Güzel Bir Adam ( ÖYKÜ )
mhrcck
Güzel Bir Adam ( ÖYKÜ )
Dünyanýn dört bir yanýnda yatýrýmlarý, yatlarý katlarý olan zengin bir adam, þehrin ileri gelenleri arasýnda itibarlý biriydi. Taahhüdünde devam eden iþlerin akýþýný teminde, kolaylýklar saðlayacaklarýný vaat eden yetkili paye kapmýþ zevatlar, aydan aya gelip bilgi sýzdýrýr, cep hediyelerini alýr, emellerine nail olduktan sonra arzý endam ederek boþ gelip dolu giderlerdi. Adam þirketlerinde çalýþanlara bol keseden maaþlarýný verir, cabadan yýlda iki kez pirim adý altýnda ikramiye verirdi. Etrafýnda fýr dönenler bu saltanatýn gidiþinden keyif aldýklarý yüzlerinden okunurdu.
Ýþ görüþmeleri, yurt dýþý seyahatleri hiç eksik olmaz, elemanlarýyla sýk sýk gider gelirdi. Yine bir yurt dýþý iþ toplantýsýnda, yoðun çalýþma temposuna kalbi dayanamadý. Kendini kötü hissetmesi üzerine en yakýn saðlýk merkezine, oradan da tam teþekküllü özel hastaneye kaldýrýldý. Tetkikler sonucunda doktor ritim bozukluðunun olduðunu, Anjiyo sonucunda üç damarýn açýlamayacaðý ameliyat olmasýnýn zorunlu olduðuna karar verdiler. Bypass ameliyatý baþarýyla geçti, kýsa sürede yoðun bakýmdan çýktý, bir kaç gün sonra da taburcu oldu.
Yakýn dost ve iþ arkadaþlarý, hasta ziyaretini bahane ederek yurt dýþýný görme arzusuyla yanýp tutuþuyorlardý. Adamýn þirketlerinden birisini aracý kýlarak uçak biletlerini aldýrdýlar, en güzel kýyafetlerini giyindiler hayatýnda hiç uçaða binmeyenler uçaða binip güle oynaya yurt dýþýna uçtular.
Hastaneye en yakýn çiçekçiden, daha evvel sekretaryasýndan öðrendikleri, hastanýn en çok sevdiði çiçeklerden buketler yaptýrdýlar. Hepsinin yüzünde aðlayan adam maskesi vardý, oysa maskenin ardýnda sýrýtýyorlardý. Heyecanla hastaneye girdiler. Danýþmanýn vermiþ olduðu refakatçi eþliðinde hastanýn yattýðý odaya geldiler. Poliklinik hemþiresi kýsa süreli görüþe izin verdi. Ýkiþer ikiþer olmak üzere hastayý ziyaret etmiþ olmak adýna hastaya görünüp, geçmiþ olsun dileklerini sundular. Hastanýn karþýsýnda timsah gözyaþlarý döktüler. Ýltifat ve pof poflara alýþýk olan adam vaziyetten pekte memnundu. Ne çok sevenim varmýþ diye düþündü içinden. Adamlarýna talimat verdi. Ziyaretime gelenleri, þehrin gezilecek yerlerini gezdirin, hediyelerini alýn diye.
Adam, kýsa sürede saðlýðýna kavuþup yurda döndüðünde, yine ayný avaneler hava alanýnda çiçeklerle karþýladýlar. Adam, yine eskisi gibi hayatýna kaldýðý yerden devam etti. Ýþ seyahatlerini bahane ederek evine arada bir uðrar oldu. Sevgililer edindiði onlara ayrý semtlerde evler açtýðý söylentileri ayyuka çýktý. Ne yazýk ki evdekiler bu dedikodudan habersizdiler.
Adamýn yaþlý annesi, yaþlý gözlerle her akþam geç saatlere kadar oðlunun dönüþünü bekliyor geldiðini görünce de huzur içerisinde uyuyordu. Sabah namazýndan sonra gün doðana dek, Allahým oðlumu kötülüklerden vefasýz dostlardan onlarýn þerrinden uzak tut diye de hayýr dualar ediyordu. Eve geldiði bir günün sabahý, anasý ona, oðlum evini ihmal ediyorsun, çocuklarýnla ilgilenmiyorsun, bu çaban nereye kadar neyine yetmiyor kazandýklarýn dedi. Adam, anacýðým iþlerin akýþý öyle. Kahretsin bu günde gitmem lazým dedi. Eþinin yanaðýndan anasýnýn ellerinden öpüp vedalaþtý.
