haftanýn belli günlerinde belli saatlerinde Moskovanýn Sesi Radyosu, Buda-peþte Almanyanýn Sesi Radyosu Doyça Velle Sofya, Kýbrýs Bayrak radyolarý kýsa dalgadan yayýn yaparlardý, Meteoroloji ilçelerin bile hava durumlarýný Polis radyosunda ise kayýp insanlarý, eþyalarý, bulunanlarý sayardý
hemen ardýndan ve aralarda o günlerde meþhur olan ancak Ankara Radyosunda duymaya pek alýþýk olmadýðýmýz “hafif müzik” parçalarý çalýnýrdý Ajdadan, Alpaydan,
“her tepenin ardýnda bir ceylan vardýr her yiðidin gönlünde bir arslan yatar iþte böyle aþk böyledir daðlara düþer dert söyledir.”
ancak çok fazla istek alýrdý Abdullah Yüce þarkýlarý ama ille de “uzayýp giden o tren yollarý açýlýp sarmýyor yarin kollarý..”
“Erzincana girdim ne güzel baðlar, Erzuruma vardým dumanlý daðlar elleri koynunda bir gelin aðlar oy anam anam nasýl dayanam”
bir de bilgi yarýþmasý proðramlarý olurdu daha canlý, daha dinamik “beþi bir yerde-beþ bin ceplerinde” “iþte sorusu nedir doðrusu” “doðru mu-yanlýþ mý”
yarýþmaya katýlanlara mutlaka “boþ zamanlarýnda” ne yaptýklarý sorulurdu herkesin cevabý diðerlerinin aynýsý olurdu kitap okurum, müzik dinlerim, sinamaya-tiyatroya giderim
kýzlarýn hatýra defterlerinde de ayný terane evler dolusu kitaplar nerelerde
sonra “-baþýnýzdan geçen ilginç bir anýnýz var mý?” oysa anlatýlanlarýn ilginç bir tarafý olmazdý üstelik anlatýlanlar üç aþaðý-beþ yukarý aynýydý proðramý sunanlar da “evet çok ilginç” derlerdi dinlemedikleri, hiçbir þey anlamadýklarý da belli ama nedense hep bu soruyu sorarlardý
ama Halit Kývanç’ýn bir anýsý oldukça komikti bir spikerlik sýnavýnda adama türkü anons ettirilmiþ “-evet sayýn dinleyiciler koromuz þimdi “hele Dadaþ hoþmusan” demiþ “dolumusan boþmusan” diyecek ya “dolu musunuz boþ musunuz” imtihanda olduðunu fark edip düzeltmiþ “ayaklarýnýz yan basýyor yoksa siz sarhoþ musunuz” demiþ .. proðramdaki diðer konuklar nasýl gülüyor ilk defa duymuþlar ve çok komik bulmuþlar
kimse için pek bir þey deðiþmiyor dudaklarýmýza hahfif bir tebessüm, o kadar iþin hakikatýný araþtýrmaya ne gerek var,
“-bir akþama doðru böyle bir yarýþmada yarýþmacýyý “Leyla Önüter” diye anons ediyor Halit Kývanç kýz ne kadar itiraz etse de, o hep “bayan Önüter” diye hitabetti belki onun amacý sadece dinleyiciyi öylesine eðlendirmekti
Derviþ Emmi “-bak hinci garýyý terledecek, ondan keyri “bayan önünüz terledi” deycek “-ulen ne namýssýz bu” dedi o yarýþmacýnýn en sonundaki ýsrarý üzerine “-ben öyle not almýþým” deyiverdi yoksa ilginçlik bu muydu böyle ilginçlik olur muydu yakýþýyor muydu Halit Kývanç gibi birine”
“-çocukken geç konuþmuþ da bülbül tasýndan su içirmiþler kendisine “susdurabilene aþk olsun aþ goynunu kum dolsun” ne demekse espri bunun neresinde” Zahide
o ðünlerde "zahidem" türküsü türeyividi bi zahidemdir aldý baþýný ðediyo dilinden düþmeyo kimsenin,
"zahidem gurbanýn olam n’olacak halim• yine bir laf duydum kýrýldý belim gelenden geçenden oy, haber sorarým zahidem bu hafta oluyor gelin."
bu senin Goca Durmuþun garý, Yakýplara getirmiþ teyibi teyipden meyipten habarý mý var Dalmemedin bi ðulak gabardýyo ki "zahidem kurbanýn olam sallama beþik beni genç yaþýmda sen ettin aþýk kadir mevlam senden oy bir yar isterim ak buðday benizli zülfü dolaþýk."
arayvýmýþ-darayvýmýþ bütün dalgalarý yeni baþdan uzun dalga, olmadý orta dalga, Antelle, Ýstambol, Angara "hezelide deli gönül hezeli Çiçekdaðý döktü’mola gazeli dolaþdým alemi, gurbet gezeli bulamadým zahidemden güzeli"
hadi bi da kýsa dalga polis, meteroloci, Sofya, Budapeþte, Mosgova yok Allah yok "zahidem" "-Yakýblarýnký nassý çekiyo madem" “gurbet ellerinde of esirim esir zahidem kurbaným hep bende gusur eðer anan seni seni bana oy verirse nemize yetmeyor el gadar hasýr"
son bi da(ha) bakmýþ ýradýyoya "-Yakýplarda plak olcak deðil ya." arayvýmýþ, darayvýmýþ zahidemi bulamamýþ, yesyeni ýradýyoyu yere çarpmýþ...