Hazine Avcıları: Antik Dünyanın Kapıları Açılıyor!
Bu kitapta, define avcılarının nefes kesen maceralarına tanık olacak, heyecan dolu bir serüvene atılacaksınız. Tarihin derinliklerinde gizlenmiş, u...
Defineci Hamza, namıdiğer "Dedektör Hamza", senelerdir dedektörünün sesiyle yatıp kalkan, heybesinde umut, elinde son model bir metal dedektörüyle Anadolu'nun her köşesini arşınlamış bir define tutkunuydu. En büyük inancı, makinesinin yalan söylemeyeceğiydi. O gün, eski bir Bizans yolunun kenarındaki meşe ağaçlarının gölgesinde, dedektöründen beklediği o tiz, kararlı sinyali aldı. Ekrandaki değerler "altın" diye bağırıyordu resmen. Hamza'nın kalbi göğüs kafesini zorlarken, o sinyalin tam geldiği yeri işaretledi. "İşte bu!" diye fısıldadı, elleri titreyerek kazmayı toprağa vurdu. İlk kazı derinleşti. Bir metre, iki metre... Dedektör hâlâ çukurun dibini gösteriyordu. Ter içinde, sabırla devam etti. Ama üç metrede, sadece taşlık ve nemli toprak vardı. Tekrar dedektörü indirdi, sinyal biraz daha sağdan geliyordu. "Hata yaptım galiba," diye düşündü Hamza. Eski çukuru umursamadan, yeni sinyalin geldiği yere geçti. Aynı kararlılıkta, aynı heyecanla kazmaya başladı. İkinci çukur, ilkinden de derindi. Bu kez beş metreye yaklaştı. Her kazmada, "şimdi çıkacak" diye bekledi. Ama yine yok! Sadece toprak, taş ve bir de tuhaf bir soğukluk. Sanki güneşin ışığı o çukurun dibine ulaşamıyordu. Dedektör yine sinyal veriyordu, ama bu kez de ilk çukurun hemen solunu işaret ediyordu. Hamza, yüzü allak bullak, yorgunluktan dizleri titreyerek çukurun kenarına çöktü. Üç farklı noktadan güçlü sinyal almış, üçünü de delicesine kazmıştı. Ve üçünde de sıfır. Tam o sırada, rüzgar esmediği halde meşe ağacının yaprakları hışırdadı. Hamza kafasını kaldırdı. Ağacın dalları arasında, şekilsiz, akışkan bir gölge bir an göründü ve kayboldu. Soğuk terler boşandı alnından. Aklına, yaşlıların anlattığı hikayeler geldi. "Cinler, defineyi sahiplenirse, yerini sürekli değiştirir. Gözünle görsen bile, elinle tutamazsın." "Olamaz," diye mırıldandı. "Benim makinem yalan söylemez." Yine de, tüyleri diken diken olmuştu. Dedektörü eline aldı, titreyen elleriyle sinyalin geldiği üçüncü noktayı kazmaya başladı. Bu sefer acele etmiyor, her kürek darbesinde etrafı dinliyordu. Derinlik arttıkça, çukurun içinden hafif bir kıkırdama sesi geldiğini sanrıladı. Ses, sanki toprağın altından değil de, hemen yanındaki duvar gibi topraktan geliyordu. Hamza durdu. Kazmayı yere bıraktı. Dedektör, çukurun tabanını değil, tam da Hamza'nın sırtını dayadığı duvarı gösteriyordu! O an anladı. O gölgeler, o kıkırdamalar... Onlar onunla alay ediyorlardı. O kazdıkça, defineyi santim santim yerinden oynatıyorlardı. Dedektör haklıydı, sinyal doğruydu. Ama Hamza'nın kol gücüyle yetişemeyeceği kadar hızlı bir güç, o hazineyi dans ettiriyordu. Hamza, makinesini ve kazmasını toplayıp arkasına bile bakmadan oradan ayrıldı. Arkasında üç derin, anlamsız çukur ve bir meşe ağacının dalları arasından gelen, insan diline benzemeyen alaycı bir fısıltı kaldı. Defineci Hamza o günden sonra dedektörünü bir daha kullanmadı. O sinyalin doğruluğuna inanıyordu, ama o sinyali dinleyen cinlerin, insanoğlunun hırsıyla nasıl eğlendiğini de asla unutmadı. Define yerinde duruyordu, sadece onların istediği yerdeydi. Ve orası, asla Hamza'nın kazabileceği bir yer değildi.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.