Evden çýkar çýkmaz sevgililerinden birine seyahatten döndüðünü telefon ederek bildirdi. Akþam dostlarýmýzla birlikte rýhtýmda ki balýkçý lokantasýnda yemek yiyeceðiz ona göre giyin ve hazýr ol dedi. Oysa eþini böyle bir yemeðe yýlda belki bir kez götürmüþtü. Yýllarca böyle evi ve sevgilileri arasýnda birbirlerinden habersiz devam etti gitti.
Eðlence ve gece hayatýnýn esiri olan Adam, eskisi gibi þirketleri ile ilgilenmiyor, yönetim toplantýlarýna katýlmýyordu. Sevgililerini belli oranda þirketlerine ortak ederek, yönetimde onlara yetkiler verdi. Her geçen gün þirketler bataða doðru sürükleniyor, kaynaklar masraflarý karþýlamýyordu. Olup bitenleri umursamýyordu bile, sorumsuzca yaþamýna devam ediyordu.
Kamuda devam eden iþlerden birinin, baþ yetkilisi zaman zaman, ziyarete geliyor, doðacak yeni iþler konusunda bilgi aktarýyor, ardýndan kibarca yardým adý altýnda hediye isteðini tavýrlarý ile belli ediyordu. Ýþlerin sürekliliði için, baþ belasý yetkilinin istemeyerek de olsa isteklerini karþýlýyordu. Viskiler açýlýyor, zoraki hoþ sohbetler ediliyor, karþýlýklý ödünler, üstü kapalý vaatlerde bulunuluyordu.
Baþ yetkili, son ziyaretinde hak ettiði yardýmý istedi. Ayaðýna gelen baþ yetkilinin yakýn zamanda görevden alýnacaðýný, onun da bir üst yetkilisinden öðrenmiþti. Bu nedenle istediði hediyeyi ona vermek istemedi bahanelerle geçiþtirdi. Baþ yetkili, gözlerinin içine delercesine bakarak, kinayeli bir þekilde pekâlâ öyle olsun görüþürüz dedi baþ yetkili, kapýyý çarparak uzaklaþtý.
Umduðunu alamadýðý için kinlenen baþ yetkili, Adam hangi bankadan kredi kullanmýþsa o bankanýn müdürlerini, malzeme aldýðý iþ yerlerinin patronlarýný, yetmedi bir de yaptýklarý iþlerden alacaklý olan yüklenici ve taþeronlarý da aradý. Durumunun kötü olduðunu batmak üzere olduðunu, adamýn tüm alacaklýlarýna duyurdu. Baþ yetkilinin bu davranýþý yüzünden, alacaklarýnýn üzerine temlik konulmasýna sebep oldu. Alacaklýlarýn alacaklarýný ödeyemez duruma düþtü. Baþ yetkilinin iftirasý yüzünden iflasýn eþiðine kadar geldi. Þahsýna ait mal varlýklarýnýn dahi haczedilmesine sebep oldu. Bu sonuçtan doðan zarardan dost bildikleri de etkilendi. Sevgili deðirmenin suyu kesilir kesilmez terk ettiler. Önünde ceketlerini ilikleyen, sahte tavýrlarla saygý gösteren adamlarý da hep birlikte tavýr koydular. Diðer çalýþanlarýndan aþçýlarý ve hizmetkarlarý, tazminat alacaklarý için dava açtýlar.
Daha evvel, iflasa doðru sürükleneceðini hisseden mali müþavirleri tarafýndan adamýn karýsý uyarýlmýþ, onlarý anlaþmalý boþanmaya ikna etmiþlerdi. Karýsýnýn üzerinde bulunan mülk, gayri mülk ve mücevherlerini kurtarmasý için. Evini ihmal ettiði gerekçesi ile adama boþanma davasý açýldý. Adam ve karýsý, hakimin boþanmak istiyor musunuz sorusuna karþýlýk evet diyerek boþanmayý kabul edip bir celsede boþandýlar. Boþanýr boþanmaz kadýn çocuklarý ile birlikte evden ayrýlarak izini kaybettirdi.
Yanýnda uzun yýllar çalýþan emektar, Melez kalfa ile hanýmý Hayriye haným, onu terk etmediler, gelecekleri ve kaybettikleri konusunda hiç bir talepte bulunmadýlar. Zira bu duruma çok üzüldüklerini tavýrlarýyla belli ediyorlardý.
