MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

SÜREYYA TEPELERİNLE - İSTANBUL
mustafaatis

SÜREYYA TEPELERİNLE - İSTANBUL



Tarihi yüreðinde saklayan kutsal þehir
Þahikalar diyarý, beldelerin þahýsýn
Yedi tepe üstünde duran ihtiþamýnla
Sen; süreyya þavkýyla arþýn padiþahýsýn
Vuslatýn gökkuþaðý efsun köprülerinle
Avrupa’yla Asya’nýn ezelden nikâhýsýn
Hangi yýldýzlar bana senin lem’aný verir
Ayný toprak üstünde dinlerin dergâhýsýn

Þimdi Otaðtepe’de þaha kalkar kýr atýn
Canlanýr fetih ruhu; Gûrani, Ulubat’ýn
Gemiler karalardan dökülür pare pare
Konstantin selam durur fetih müjdeli yâre
Tekerlekli kuleler, þahý, havan toplarý
Orta Çað’a kapanýr Topkapý’nýn surlarý
Bizantion’dan gelip Dersaâdet’e varan
Bir Osmanlý destaný meydanlarda mehteran
Akþemsettin mutmain, handan mâbed-i kadîm
Ýntizar nazlý bebek, Yeni Çað’a ilk adým
Fatih’le malihülya ilk namazla gül olur
Tac-ý Kayser tarumar, didâr Ýstanbul olur

Ne zaman yalnýz kalsa yakamozlarýn sesi
Sevda tepesi mahzun, ayrýlýk Kýz Kulesi
Leandros seni içer, Hero sende boðulur
Çiçek açan iki yâr deniz/de hazan olur
Aþýklarý kavurur, yakar Üsküdar gibi
Aþk yokuþu duada Hüdâyi arar gibi
Hüzünler kenetlenir Haydarpaþa Garý’nda
Ayrýlýk çeþmesinde, Harem Otogarý’nda
Selviler ve mezarlar meftun ‘Yalnýz Selvi’ye
Dür-i yekta gibisin muhacir Ümraniye

Uçup Hazerfan gibi Galata Kulesi’nden
Cemâlini gözlesem göðün penceresinden
Resmetsem eþkalini mestane gözlerime
Deruni þiirlerle týlsýmlý sözlerime
Mah-i taban ýsýtsa gönül meþalesini
Mehtaplarda saraylar bulur mu þulesini
Ruh-i derya canlansa kalbin þelalesinde
Hünkârlar fermanýný sunsa gül hâlesinde
Þehr-i Lâle yeþerse, Emirgan olsa yüzün
Misk-u amber yayýlsa sinesine gündüzün
Sâdabad olsa yollar ritmine seyyahlarýn
Cumbalý evlerinde sultan-ý yegâhlarýn
Çýnar’ýn rayihasý þehzade güllerinde
Hüsn-ü aþk dile gelse nâzen bülbüllerinde
Haykýrsa gökkubbeye nasýl kovulduðunu
Yegâne sevdasýnýn Ýstanbul olduðunu

Bir nârlý gecedir ki sabahýnda istikbal
Ýremin aynasýdýr, günahýn/da istiklal
Dünyadan bir minyatür, her nefes bir kâinat
Akar insan selleri mahþere kanat kanat
Gurup vakti girince sularýn ruþeninde
Altýn Boynuz canlanýr Pierre’in gülþeninde
Menzil midir Karaköy revan gemilerine
Medeniyeti taþýr dünya iklimlerine
Kumbaracý yokuþu gemilere yas tutar
Umut dahi yanarsa ciðerleri pas tutar
Camilerin endamý, kubbelerin ahengi
Süleymaniye’de sýr Mimar Sinan’ýn rengi
Þehrayýnlarýnda lâl, segâhlar deste deste
Beþ vakit yankýlanýr ulvi ilahi beste
Çamlýcalar, Yûþâ’lar, mavi boðaza bakar
Gülhane Hasbahçe’de tarih Ýstanbul kokar

