Neyimiz Yoktu Ki (ÖYKÜ)
mhrcck
Neyimiz Yoktu Ki (ÖYKÜ)
Çok eskilerde þu bastýðým yerdeydi evimiz. Solundaydý Selçuklulardan kalma güdük minareli mescit, mescidin bitiþiðinde künklerle Erciyesten temin edilen buz gibi suyun yalaðýna dökdüðü, büyük baþ hayvanlarýn kana kana içtiði sokak çeþmesi. Karþýsýnda mahalle arasýnda kalmýþ, mevsimine göre türlü türlü sebzelerin yetiþtirildiði sebze bahçeleri. Hemen hemen bu sebze bahçelerinden mahalle aralarýnda çokça vardý. Mübalaðasýz her evde ahýr, ahýrlarda büyük baþ hayvan beslenir sütünden etinden faydalanýlýrdý. Sabahlarý camýz ve inekler harman yeri denen yerde toplanýrdý. Toplanan sürü çobanýn ýslýk sesiyle otlamalarý için, o yýllarda mera olan þimdilerde imar mevzuatýyla yerleþim alanýna dönüþen Karpuzatan mevkine götürülürdü. Akþam çoban yine ayný harman yerine yerine getirir, ýslýk sesiyle evlerine daðýlmalarýný saðlardý. Hayvanlar toplanma yerine kendileri gider kendileri gelirlerdi. Çoban azýk bohçasýný her akþam ayrý hayvanýn boðazýna baðlar, sahipler hayvanýyla birlikte toplanma yerine gelir, çobanýn azýðýný ve ücretini elden verirdi.
Okullar kapanýp yaz gelince genelde aileler bað evlerine göçerlerdi. Aile reisleri þehirde kalýr ticaretle uðraþýr, hafta sonlarý canlý vasýtalarýyla bað evlerine dönerlerdi. Hali vakti yerinde olanlar Talas, Hisarcýk, Germir, Mimarsinan. Orta halliler, Eskiþehir Baðlarý, Hacýlar ve Mahrumlara göçerlerdi.
Bazý evlerin önünde, “Yaylý “ at arabalarý vardý. Sanki Romalý gladyatörlerin savaþlarda kullandýðý arabalara benzer lastik tekerlekli iki kiþinin bindiði süslü arabalarla gider gelirlerdi. Bu hali vakti iyi olanlarýn evlerinin ahýrýnda ayrýca atlar için de ahýr içerisinde bölmeler vardý. Bahar geldiðinde ahýrlarýn tabaný bellenir, kermeler gübre olsun diye sebze bahçelerine götürülürdü. Baharlarý mahalle aralarý mayýs kokardý.
O dönemlerde býrakýn mahalleleri, þehirlerde bile sayýlý otomobil vardý. Bazý evlerin önünde Tek ya da çift atýn çektiði þimdilerde taksilerin yerini tutan sokaklar nal sesiyle inleten süslü faytonlar vardý. Dört lastik tekerlekli at arabalarý vardý çokça, nakliye iþlerinde kamyon gibi kullanýlan.
Sokaklarýmýz parke taþýyla kaplýydý, sokak yollarýmýz öyle sýk sýk eþelenmez, delik deþik olmazdý. Tek týrnaklý hayvanlar gibi çift týrnaklý hayvanlar da nalbant dükkanýnda týrnaklarý kesilir törpülenir nallanýrdý, týrnaklarý aþýnmasýn diye. Kadýnlar sokak çerçilerinin ne sattýklarýný çýðlýklarýndan, hayvanlarýnýn nal sesi ya da kiþneme sesinden bilirlerdi. Çerçiler katýr ya da atlara çatýlmýþ büyük küfeler içerisinde satarlardý ürünlerini, sebzelerini. Hele bir çerçi vardý ki yarým asýrdan evvel, çýðýrtýsý ile sokaklarý inletirdi. Katýr semerine çatýlý küfe içerisinde ki sakatatlarý satmak için “ Koyun ayaðý var Kelle var” diye baðýrýr inletirdi sokaklarý. Bir seferinde Düven önünden, Kaðný pazarýna doðru giderken, Adem aðanýn konaðýnýn önünde, baþýný konaðýn üst kat penceresine doðru kaldýrýp iki elinin ayasýný aðzýna oluk yaparak, yine ayný ses tonuyla “ koyun ayaðý var kelle var” diye avazý çýktýðý kadar baðýrýr. Adem Aða pencereyi açar, aþaðýdan kendisine bakan sakatatçýya “ ne baðýrýyonð lan, benim evden baþga ev bulamadýnðmý malýný satacak kosnüg der. Sakatatçý uzun boylu, Adem Aða yaþlarýnda birisi. Biraz komik tavýrla,bir eli katýrýnýn yularýndayken, diðer eliyle küfeden çýkardýðý koyun kellesini aðaya sallayarak, ne gýzýyonð aða, belkim aðanýn da caný çeker diyi baðýrdýmdý ” der ve yine ayný teraneyi çaðýrarak oradan uzaklaþýr. Sokranarak penceresini kapatýrken get lan iþine sümsük herif der., Adem Aða”
