HIRSIN BEDELİ TEK SEPETLİK İFLAS
( Borsada Erken zenginlik Tuzağı)
H. TURHAL
Tek Bir Sepete Konulan Hayallerin Acı Sonu
Hüseyin (28), sabrı ve eğitimi hiçe sayan, "hızlı ve çevik olmanın" para kazandırdığına inanan genç bir İstanbullu. Gözü kara bir kararla, bankadan çektiği ...
Birinci Bölüm: Ateşli Başlangıç İstanbul’un göbeğinde, beton ve cam kulelerin gölgesinde yaşayan 28 yaşındaki Hüseyin, parlak bir geleceğin eşiğinde değil, tam ortasındaydı. Daha doğrusu, o öyle sanıyordu. Gözlerinde yanan tek bir arzu vardı: Erken Zengin Olmak. Klasik, ağır işler, sabır isteyen kariyer yolları ona göre değildi. O, hayatı bir sprint koşusu olarak görüyordu, maraton değil. Bir arkadaş ortamında, telefon ekranlarında yeşil ve kırmızı okların dans ettiği o sihirli kelimeyi duydu: Borsa. Kulaktan dolma bilgiler, sosyal medyada dolaşan abartılı başarı hikayeleri ve anlık kâr tabloları, Hüseyin'in beyninde bir şimşek etkisi yarattı. "Neden ben de yapmayayım ki?" diye düşündü. Oysa bu soru, hayatının en büyük hatasının başlangıcıydı. Finansal okuryazarlık, temel ve teknik analiz, mum grafikleri... Bütün bunlar ona sıkıcı, akademik ve zaman kaybı olarak görünüyordu. “Bunlar eskide kaldı,” dedi kendine. “Şimdi hızlı ve çevik olmanın zamanı.” Birkaç parlak terim öğrenmişti: 'Altın Vuruş', 'Dip Zirve', 'Tavan Serisi'. Cehaletini, 'pratik zekâ' olarak etiketledi. İlk büyük hatası, hırsı sermaye yapmak oldu. Elindeki üç kuruşu yetersiz bulan Hüseyin, bankaların kapısını aşındırdı. Aylık geliriyle zor ödeyebileceği bir tüketici kredisini son taksitine kadar uzatıp çekti. Bütün parayı tek bir hesaba aktarırken, avucunda tuttuğu banka kartı, ona bir servetin anahtarı gibi geliyordu. Oysa bu, felaketinin kapı ziliydi. İkinci Bölüm: Koşanın Peşinde Hüseyin için yatırım yapmak, mantık yürütmek değil, kalabalığı takip etmekti. “Koşanın peşinde koştum,” diyecekti yıllar sonra, acı bir tebessümle. Sosyal medya gruplarında, forumlarda, herkesin diline pelesenk olmuş, 'kesin yükselecek' denen bir hisse senedi vardı. Bir enerji şirketi. Büyük bir proje haberi, hissenin fiyatını roket gibi fırlatmıştı. Hüseyin, o yükselişi gördü ve FOMO (Fear Of Missing Out - Fırsatı Kaçırma Korkusu) denen o zehirli duyguya teslim oldu. Hissenin zirve yaptığı anlarda, mantıklı bir yatırımcının durması gerekirken, o daha da gaza bastı. Krediyle çektiği bütün parayı, tek bir sepete koydu. "Bu, uçacak!" dedi, ekranına bakarak. Ve o kaçınılmaz an geldi. Hissenin fiyatı, artık onu taşıyacak kimse kalmadığı için, tıpkı Newton'ın kanunları gibi, hızla düşüşe geçti. Hüseyin panikledi. Günlük al-sat'ın adrenalini ve zararın soğuk terleri birbirine karıştı. O gün sattığı hisse, bir ay sonra toparlayıp iki katına çıksa da, Hüseyin sabırlı değildi. İlk sarsıntıda sattı, hem de hep yüksekten alıp, zarara satarak. O ilk büyük darbe, onu sarsmak yerine, daha da hırslandırdı. O batık, ona