Adam kýrk beþ yaþýnda idi ilk kez böyle bir duruma düþmüþtü, üzüntüsünden bir kaç hafta içerisinde þakaklarýnda beliren aðarma tüm saçlarýný bürümüþtü. Melez kalfa, trafik kazasýnda ölen oðluna çok benzediði için, adamý evladý gibi seviyordu. Üstelik oðlunu kaybettikten sonra, adam melez kalfanýn dul kalan gelinini maaþa baðlamýþ, on yedi yaþýnda lisede okuyan kýzýnýn üniversite dahil eðitim masraflarýný karþýlamasý için banka hesabý açtýrýlmasý talimatýný vermiþti. Ayrýca ihtiyaçlarýný karþýlamalarý için para yardýmý yapmýþtý, nasýl unuturdu bunlarý. yüzüne baktýkça oðluna olan hasretini dindiriyordu. Bu durumda iken yalnýz býrakamazdý. Anca beraber kanca beraber bu yolda beraberiz dedi.
Adam bu yaþlý çiftin durumunun kendi durumundan daha vahim olduðunu, dýþarýda zor günler geçireceklerini biliyordu. Kara gün için bir kenara ayýrdýðý gizli fondaki paradan bir kýsmýný ayýrdý ve onlara haber vermeden, küçük bir ev almayý kafasýna koydu, en kýsa zamanda da o mütevazi evi onlara alarak yerleþmelerini saðladý. Onlarýn mutluluk gözyaþlarý sanki adamýn göz pýnarlarýndan akýyordu, gözlerinden akan yaþlarý ellerinin tersi ile silerken gizleyemedi. Onlarla vedalaþtý ellerini öpüp hayýr dualarýný alarak yanlarýndan uzaklaþtý. Yol boyunca kendi kendine mýrýldanýyor, yaptýðým hiç bir hayýr beni bu kadar mutlu etmedi diyordu. Zor durumdayken bile yardýmlaþmak ne güzel, þimdi kafama koyduðum köyüme dönebilmek için hazýrlýklara baþlamalýyým dedi.
Bir kaç gün içerisinde toparlandý, yaþlý anasýný da yanýna alarak köyün yolunu tuttu. Bir zamanlar anasýna, köyde bulunan þu para etmez mallarý sat dediði aklýna geldi. Otobüs kasabaya doðru yol alýrken camdan dýþarýyý seyreden anasýna iyi ki beni dinleyip satmadýn ana bak þimdi topraðýmýza evimize dönüyoruz dedi. Anasý, ne oldum deðil ne olacaðým demeli oðul dedi. Ben bu hayatta neler gördüm neler, Allah kimseyi dara düþürmesin, bak þimdi köyümüze topraðýmýza dönüyoruz dedi. Anasýna dönerek köyümüzde deðirmenli bahçemizden gayri neyimiz var söyler misin ana dedi.
Ana köyün yamacýnda beþ dönüm bakýmsýzlýktan ören yerine dönmüþ bahçe, bahçenin yamaç tarafýnda harabeye dönmüþ dolabý parçalanmýþ deðirmen, yanýnda virane olmuþ iki katlý kerpiç ev, yýllarca kimin ekip biçtiði bilinmeyen köyün çýkýþýnda yirmi dönüm ahlatlý taþlý tarla hepsi bu oðul dedi.
Kasabaya varýr varmaz hareket etmek üzere olan köyün burunlu otobüsüne bindiler. Baþýný öne eðerek, ana sen haklýydýn hatalarýmý görüp seni dinlemeliydim, ama yapamadým. Nefsim beni iþimden evimden yurdumdan etti dedi. Dert etme oðul baþa gelen çekilir bu sana ders olsun. Bundan böyle her gördüðünü dost belleme, dost dediðin zor günlerde belli olur, etrafýnda el pençe duranlar þimdi yoklar bak dedi.
Yorucu bir yolculuktan sonra, bozkýrýn ortasýnda sýrtýný yamaç daða dayamýþ köylerine vardýlar. Kamyondan bozma burunlu otobüs köy meydanýnda durdu.Yolcularýný indirdikten sonra, otobüs þoförüne kimlerdensin hiç yabancý gelmedin oðul dedi ana. Þoför kendisini tanýttý, ana ile akraba olduklarýný söyledi. Þoför ananýn hatýrýna onlarý yükleriyle birlikte yamaçta ki evlerine kadar götürdü.. Ana, biz köyden kimi çaðýrýrýz evin temizlenmesi lazým a þoför oðlum dedi. Þoför köye yeni gelen göçmenler var, bu iþleri yapýyorlar. Ben þimdi gider söylerim, merak etmeyin birazdan gelirler dedi ve gitti. Eve girdiklerinde her yer yýkýk dökük eþyalar tozlanmýþ viran haldeydi. Göçmen kadýnlar geldiler ve hemen iþe koyuldular. Akþama kadar oturulacak hale getirdiler. Ana ve oðlunun odasýna yataklarýný da sermeyi ihmal etmediler. Ayrýlýrken geç oldu yarýn sabah erkenden gelir ince temizliðe giriþir mutfaðý da temizler yerleþtiririz dediler ve gittiler. Ertesi gün de geri kalan iþleri tamamlayýp iki günlük yevmiyelerini aldýlar. Giderken, ana ihtiyacýn olursa yolun baþýnda karalarýn evinde oturuyoruz, haber gönder bir çýrpýda geliriz dediler. Temizlik iþlerinden sonra akraba ve komþular hoþ geldin ziyaretine geldiler.