Her mahallenin ev ekmeði piþiren fýrýný vardý. Ev hanýmlarý hane halkýna göre, bir hafta yetecek kadar hamuru akþamdan yoðurur, sýra kapmak için sabah namazýný müteakip bakýr leðenler içerisindeki hamurlar omuzlarda fýrýnlara taþýnýrdý. Ekmek piþiricisinin arkasýnda bulunan bel hizasýnda yükseltilmiþ tezkerelerin üzerinde sýra sýra. Bu tezkerelerin üzerinde bazen otuza yakýn leðen sýralanýr, geç kalanlarýn ekmeði öðleden sonraya kalýr, komþulardan ödünç alýnýrdý. Biz çocuklar birkaç gün sonra bayatlayan ev ekmeðinden býkar, illa ki çarþý ekmeði diye tutturur mýzmýzlanýr hadda bir tonda azar iþitirdik ebeveynlerimizden. Yalanda deðildi hani. Hamur mayalý o mis gibi kokan somun ekmeðine ve meþhur Þýhaslan Fýrýnýnýn çýkardýðý, kapalý uzunca pidesine doyum olmazdý. O pideler hemen hemen her bakkalda bulunurdu. Bakkalcý bilirdi pidenin yanýnda çemenin gittiðini. Öðlenleri okul aralarýnda veya oyun seyrederken. Yirmi beþ kuruþa çeyrek, elli kuruþa yarým pide arasý çemen ekmeði ne keyif ve iþtahla yerdik Bilmezdik ne hamburger ne kola, ne döner, ne ayran. Bilseydik de alamazdýk ki.
Biz oyuncak nedir bilmedik ki. Çelik çomak oynar, telden araba yapar, topaç çevirir, aþýk, sigara, kibrit, gazoz kapaklarý toplardýk, biz onlarla oynardýk. Sevdamýzý, rengârenk parþömen kâðýdýyla süslediðimiz çatma uçurtmamýzýn kuyruðuna fener diye asar, akþamýn karanlýðýnda ipini zaðlatýr gökyüzünde umutlarýmýzý aydýnlatýrdýk. Beþ kuruþa aynalý, on kuruþa horozlu, yirmi beþ kuruþa pamuk þekerle tatlanýrdýk. Okul dergilerinde görmediðimiz rengarenk güzel resimlerde gizli kaldý hayallerimiz..
Uçmayý hayal ederdik, baþýmýz hep gök semadaydý. Kuþlara özenir onlarla dostluk kurmaya çalýþýrdýk. Onlarý hiç sapanla vurup öldürmezdik. Kale içinde kuþ pazarlarý vardý oralardan paçalý güvercinler alýr, damlarýmýza yuva yapar dýk. Damdan dama kuþ kovalarken bir kadýn çýplak güneþlense görmezdik bile zira baþýmýz hep göklerdeydi. Biz, aþký sevdayý pek bilmezdik, bilsek de yüreðimize gömer, sevdiðimizi sezdirmezdik. Sevdamýzý, paçalýnýn taklacýnýn çaparýn teleklerine çitilerdik, uçtukça takla attýkça kuþ çekmek için parlak verip yaban kuþ aldýkça mutluyduk.
Biz çocukken hep mi mutluyduk, yok muydu hýrçýnlýklarýmýz. Olmaz mý vardý elbet. Ama kin ve nefretten uzak kavgamýz orda baþlar ve biterdi. Ayrý mahalleli olup, ayný sýnýfta okuduðumuz arkadaþlarýmýz vardý kiminin kaþý yarýlmýþ, kiminin baþý, kiminin gözü þiþmiþ ve morarmýþ. Kavgamýzý sadece oyuna dökerdik galiba. Savaþçý bir millet olduðumuzdan mýdýr nedir bilmem. Atalarýmýzdan sirayet eden bir fiildi bu.
Mahalleler arasý meydan savaþý yapardýk. Sapanlarýmýz vardý her birimizin. Çaparlarla, Çandýrlýlar. Kim organize ederdi nasýl toplanýrdýk bilmem ama, savaþ alanýmýz, Devlet Hastanesinin önünde bulunan boþ tarla, ya da beþ katlýlarýn yanýnda bulunan harman yeriydi. mahalle savaþýmýzý oralarda yapardýk. Taraflar bir birine pek yaklaþmaz arada ki mesafeyi korur bir birimize sapanlarýmýzla taþ atardýk. Ta ki bir taraf pes edip kaçýncaya kadar. Ertesi gün gazi olanlarla hiç bir þey olmamýþ gibi okulda karþýlaþýrdýk.Yine o mutat oyunlarýmýzý oynar, bir birimizle þakalaþýrdýk.
Biz baþkalarýna özenip, ne go men ( komen) oynadýk, ne tommiks, teksas okuduk. Biz çelik çomak oynadýk tahta ata binip tahta kýlýç salladýk. Biz silah nedir görmedik, büyüdük bir birimizi asla vurmadýk. Ne güzeldi o günlerimiz, biz siðmeç onardýk. 040315mcicek
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.