rüzgarýnla savurma beni
nereye gideceðimi bilmiyorum
antik bir þehrin surlarýnda gözlerini ararken
zeus tapýnaðýnda saçlarýmý tarýyorum
sonra Beethoven’ýn dokuzuncu senfonisinde
la minör oluyor ruhum
ben hep tiz çýðlýklarda
kayboluyorum
her kayýp yeni bir ben...
rüzgarýnla savurma beni
ak gerdanlý genç kýzýn zülüfüne dokunup
nemli kirpiklerine yapýþýyor hayalin
asi’nin soðuk kucaðýna býrakýyorum yüzümü
dalgalarýn zulmüne boyun eðiyorum
ittikçe çeken girdabýn aðzýnda
mavi bir ölüm geçiyor üzerimden
gözlerim açýk, yüzümde yorgun gülümsemeyle
suyüzüne nefes oluyorum
her ölüm yeni baþlangýç...
rüzgarýnla savurma beni
harflerim birbirine deðdikçe
yaralý bir þiirzede oluyorum
zehir gibi içiyorum sözcükleri
ardýþýk tümceler kuruyorum sana dair
kötü deðilsin karanlýk deðil çirkin deðil
nolur gitme baþýmdan
seni seviyorum.
Nisan/2015