İSTANBUL ZAMANLARI
Binlerce minareden yükselen ezan sesiyle uyanýr Ýstanbul,
Sonra nazlý nazlý yükselen güneþin ýþýklarýyla yýkayýp yüzünü
Temizler geceden bulaþmýþ tüm günahlarý,
Nice saltanat görmüþ bu yorgun asilzâde
Yine de, güler yüzle kucaklar sabahlarý...
Bir tatlý tebessümdür Sarayburnu, Dolmabahçe, Kýzkulesi
Ve ’günaydýn’ der, bir boðaziçi esintisi,
Hem, huzur mavilerinin en mavisi...
Sonra, vapurlar, metrolar, otobüsler ve banliyolar
Uykusuz sararmýþ benizlerle baþlar da,
Bir balýk-ekmek kokusunda Ýstanbul’lulaþýr gün,
Kýþýn ayazýnda, yazýn sýcak güneþinde,
Cami avlularýnda güvercinler, vapurlarýn ardýnda martýlar,
Ve ter kokulu koþuþmalarda insanlar
Hep, ekmek peþinde...
Gün batýþlarý, bir veda sahnesidir Ýstanbul’da
O kýpkýzýl guruplar, güneþin istanbul’dan ayrýlýrken tutuþan yüreðidir,
Sonra anason kokan, keman kokan bir karanlýk çöker,
Akþamlar, Ýstanbul’un üstüne renk renk þiirler döker.
Kâh bir bardak demli çay, kâh bir kanun taksimidir, alýr götürür sizi...
Ya yüzünüze hüzünle bakan bir hercai menekþe,
Ya akþamýn gölgesinde mahzunlaþan renkleriyle
Eski bir ahþap köþkün kaderine terk edilmiþ bahçesi,
Ya da, havada asýlý kalmýþ miadý dolmuþ bir sevgilinin sesi...
Bazen giderek lâciverte dönen bir mavilik olur huzur,
Bazen, eski bir þarký titretir yüreðinizi, efsun bozulur...
Gecesi, sevda rengi gözlerdir; ýþýl ýþýl, Ýstanbul’un,
Yýldýzlar, sevdalar döker sevenlerin yüreðine,
Ve mehtapta kýmýldanýr yavaþ yavaþ sinsi bir þeytan,
Aldatmalar, aldanmalar girer gecenin koynuna,
Üç ayaklý bir sehpanýn ilmiði dolanýr
Nice masum sevdanýn boynuna...
Bir masaldýr Ýstanbul’da zamanlar,
Bir masal ki, sonunda gökten üç elma deðil, yýldýzlar dökülür.
Biri sevenler için, sevilenler içindir birisi
Ve þiirlerde kalýr gerisi...
Ünal Beþkese
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.