Artýk iþin ucundan tutma vakti gelmiþti. Söyle ana iþe nereden baþlayayým dedi. Ana, su dolabý, çarký, taþý tamir edilecek ki deðirmen çalýþsýn. Sonra evin onarýmýný yaptýr oðul dedi. Þammal ustayý bul o her iþin üstesinden gelir. Rahmetli babanýn dayýsýnýn oðlu ve de can dostudur. Ýki eli kanda olsa gelir yapar, yapamýyorsa adamýný bulur yaptýrýr. Suyun özüne gidip su arkýnýn dölekleþtirmesi için söyle amele bulsun. Damda yuvaðýmýz vardý. Damý ot bürümüþtür, ot tiremi gevþetir, otlarýnýn yolunup yuvaklanmasý sýkýþtýrýlmasý lazým. Çörtenler çürümüþ kýþ gelmeden yerine yenisini koymak lazým. Þammal emmin Hýdýr Ali’yi bulsun, traktörle tarlayý sürsün. Yeðenim hacca akrabadan kimi bulursa bahçeyi belletsin, aðaçlarýn kuruyan dallarýný ve kuruyanlarý kessinler. Bu iþleri yoluna koy da þu ahir ömrümde evlat günü göreyim, hadi bakiyim koçum yiðit oðlum benim, iþin rast gele dedi.
Adam anacýðýnýn dediklerini kýsa sürede harfiyen yerine getirdi. Rahmetli babasýnýn yýllar evvel elinin altýnda bulunsun diye deðirmenin deposuna koyduðu bir çift yedek öðütme taþýný, çarkýný, dolap tahtalarýný, lazým olacak alet edevat ne varsa hepsini, baba dostu Þammal emmiye teslim etti. Þammal emmi, önce deðirmeni çalýþýr hale getirtip suyunu baðladý, evin damýndaki otlarý temizledi. Kabaran tirem topraðý ýslattýrýp taþ yuvakla yuvakladý. Çürüyen çörtenlerin yerine yenisini taktý. Evi onararak oturulacak hale getirdi.
Yeðen Hacca akrabadan kim varsa bulup getirdi. Bahçeyi bir güzel belleterek ayrýk otlarýný temizletti. Aðaçlarýn kuruyan dallarýný ayýkladýlar. Bahçe duvarýnda açýlan gedikleri kuru dallarla týkayarak onardýlar. Bu iþler için verilen parayý kabul etmediler, ama ana her birine haþlýk olarak kabul edin diyerek kabul ettirdi. onlar da teþekkür ederek gittiler.
Þammal emmi, yaz günlerinde un öðütmeye deðirmene gelenler soluklansýn, kýþ günlerinde zahire taþýyan hayvanlar yaðmurdan, kardan soðuktan korunsunlar diye. su dolabý ve evin tamirinden artan tahta ve kalaslarla deðirmenin önünde bulunan gölgelik, asmalý çardaðý onardý. Þammal emmi, emeði karþýlýðý teklif edilen parayý kabul etmeyerek, hey evlat senin baban rahmetli halamýn oðluydu, biz dayý hala çocuðuyuz el gibi deðiliz, aileden gelen bir hukukumuz var, senden para almam olur mu hiç. deðirmende iki kýl çuval buðdayýmý öðütürüm ödeþiriz dedi. Adam Þammal emminin elini öptü ve selametle dedi ve uðurladý.
Hýdýr Ali, traktörü ile tarlayý sürdü, emeðine karþýlýk ananýn teklif etmiþ olduðu parayý kabul etmedi.Hýdýr ali anaya, traktörün yaktýðý mazota karþýlýk, armutlarýnýz olgunlaþmýþ bir sepet armut toplarým helalleþiriz lafýmý olur dedi.