Boðazýnda mücella inci gerdanlýðýn var
Sen ki muhacir kýzý, seni sevenler anlar
Derûnumda bir acý Bâb-ý Âli/de kanar
Suriçi masum bakar, sahafta tarih yanar
Yüreðim Yedikule, Ayasofya hasretim
Yeni Cami’de kuþlar þimdi öksüz ve yetim
Eyüp’te mihmandarlar Necip’lere yâr olur
Ýslâmbol; gül destesi, maneviyatý solur
Sen; Dergâh-ý Selâtin, âbide Âsitâne
Sensiz naðmeler hüzzam, sensiz gönül virâne

Haykýrsam seher vakti denize feryadýmý
Faytonlar adalarda sayýklar mý adýmý
Kadýköy rýhtýmýnda aðýt yakar vapurlar
Boðazda fýrtýnalar, martýlarda çýðlýklar
Karacaahmet gamlý, Âþýyan’da mâtem var
Kasým, Dolmabahçe’de bir çocuk gibi aðlar

Nice ozanlar þeyda sana serenadýnda
Her tavus seni görür rengârenk kanadýnda
Güzelliðin bergüzâr, bakýþlarýn þehr-i yâr
Þehrengiz, tebessümün her mevsime nevbahar
Bir yanýn Ýbrahim’dir, ateþinde gülistan
Bir yanýnda kol kola diskotekle kabristan
Siyahýn ve beyazýn iki ayrý bahtýsýn
Lügatin Napolyonca dünya payitahtýsýn
Hangi dile çevirsem adýný destanlaþýr
Hangi gülü koklasam ruhum Ýstanbullaþýr

Sen ey! Maveramýzdan gelen Nebi muþtusu
Sen ki ey! Gülizarýmýn en güzel süsü
Ýs tin bolin, bakma sen yüzüme Antonina
Son duam, arzuhalim, beni de al yanýna

Mustafa Atiþ





(c) Bu þiirin her türlü telif hakký þairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.


--------------------------------------------------------------------------------
Bu þiirin hikayesi:

’Süreyya Tepelerinle-Ýstanbul’ isimli þiirle ilgili

SÖZLÜK VE AÇIKLAMALAR


SÜREYYA: Ülker. Boða takýmyýldýzý sýnýrlarý içinde bulunan, yedi parlak yýldýzý ve etrafýndaki gaz katmaný ile güzel görünüm veren yýldýz kümesi.

ÞAHÝKA: Doruk, zirve, en üst derece.

DÝYAR: Bazý nitelik veya deðerleri taþýyanlarýn çok bulunduðu yer, yurt.

BELDE: Mekân, yer, çevre:

ÞAH: Benzerlerine oranla en üstün, en güzel, en iyi.

ÝHTÝÞAM: Büyüklük, Görkem.

ÞAVK: Iþýk

VUSLAT: Sevgiliye kavuþma:

EFSUN: Büyü, sihir:

LEM’A: Parýltý

DERGÂH: Tekke. Tarikattan olanlarýn barýndýklarý, ibadet ve tören yaptýklarý yer.

GÜRÂNÝ: Molla Gürani Hazretleri. Osmanlý sarayý ve halký tarafýndan çok sevilen ve sayýlan deðerli bir þahsiyetti. Fatih Sultan Mehmed henüz þehzade iken hocalýðýný yapmýþtýr.

ULUBAT: Ulubatlý Hasan. Osmanlý da Akýncýlar teþkilatýnýn deliler bölüðündendir. Deliler bölüðündeki onun gibi askerler hiçbir þeyden korkmazlar, savaþlarda zýrh kullanmazlar ve çoðu göreve silahsýz giderlerdi. Onlar da akýncýlar gibi kendilerini padiþahlarýna adamýþlar gözlerini budaktan esirgemezler mala kýymet vermezlerdi. Ýstanbul’un fethedildiði gün Ulubatlý Hasan 30 arkadaþýyla en ön saflarda yer aldý “ALLAH ALLAH” nidalarýyla surlara týrmandý.O kadar hýrslanmýþtý ki karþýsýna gelen her bizans askerine sadece bir kere vuruyordu. Fetih suresinden ayetler okuyarak burçlara týrmandý ve peygamber efendimizin övgüsüne mazhar olarak 30 arkadaþý ile birlikte þehitlik mertebesine ulaþtý.

