmin), toplumsal dengeyi yeniden sağlamak ve taraflar arasında uzlaşı (rıza) yaratmaktır. "Yıktığını yap, ağlattığını güldür" ilkesi, bu modelin özüdür.
Sonuç
İncelenen Alevi-Bektaşi metni, disiplinlerarası bir bakışla analiz edildiğinde, sıradışı bir derinlik ve güncellik kazanmaktadır. Metin, bireyin psikolojik olgunlaşma sürecini (içsel denetim odağı, özeleştiri) anlatan bir rehber; emeği yücelten ve sömürüyü reddeden bir sosyo-ekonomik manifesto (Marksist okuma); feodal/kolonyal tahakküme karşı tarihsel direnişle (Berberi İsyanı) bağlantılı bir etik kod; ve nihayetinde, dini otoriteyi insan aklı ve vicdanının merkezine yerleştiren radikal bir hümanist felsefe metnidir. "Rızalık" kavramı, bu katmanların hepsini birleştiren, bireysel ve toplumsal huzurun, adaletin ve özgürleşmenin nihai hedefi olarak ortaya çıkar. Bu metin, Anadolu'nun düşünce tarihinden evrensele uzanan çok değerli bir mirastır.
Kaynakça
Alevi-Bektaşi Çalışmaları:
Ocak, Ahmet Yaşar. Babailer İsyanı: Aleviliğin Tarihsel Altyapısı. Dergah Yayınları.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.