ders olmadı, intikam ateşi oldu. Üçüncü Bölüm: Çırpındıkça Batan Adam Kumardan farksız bir döngü başlamıştı. Kaybettiği parayı geri alma arzusu, aklının önüne geçmişti. Bu kez daha büyük bir kredi çekti. İlk borcu kapatmak için. Klasik bir tuzağa düşmüştü: Borçla borç kapatmak. Artık bankalara, borsadan daha fazla borçluydu. "Bu kez daha akıllıca olacağım," dedi, ama yine aynı hataları tekrarladı: Çeşitli Yatırım Yapmamak: Tüm parayı tekrar tek bir 'garanti' gördüğü altcoin'e yatırdı. Kademeli Yatırım Yapmamak: Biriktirmeyi, yavaş yavaş girmeyi reddetti. Bir gecede zengin olmak için "hepsi ya da hiç" mantığıyla çalıştı. Duygusal Kararlar: Her düşüşte panikleyip sattı, her yükselişte gaza gelip aldı. Yatırım değil, hislerine tapıyordu. Piyasa, ona karşı bir savaş makinesi gibiydi. Her çırpınışında, bataklık onu daha da derinlere çekti. Birikimi sıfırlandı. Banka borçları yüz katına çıktı. Arkadaşlarının telefonlarına cevap vermemeye başladı. Gece uykusuzlukları ve sabah mide krampları, artık günlük hayatının bir parçasıydı. Bir zamanlar parlak gözlerle baktığı telefon ekranı, şimdi bir kâbus aynasına dönüşmüştü. Dördüncü Bölüm: Son Perde ve İflas Son darbe, son çare olarak gördüğü kripto paralardan geldi. Bütün borçlarını temizleyecek, hatta kâra geçirecek son bir hamle yapmak istedi. Piyasadan bir 'gurunun' tavsiyesiyle girdiği yeni bir proje, bir gecede çökünce, Hüseyin'in mali durumu tam anlamıyla sıfırın altına indi. Kredi borçları, gecikme faizleri, icra takipleri... Kapısına gelen ihtarnameyi okurken titreyen elleri, bir zamanlar milyonlar hayal eden ellerdi. O an anladı. Battığını. Hem de tam olarak neden battığını: Hırsla körleşti. Sabırsızlıkla tükendi. Bilgisizlikle kendini kandırdı. Tek bir sepete tüm hayatını koydu. Borçla başladığı yolculukta, borçla boğuldu. Telefonunu eline aldı. Rehberindeki annesinin numarasını buldu. O parlak, erken zengin olma hayalini kurduğu anda unuttuğu tek şey, bu hayatın sadece rakamlardan ibaret olmadığıydı. Ailesi, dostları, huzuru... Hepsi, o hızlı trenin camından dışarı fırlattığı şeylerdi. "Anne," dedi. Sesi çatallanmıştı. Gözyaşları, ilk defa dökülüyordu. Bu, pişmanlığın tuzlu suyuydu. "Battım, anne. Her şeyimi kaybettim." O an, bütün o ekranlar, grafikler ve hırsın ateşi söndü. Geriye sadece Hüseyin kaldı. İflas etmiş, borçlu, ama belki de ilk kez gerçekçi. Hayatının ilk dersini çok ağır bir bedelle öğrenmişti: Erken zengin olma hırsı, zenginliğin en büyük düşmanıdır. Hüseyin, gözleri boşluğa bakarak, bir zamanlar zengin olacağı hayalini kurduğu pencerenin kenarında oturdu. Artık koşmayı bırakmıştı. Dinlenmeli ve her şeye sıfırdan, ama bu kez bilgi, sabır ve kademeli adımlarla başlamanın yolunu bulmalıydı. Roman bitmişti ama hayat, ona yeni bir sayfa açıyordu. İflas, onun için son değil, gerçek bir başlangıç olacaktı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.