OTAÐTEPE: Kavacýk’ýn Anadoluhisarý sýrtlarýna düþen tarafýnda bulunan bir yerdir.. Etrafý cafelerle donatýlmýþ bir aðaç vardýr burada. Özellikle geceleri bakarsanýz, þaha kalkmýþ bir at ve sýrtýnda bir adam görürsünüz ki bu adamýn baþýnda bir kavuk olduðu çok bellidir.Fatih Sultan Mehmet’in zamanýnda otaðýný buraya kurmuþ olmasý olayý daha da ilginç kýlar..

PARE: Parça, kýsým.

KONSTANTÝN: Ýstanbul’un fethi sýrasýndaki son Bizans imparatorunun ismi.

BÝZANTÝON: Ýstanbul’un eski adlarýndan biri. Bizantion (M.O. 660 - M.S. 324) Yunanistan’dan gelen Megara’lýlar M.Ö. 680’lerde Marmara Denizi’ni geçerek Ýstanbul’a ulaþtýlar ve bugünkü Kadýköy’de Halkedon adýný verdikleri bir kent kurdular. ’Körler Ülkesi’ olarak da anýlan Halkedon’un halký tarýmla uðraþýyordu. M.Ö. 660’larda da Trak kökenli komutanlarý Bizans önderliðinde yola çýkan Mega’lýlarýn diðer bir kolu bugünkü Sarayburnu’nun olduðu yerde baþka bir kent daha kurdu. Efsaneye göre Delfi Tapýnaðý’ndaki kahinin öðüdüne uyarak burayý seçen Megara’lýlar, komutanlarýnýn adýndan hareketle, kente “Bizantion’ adýný verdiler.

DERSAÂDET: ’Mutluluk kapýsý’ anlamýna gelir. Ýstanbul fethedildikten sonra Ýstanbul’un isimlerinden birisi olmuþtur.

AKÞEMSETTÝN: Ýstanbul’u Fetheden Fatih Sultan Mehmet’in hocalarýndandýr. Ýstanbul’un manevi fatihi, büyük alim,týp bilgini olan Akþemsettin Hazretlerinin gerçek ismi Þemsettin Mehmet’tir. Ak þeh ismi; yüzünün ve ruhunun temizliðinden dolayý kendine bu isim verilmiþtir. Aslen Þamlý olup soyu Hz. Ebubekir ‘e dayanýr.Amasya ve Osmancýk medreselerinde eðitim görmüþ ve Hacý Bayram Veli huzuruna ilahi bir zincir baðlanarak çaðýrýlmýþtýr. Daha sonra burada piþerek Hacý Bayram Velinin gözde müritlerinden biri olmuþtur. Ýstanbul’un alýnmasýný Hacý Bayram Veli, Akþemsettin ve Fatih’e nasip olacaðýný bildirmiþtir. Ayrýca Eyüp Sultan Hz. mezarýný da Ýstanbul’un Fethinden sonra bulmuþtur. Ýstanbul’u almadan önce Göynüðe yerleþmiþ olup Ýstanbul’un fethinden sonrada Göynüðe yerleþmiþ ve burada vefat etmiþtir. Türbesi Fatih tarafýndan yaptýrýlmýþtýr. Ýlk olarak mikrop tarifini Maddetü’l Hayat (saðlýðýn sermayesi) eserinde yazmýþsa da bunu kabul etmeyip Pasteur un ilk mikrobu bulduðu bilinir

MUTMAÝN: Ýnanmýþ, gönlü kanmýþ, emin olan.

