İstanbul’un gri sabahlarından birinde, yağmurun altında birbirini bulan iki yalnız ruhun hikayesi.
Kelimelerin suskun kaldığı yerde gözler konuşur, kahve fincanları sıcak bir başlangıca eşlik eder.
...
Eylül günlerdir Mert’i düşünüyordu. Onunla karşılaştığı o sabah, gözlerindeki fırtınayı, ardından girdiği o eski kapıyı… Cevapsız sorular, Eylül’ün gecelerine misafir olmuştu. Onun kim olduğunu, nereye ait olduğunu, neden yanında gizli bir dünya taşıdığını öğrenmek istiyordu. Ve o gece… Uyuyamadı.
Sabah olmadan sokağa çıktı. Şehir henüz uyanmamıştı. Islak kaldırımlarda yürürken, Mert’in kaybolduğu o eski pasajın önüne geldi. Kapı hâlâ oradaydı; ağır, paslı ve suskun. Bir an durdu. İçeri girip girmemek arasında gergin bir ipte yürüyordu kalbi. Sonra, bilinçsizce, kapıya dokundu. Ağır kapı aralandı. İçeride hafif bir loşluk vardı. Adımlarını dikkatle attı. Nefesini tutuyordu sanki. Ses çıkarmamak ister gibi. Koridorun sonunda fısıltılar duydu. Yaklaştı. Bir aralık buldu ve gördü: Mert, gri takım elbiseli adamla yine karşı karşıyaydı. Masada açılmış zarf duruyordu. İçinde bir fotoğraf. Eylül, kendi yüzünü görünce kalbi sıkıştı. Adamın sesi soğuktu: “İzliyorsun. Seni izliyor. Tesadüf değil bu. Belki de onun şüphesi büyür. Belki tehlikeye gireriz.” Mert’in sesi çatallandı: “Bırak onu. Onunla ilgisi yok.” Adam başını iki yana salladı: “Senin zaafın oldu. Zayıflık pahalıya patlar.” Eylül bir adım geriledi. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Tam o anda, ayağı tahta zeminde hafifçe kaydı ve çıtırtı duyuldu. Başlar çevrildi. Mert’in gözleri Eylül’ü buldu. O an, zaman dondu. Mert hemen hareket etti. Hızla kapıya doğru ilerledi. Eylül’ün yanına geldiğinde sesi titriyordu: “Burada olmaman gerekiyordu.” “Bana söylemedin. Kim olduğunu... ne yaptığını...” Mert başını eğdi: “Bilmemen gerekiyordu. Seni korumak için. Ama artık çok geç.” Arka taraftan adamın sert sesi geldi: “Mert. Onu da alacağız. Artık oyun bitti.” Mert gözlerini kapattı. Derin bir nefes aldı. Sonra Eylül’ün elini tuttu. “Bana güven,” dedi.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.