Yirmi yaþýnda kadýn, yeni açmýþ bir gonca, Ya bir gül fidanýnda, ya kýrda bitmiþ yonca. Aþk, romantik bir duygu, belki eðlence onca, Hiç yarýþ kazanmamýþ ‘meydýn’ bir tay gibidir.
Otuz yaþýnda kadýn, aþktan bir dünya kuran, ‘Vazodaki çiçekler’ tablosu gibi duran, Her sefer hedefini tam on ikiden vuran, Oklarý gönül delen, gerilmiþ yay gibidir.
Kýrkýndaki bir kadýn, misk gibi kokan çiçek, Etrafýnda bir sürü, imrendirdiði böcek… Belki de bir kaçýna mavi boncuk verecek, Gecelerin ýþýðý, tam dolunay gibidir.
Ellisinde kadýnla huzura ereceksin, Sevgini, halý gibi ayaðna sereceksin. Kendini keman diye eline vereceksin, Her þarkýyý ezbere çalacak yay gibidir.
Altmýþ yaþýnda kadýn, yücelerden çaðlayýp, Yaþanmýþ sevdâlarla yüreðini daðlayýp, Son aþkýný sararak, kollarýný baðlayýp Söðütlerin altýnda durulmuþ çay gibidir.
Kadýnýn güzelliði, her yaþýnda bir baþka, Her yaþýnda bir baþka lezzet veriyor aþka. Onun narin gönlüne, girilebilse keþke, Hazineler gizlenmiþ sýrça saray gibidir... .................................................................
Ýsterse annem olsun, isterse kýz kardeþim, Ya da caným, öz kýzým, ya can yoldaþým, eþim, Gelmiþ geçmiþ aþklarým, yürekteki ateþim; Her kadýn baþýma taç, ömre miray gibidir...