HANDAN: Þen, Neþeli.

MABED-Ý KADÝM: Ayasofya’nýn eski adý.

ÝNTÝZAR: Birinin gelmesini, bir þeyin olmasýný bekleme, gözleme:

MALÝHÜLYA: Kara sevda

TAC-I KAYSER: Roma,.Bizans ve Alman imparatorlarý için kullanýlan unvan

TARUMAR: Daðýnýk, karýþýk, periþan

DÝDAR: Yüz, çehre. Nazlý yârýn yüzü.

YAKAMOZ: Denizde balýklarýn veya küreklerin kýmýldanýþýyla oluþan parýltý:

MAHZUN: Üzgün.

LEANDROS ve HERO: Ovidius’un kaydettiði Kýzkulesi ile ilgili anlatýlan bir aþk hikayesidir. Hero ile Leandros adlý iki gencin hüzünlü aþkýný anlatan bu hikaye, Hero’nun kuleden ayrýlmasýyla baþlar. Hero, Afrodit’in rahibelerindendir ve aþka yasaklýdýr.Yýllar sonra Afrodit’in tapýnaðýnda yapýlan bir törene katýlmak için kuleden ayrýlýr ve orada Leandros ile karþýlaþýr. Birbirine aþýk olan iki genç, Leandros’un gece kuleye gelmesi ile aþklarýný kutsarlar. Kýzkulesi her gece iki gencin gizli aþkýna tanýklýk eder. Leandros’un yüzerek kuleye geldigi fýrtýnalý bir günde Hero’nun yaktýðý sevda ateþinin feneri söner. Karanlýkta yolunu kaybeden Leandros boðazýn sularýna gömülür. Sevgilisinin öldüðünü gören Hero da kendini Kýzkulesi’nden boðazýn sularýna býrakýr.

HÜDÂYÝ: Aziz Mahmut Hüdâyî. 1541 yýlýnda Þerefli Koçhisar’da doðdu. Medrese eðitimini Ýstanbul’da tamamladý. Edirne, Mýsýr, Þam ve Bursa’da kadýlýk ve müderrislik yaptý.Bursa’da Üftade Hazretleri’nin müridi ve halifesiydi. Yedisi Türkçe, otuz kadar eser yazan Aziz Mahmut Hüdâyî, 8 Ekim 1628 tarihinde Üsküdar’da vefat etti. Külliyesi içinde bulunan türbeye defnedildi.

MEFTUN: Tutkun, gönül vermiþ, vurulmuþ:

YALNIZ SELVÝ: Ümraniye’nin ilk adýdýr. Yalnýz Selvi demelerinin sebebi birkaç mezar ve birkaç selvi aðacýnýn ve orman arasýnda birkaç evin bulunmasýdýr.

DUR-Ý YEKTA: Eþsiz inci tanesi

MUHACÝR: ’Göç eden’ anlamýna gelir. Þiirde, Ümraniye için kullanýlmýþtýr.Ümraniye’ye ilk yerleþenler Balkan Savaþlarý’ ndan sonra, önce Batum’ dan ardýndan da Yugoslavya ve Bulgaristan’dan göçmenler olmuþtur. Bundan dolayý bir süre de ’Muhacir Köy’ olarak ta anýlmýþtýr.

