İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Her Şeye Rağmen Sevgi
Gerçek mutluluk, başarıda değil, kalbinizde saklı. Her şeye rağmen sevmek, huzurun anahtarıdır. Bu kitap, sizi kendinize bir yolculuğa çağırıyor. ...
3. Bölüm

Yalnızlığımız

105 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Yalnızlığı yaşıyoruz; kendi evlerimizde, kendi dünyamızda. Kimsesizliği yaşıyoruz, yaşamak istemesek de. Etrafımız kalabalık olsa da içimizdeki binbir dünyada yalnızlığımızla baş başa kalıyoruz.Kimi zaman hüzünleri, kimi zaman sevinç ve mutlulukları yaşadığımız bu dünya, iç dünyamızdır.

Kimsenin bilmediği, bazen bilinmesini ve görülmesini istediğimiz, bazense kalın duvarlarla örüp kimseyi yaklaştırmaya cesaret edemediğimiz dünyamız...Bu dünyayı renklere boyuyoruz. Bazen en canlı tonlarla rengârenk süslerken, bazen de siyahlarla, grilerle, en koyu renklerle kat kat kapatıyoruz üzerlerini.
İmgelerimizi içimizde yaşıyoruz. Bazen onları ihmal ediyor, elimize ne geçerse köşe bucak dolduruyoruz.
Yer kalmadığında eskileri atmaya cesaret edemiyor, yenilerini koymak için yer açamıyoruz.Bazen “Hadi bir gayret!” deyip bahar temizliği yapmaya karar veriyoruz. “Hadi,” diyoruz, “iyi bir temizlik yapalım. Koyu renk perdeleri, sıkı sıkıya kapalı camları ve kapıları açalım; güneşi dolduralım içeriye.” Tüm eskileri, geçmişimizi, tozlanmış anılarımızı ve hüzünlerimizi silkelemek istiyoruz. Köşe bucak dip temizliği yapıp yeni anılar, taze duygular yerleştirmek geçiyor içimizden. Ama bunu başarmak için bazen üstün bir çaba ve gayret gerekiyor. Bu gücü bulamadığımızda kendimizden vazgeçiyor, yenilenmeyi ve tazelenmeyi erteliyoruz.

Mutluluk, iki avuç arasında akıp giden zamanın içinde, yarım kalmışlığımızla hep eşikte duruyor nedense...
Kendimizi, mutsuz bir yaşamın dört duvar arasındaki yalnızlığına hapsediyoruz. Korkularımız, eşikte bekleyen misafiri içeri almaya cesaret edemediğimiz korkularımız... Her zaman mutluluğumuza gölge düşüren umutsuzluklarımız, mutsuzluklarımız...
Çoğu zaman en içten duygularla “Buyur!” deyip sarılıp içeri almak istediğimiz, ama cesaret edemeyip suratsız, ürkek ve korku dolu bakışlarla kapıyı kapattığımız bir misafir! Affet bizi... Affet, seni içeri almaya cesaret edemediğimiz, yüreğimizin başköşesine oturtamadığımız için...

Eşikte bekleyen, içeri almaya cesaret edemediğimiz her an, her zaman beklenen misafir! Sen yine de bize alınma, küsme. Elbet bir gün tüm korkularımızı yenip sana kapımızı ardına kadar açar, seni karşılarız.Ve o gün, “Hoş geldin, sefa getirdin, buyur gir dünyama!” deriz en gülümseyen gözlerimizle ve yüzümüzle...
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL