AGRA
bir gencin dramı.
AGRA

bir gencin dramı.


bir gencin  dramı.





/Her coğrafya yaşamaya muktedir değildir
Ve her coğrafya kendi senfonisini hissettir./


Bir memurdu.
Tebessüm eden gözleri
unutulmuş bir sahil kasabasında
kendi kimliğini kazanmıştı.
Münzevi sahillerde
akortlu dalgaların çaldığı
ebrulu şarkıları eskiz tablolarına yerleştirirken
Bir çocuk misali heybesine
hayatın bütün renklerini istifliyordu.


Mutluluk sanki ayaklarının ucundaydı hep
Ve Her gece bestesi okunan bütün şarkıların içine
Bu ezgisi kulağa hoş gelen alaturkaları
Bütün coğrafyaların bir umudu
ve senfonisi olarak düşlüyordu.
Oysa her coğrafyanın kendi düşü,
içinde saklıydı.


Henüz gençti bunu anlayamazdı.
tanımak için bu düşlerin saklandığı
coğrafyaların yitik şehirlerinde
bir bulvardan, diğer kaldırıma geçerken
bunu hissetmesi elzemdi.


Ve Bir gün göçmen kuşlar misali
bu sahil kasabasını terk ederken
bürokrasinin kendine köle ettiği
Bir seyyahın ruhu gibi
bilinmedik bu coğrafyaların
Kokusunu hissetmek adına
bilmem kaç fersah yol tüketti.


Hani Yollar heyecanlı olur
düşmeden yaprakların dallarına henüz
anlaşılmaz, toynaklar değmeden topraklara..


dudaklarına değen gülücükler gibi
düştü bu toprakların bilinmedik kara bahtına..
ilk gece nasıl sabahı getirdi bilmiyorum ama
sonraki günler elinden düşmeyen
kitaplar bile günü kotaramıyordu.


Sanki kıyamettin gölgesine
bodoslama düşüvermişti.
Pişmanlık da fayda etmiyordu
Ve bir çıkış da yoktu.
Çıkışı olmayan bu ömrün yangınında
Yaşamak zorundaydı.


Yaşamak başka bir kimliğe bürünürken
Senden her gece bir parça koparır
Bütün sevinçlerini bir ömrün yaftasında
Öyle eritir ki bal mumu olsan
Direnemezsin,örs olsan çekiç sesleri ile ezilirsin.


Ezilmek zannetmeyin ki
birinin hakareti ile karşı karşıya kalmaktı
Ezilmek,paramparça olan
tebessümlerin ve duyguların
Bir şehrin kaldırımlarına
sulu sepken serpişmesiydi.
Damla damla akan gözyaşlarıydı.


Gözyaşları umudun döküldüğü yağmurlardı
Bir masumiyetin belgesiydi özlenen sevinçler için..
Oysa her şey geride kalmıştı.




ve şimdi kaldırımlarında dolaşırken
her gün biraz daha soluyan ömrün acılarını
yüreğinin basılmadık mavilerinde hissediyor
her akşam bitap acıların dolaştığı sokaklarda
nefes almayan ruhunun bir intihar gibi
parayonak nöbetlerle onu nasıl sarstığını
kaskatı kesilen gözlerinden anlıyorum..


ve bu yüzden diyorum ki
her coğrafya kendi kıyametini hazırlar.
Ve her coğrafya kendi suretini giydirir insana.

mayıs 3
Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.