HAZERFAN: Hezarfen Ahmed Çelebi. Dünyada ilk kez uçmayý baþaran Türk bilginidir. Onyedinci yüzyýlda yaþadýðý, 1623-1640 yýllarý arasýnda saltanat süren Sultan Dördüncü Murad zamanýnda, uçma tasarýsýný gerçekleþtirdiði ve geniþ bilgisinden ötürü halk arasýnda Hazerfan olarak anýldýðý bilinmektedir. Evinde deneylerle uðraþýp, çeþitli konularda araþtýrmalar yapan Hazerfan Ahmed Çelebi, Ýsmail Cevheri adlý bir baþka Türk bilginini örnek alarak, bugünkü hava taþýtlarýnýn ilkel þeklini gerçekleþtirmiþti. Kuþlarýn uçuþunu inceleyerek tarihi uçuþundan önce hazýrladýðý kanatlarýnýn dayanýklýlýk derecesini ölçmek için, Okmeydaný’nda deneyler yapmýþ ve bir sabah kýyýlarda biriken Ýstanbul halkýnýn gözleri önünde, Galata kulesinden kendisini boþluða býrakarak, kanatlarýný hareket ettirerek boðazý aþmýþ ve Üsküdar semtine inmiþtir. Sarayburnu’ndaki Sinan Paþa köþkünden bu durumu seyreden Sultan Dördüncü Murad, Ahmed Çelebi ile önce çok yakýndan ilgilenmiþ, ancak bu derece bilgili ve becerikli bir adamýn varlýðýndan kuþkuya düþerek onu Cezayir’e sürgün etmiþtir. Ahmed Çelebi orada vefat etmiþtir.

CEMAL: Yüz güzelliði:

MESTANE: Sarhoþ gibi, kendinden geçmiþçesine:

DERUNÝ: Ýçle ilgili, içten:

TILSIM: Doðaüstü iþler yapabileceðine inanýlan güç:

MAH-Ý TABAN: ’Parlak, parlayýcý ay’ anlamýna gelen tamlama.

MEÞALE: Ucunda, alev çýkararak yanýcý bir madde

MEHTAP: Ay ýþýðý:

ÞULE: Alev, yalým:

ÞEHR-Ý LÂLE: Lale þehri

EMÝRGAN: Ýstanbul’un eski semtlerinden biri. Fatih Sultan Mehmet zamanýnda buraya Kýrým beylerinin oðullarý yaný emirler gelip eðitilirmiþ. Ýstinye’den hisara giden yol üstünde, deniz kýyýsýnda güzel bir yer.

MÝSK-U AMBER: Pek güzel koku

SÂDABAD. ’Yüz Bayýndýr Yer’ anlamýný içerir. Ýstanbul’da Kaðýthane Deresinin Haliç’e doðru uzandýðý düzlük eðlence yerine Lale Devri’nde bu ad verilmiþtir. Kaðýthane Deresi kýyýlarý, Lale devrinden öncede insanlarýn özellikle Hýdrellez’de en çok gittikleri yerlerden biriydi. Haliç’ten kayýklarla, karadan da arabalarla ulaþýlan bu sulak yerde padiþaha ve devlet adamlarýna ait dinlenme ve av köþkleri vardý. Her yýl Hýdrellez eðlenceleri burada yapýlýrdý. 17. yüzyýlda Ýstanbul’da yaþanan ekonomik ve sosyal bunalýmýn sonucunda Kaðýthane ve Haliç bu özelliklerini büyük ölçüde yitirmiþtir. Padiþah III. Ahmet ve Sadrazam Nevþehirli Damad Ýbrahim paþa, Ýstanbul’un imar çalýþmalarýnda buraya öncelik tanýdýlar. Alibeyköy’de Sadabad Kasrý adýyla küçük bir saray, yanýna da Camii ve hamam yapýldý. Mermer sütunlar üstüne oturtulan iki katlý köþkün üst katýnda toplu eðlenceler için geniþ bir divanhane ve sofalar vardý. Paris’te ki Fontaineblau Sarayý’ndan esinlenerek yapýlmýþtýr. Çevre düzenlemelerinde de Paris’ten esinlenilmiþtir.

SEYYAH: Gezgin, turist:

SULTAN-Ý YEGÂH: Klasik Türk Musikisinde bir þed makamdýr. Oldukça renkli bir tonu olan, hüznün yanýnda neþeyi de yansýtabilen güzel bir makam. Hammamizade Ýsmail Dede Efendi tarafýndan 2. Mahmut’a ithaf olunduðu için bu namla anýlýr olmuþtur.

RAYÝHA: Koku, güzel koku:

HÜSN-Ü AÞK: Aþklarýn güzeli

NAZEN: Cilveli, naz eden.

YEGÂNE: Bir tek, biricik

ÝSTÝKBAL: Gelecek

ÝREM: Dünya Cenneti

ÝSTÝKLAL: Þiirde, Beyoðlu’ndaki Ýstiklal caddesi anlatýlmaktadýr.

MÝNYATÜR: Bir þeyin küçük ölçekte kopyasý veya benzeri:

MAHÞER: Büyük kalabalýk anlamýnda kullanýlmýþtýr.

RUÞEN: Aydýnlýk, parlak

ALTIN BOYNUZ: Haliç’in eski adý. “Haliç’in Bizans dönemindeki bu adýnýn antik çað efsanelerine dayandýðý söylenir. Haliç’i çevreleyen topraklarýn son derece verimli ve bereketli olmasýndan dolayý bu iç denize, ‘keroessa’ (Haliç’le ayný anlama geliyor) adý verilir. Bu isim zamanla kýsalarak ‘keros’a dönüþür. ‘keros’ ‘boynuz’ demektir. Kelimenin mitolojideki bereket boynuzundan geldiði söylenir. Ve bu bereket zamanla ona, ‘hrisokeras’ yani; ‘Altýn Boynuz’ denilmesine sebep olur.”

PÝERRE: Haliç adacýklarýný yakýndan ve yüksekten görebileceðiniz süper bir manzaraya ve çay bahçesine sahip “Pierre Loti Tepesi” ne iþaret edilmektedir. Nargile ve kahve içmek apayrý bir zevktir burada. ‘Pierre Loti’ adýný Fransýz bir yazardan almýþtýr.

GÜLÞEN: Gül Bahçesi

MENZÝL: Yolculukta dinlenmek amacýyla durulan yer, konak:

REVAN: Giden, yürüyen:

MEDENÝYET: Uygarlýk

KUMBARACI YOKUÞU: Beyoðlu’nda ünlü bir yokuþ adý. Ýstanbul’un Fethinde gemiler Tophane limanýndan yukarýya doðru Kumbaracý Yokuþunu takip etmiþ ve Asmalý Mescitten Tepebaþý yolu ile Kasýmpaþa’ya indirilmiþtir.

ENDAM: Vücut, beden, boy bos:

AHENK: Uyum

ÞEHRAYÝN: Eskiden bayramlarda düzenlenen ýþýklý gece gösterileri.

LÂL: Parlak kýrmýzý renkte, billurlaþmýþ, saydam bir alüminyum oksidi olan deðerli bir taþ.

SEGÂH: Klasik Türk müziðinde si perdesi ve bu perdedeki makam. Hüzzam makamýna benzer bir tonu bulunan, yalnýz donanýmýnda hüzzamdan farklý olarak mi bemol yerine mi koma bemolu içeren, hüzün ve zühd duygusunu yansýtan bir makamdýr. Akþam ezaný bu makamdadýr. Ayrýca Bayram Tekbiri denen, Ýtri’nin bestesi olan “Allahuekber” tekbiri de bu makama aittir.

YUÞA: Yuþa tepesi, Anadolukavaðýnýn en önemli si mgelerinden birisidir. Anadolu sahilinin altýncý burnu olan Macarburnu’nun yanýbaþýnda Macar bahçesi olarak adlandýrýlan bir yerin arkasýnda yükselen daðýn tepesinde bulunan Hz. Yuþa’nýn mezarý çok eski devirlerden beri kutsal sayýlan ve ziyaretçilerin akýnýna uðrayan bir mekandýr. Denizden yüksekliði iki yüz bir metre olan bu tepe ismini, burada mezarý bulunan Hz. Yuþa’dan almýþtýr. Ýlkçaðlarda burada Zeus tapýnaðýnýn bulunduðu ve Bizans döneminde bu tapýnaðýn Hagios Michael adýnda bir kiliseye çevrildiði, Osmanlýlarýn ise burayý kutsal bir mekan olarak koruyarak burada mescit inþa ettirip ve tekke kurduklarý bilinmektedir. Tepedeki tekke ve mescit III. Osman’ýn sadrazamlarýndan Yirmisekiz Çelebizade Mehmed Said Paþa tarafýndan yaptýrýlmýþ, Sultan Abdülaziz döneminde ise restore edilmiþtir. Burada mezarý bulunduðuna inanýlan Hz. Yuþa, Hz. Musa’nýn kýz kardeþinin oðludur. Çeþitli tefsirlerde Hz. Yuþa’nýn Hz. Musa’nýn vefatýndan sonra peygamber olarak görevlendirildiði, Hýristiyanlarýn ve Yahudilerin ona Yeþu dedikleri nakledilir.

MÜCELLA: Parlatýlmýþ, parlak:

DERUN: Ýç, içeri, öz. Gönül, yürek, ruh.

BÂB-I ÂLÝ: Yüce Kapý anlamýna gelir. Bir zamanlar Osmanlý Ýmparatorluðunun yönetildiði merkez. Sonra Ýstanbul Valiliði olmuþ. Devlet yönetiminin burada olmasý nedeni ile gazeteler ve basýn yayýn kuruluþlarý bir dönem burayý mesken tutmuþ ve Türk gazeteciliðinin si mgesel ismi haline gelmiþtir.

SURÝÇÝ: Tarihi yarýmada olarak ta anýlan Fatih ve Eminönü ilçe sýnýrlarý. Bizans Ýmparatoru Konstantin’in inþa ettirdiði ve Fatih Sultan Mehmet’in fethettiði asýl Ýstanbul’dur. Fetihten sonra devletin merkezi buraya getirilmiþ; böylece bir imparatorluk merkezi olarak kurulan bu kent, 20.yy baþlarýna dek ayný þekilde varlýðýný sürdürmüþtür. Suriçi’nin belki de bu özelliði nedeniyle, Osmanlý Padiþahlarý Suriçi’nde oturdukça devletin baþarýlarý devam etmiþtir.

SAHAF: Eski kitaplarýn satýldýðý yer.

YENÝ CAMÝ: Þiirde Eminönü’ndeki büyük camiden bahsedilmektedir.

MÝHMANDAR: “Buyur eden, yol gösteren kiþi” anlamýna gelir. Þiirde Hz.Muhammmed(sas) ’e mihmandarlýk yapan Eyüp Sultan Hazretleri, diðer adýyla Ebu Eyyûb Halid bin Zeyd veya Ebu Eyyûb el-Ensarî anlatýlmaktadýr. Türkçe’de zaman zaman Eyüp Sultan olarak anýlan Sahabe’den bir Müslüman. Son Ýslam peygamberi Hz.Muhammed (sas) ’i Mekke’den Medine’’ye göç ettiði zaman evinde ilk misafir eden sahabedir. Bu sebeple kendisine bu olaydan sonra “mihmandar-ý nebevî” de dendiði olmuþtur. Daha sonra 80’li yaþlarýnda 668-669’daki Ýstanbul kuþatmasý sýrasýnda þehit olmuþtur. Vasiyeti üzerine Ýstanbul surlarýnýn dibine gömüldüðüne dair bir rivayet vardýr. Anlatýya göre daha sonra Fatih Sultan Mehmet’in hocalarýndan Akþemsettin, manevi keþif yoluyla mezarýný bulur. Þu anda onun adýna bir türbe, kendi adý ile anýlan Eyüp semtinde ve kendi adý verilen Eyüp Sultan Camii’sinde bulunmaktadýr. Mezarýnýn üstünde bir türbe ve külliye vardýr.

NECÝP: Þiirde kastedilen büyük þair Necip Fazýl KISAKÜREK’tir. Kabrý, Eyüp mezarlýðýndadýr.

ÝSLAMBOL: Ýstanbul’un isimlerinden. Ýstanbul’un bu kelimeden türediði rivayet edilmektedir.

DERGÂH-I SELATÝN: Ýstanbul için kullanýlan bir kelime. Padiþahlarýn toplandýklarý, ibadet ve tören yaptýklarý yer anlamýna gelir.

ABÝDE: Anýt

ASÝTANE: Ýstanbul’un eski adý. “Devletin eþiði” manasýna gelir.

HÜZZAM: Klasik Türk müziðinde segâh perdesinde bir makam. Türk müziðinin koyu hüzün arzeden, mürekkep makamlarýndan biri.

AÞIYAN: Ýstanbul’un Avrupa yakasýnda boðazda bir semt. Boðaz manzaralý mezarlýðý ve müzasi vardýr. Ahmet Hamdi TANPINAR ve Tezer ÖZLÜ bu mezarlýkta yatar. Parkýnda Orhan Veli, bir martýyla oturur boðaza karþý; bakakalýr giden gemilerin ardýndan.

MATEM: Yas

KASIM: Þiirde ulu önder Atatürk’ün öldüðü aydan bahsedilmektedir.

DOLMABAHÇE: Atatürk’ün hayata gözlerini yumduðu yer, Dolmabahçe Sarayý içinde bir odadýr.

OZAN: Sazla þiirler söyleyen halk þairi, âþýk:

ÞEYDA: Düþkün, deli.

BERGÜZÂR: Anmak için verilen hatýra, armaðan, yadigâr:

ÞEHR-Ý YÂR: Sevgilinin Þehri

ÞEHRENGÝZ: Gizemli Þehir. Bir þehrin güzelliklerinden ziyade, güzellerini anlatan bir doðu edebiyat türü.

NEVBAHAR: Ýlkbahar

GÜLÝSTAN: Gül bahçesi

NAPOLYONCA: Ünlü Fransa kralý Napolyon Bonapart’ýn, “Dünya tek bir ülke olsaydý, Ýstanbul baþkent olurdu” sözlerinden ilham alýnmýþtýr.

PAYÝTAHT: Baþþehir, baþkent.

MAVERA: Öte, Görülen âlemin ötesi.

NEBÝ MUÞTUSU: Peygamber Müjdesi. Peygamber Efendimiz (sas) Hadis-i Þeriflerinde; “Konstantiniyye(Ýstanbul) elbet Feth olunacaktýr. Onu Feth eden Kumandan ne güzel Kumandan, Feth eden Asker, ne güzel Askerdir” buyurmuþlardýr. Kur’an-ý Kerim’de, Sebe Süresi’nin 15. Ayetinde geçen; “Allah tarafýndan koruma altýna alýnan güzel bir belde vardýr.” Bu Ayette geçen “Tayyib” çok güzel, “Belde” yaþanýlan yer. “Beldetün Tayyibetün”de ise; Yaþanýlan çok güzel bir belde(yer) ye iþaret ediliyor.
-Molla CAMÝÝ Hazretleri (Ýslam Aleminin büyük Alimlerinden) , bu Ayet-i Kerime’yi incelemiþ ve “Beldetün Tayyibetün” cümlesinin harflerinin “Ebced ” Hesabýna göre toplam, 857(hicri) , Miladi 1453 yýlýný gösterdiðini ortaya çýkarmýþtýr.

GÜLÝZAR: ‘Al yanaklým’ anlamýný içerir. Þiirde bayraðýmýzý anlatmaktadýr.

ÝS TÝN BOLÝN: Ýstanbul’un kuruluþu çok eski çaðlara kadar dayanýr. Eski Ýstanbul 7 tepe üzerine kurulmuþtu. Þimdiki adý eski Yunanca is tin bolin (þehre gidiyorum) sözünden gelmiþtir.

ANTONÝNA: Ýstanbul’un eski adlarýndan birisi. M.S. 196-330 yýllarý arasý bu isimle anýlmýþtýr.

ARZUHÂL: Dilekçe, istida.


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.