Yeðen hacca bahçeyi akraba kýzlarýyla üç günde toparlayýp tertemiz ettiler. Gedik tamirinden artan kuru dallarý otlarý çalý çýrpý yapýp bahçenin ayakucunda boþ bir havuzda yaktýlar. Ateþ yanarken de etrafýnda bir güzel oynayarak kurtlarýný döktüler. Sebze havuzlarýnýn aðýzlarýný açarak suyun giriþini saðladýlar. Deðirmenden gelen avara suyu havuzlara salarak sebze ekilecek topraðý kanýncaya kadar suladýlar. Su içen ve dibi bellenen kaysý, elma, kiraz ve diðer meyve aðaçlarý yaz ortalarý olmasýna raðmen sanki birden canlandý. Had da bazýlarý þaþýrýp güz çiçeði bile açtýlar. Yýllarýn bakýmsýzlýðýný susuzluðunu unutup sanki taze gelin gibi salým, salým sallandýlar.
Aðustosun sonlarýna doðru köylü hasadýný kaldýrdý, samanlýklar çoktan samanla dolduruldu. Güz gelmiþti. Mevsimin son ürünleri de ambarlarda yerini aldý. Köylülerden kimileri salça, bulgur, pekmez kaynatýrken, kimileride bu iþleri bitirmiþ imece usulü kýþlýk yufka ekmek yapmaya baþlamýþtý.
Adam da, iþlerini toparlamýþ köy kahvesinde, edindiði akraba ve ahbaplarýyla sohbet ediyor, oyun oynuyor, ince belli bardaktan demli çayýný içiyor keyifleniyordu. Sohbetlerde bulunan, köyün en yaþlýsý Himmet Emmi, adama bakarak, yahu arkadaþ baban rahmetli ala burs týraþý, elinde fötr þapkasý, sýrtýnda geniþ omuzlu çizgili lacivert ceketi, içinde beyaz yakasýz mintaný, ceketin kumaþýndan duble paçalý pantolonu, ayaðýnda el yapýmý gýcýrdayan iskarpiniyle, köyün en yakýþýklý delikanlýsýydý. Köyün en güzel kýzýný da o almýþtý. Bayramlarda anan Rabia hanýmý koluna takar bayramcý gezerdi. Ne güzel adamdý be, bir bakan bir daha dönüp bakardý. Biz o ana kadar kadýnlarýmýzý hiç kolumuza takmaz hep arkamýzdan gelmelerini tembihlerdik. Rahmetli baban bize örnek oldu, bizde baban gibi hanýmlarýmýzý kolumuza takar olduk. Bayramlarda onun gibi giyinme yarýþýna girerdik. Unuttum söylemeyi sen köye ilk geldiðinde inan olsun seni baban sandýmdý. Ne kadar çok benziyorsun baban rahmetliye dedi.
Himmet emminin, o kalabalýkta babasý hakkýnda söyledikleri, adamý gururlandýrmýþtý. Demek babama çok benziyorum. Sohbetin hitamýnda, Himmet emmiye dönerek çay paralarý benden, keþke çaylar gelmeden önce anlatsaydýn hepinize kahve söylerdim, müsaade ederseniz evin yolunu tutayým dedi. Kafasýna koymuþtu ilk iþi o elbiseyi bulup giymekti. Evin en mutena yeri olan yüklük evinde, beyaz hümayundan oya iþlemeli örtü içinde, anasýnýn yýllarca sakladýðý elbiseyi ve fötr þapkayla mintanýný çýkardý. Geniþ omuzlu, þal yakalý kravüze ceketli takým elbisenin modasý geçmiþ olmasýna raðmen aldýrmadý bile, bir çýrpýda giyindi. Sanki ölçülerime göre dikilmiþ gibi dedi. Kendi kendine, hey rahmetli koca bey babam, bak oðlun týpký sen. Fötr þapkayý da baþýna geçirdi. Anasýnýn gençken kullandýðý oyma aðaç çerçeveli yarým boy aynanýn karþýsýna geçip þöyle bir bakýndý. Dondu kaldý, aman Allah’ým dedi. Fötr þapkanýn altýndan þakaklarýnýn aðardýðýný fark etmiþti. Gözleri doldu. Nereden nereye hey gidi günler dedi…
Anasý Rabia hanýmýn hüzünle mutluluk arasý baygýn bakýþlarla izlediðini gördü. Týpký babana benzemiþsin oðul, rahmetli baban seni bu halinle görseydi seninle gurur duyardý dedi.
Rabia haným ve oðlu köylerinde mütevazý yaþamlarýný sürdürürlerken, yýllar su gibi akýp gitmiþti. Büyük þehirde býraktýðý hakkýnda açýlan davalarýn çoðu sonuçlanmýþ, tüm malvarlýðý alacaklýlara olan borçlarýný karþýlamýþ dahi artan yüklüce bir miktar meblað muhasebeci tarafýndan hesabýna yatýrýlmýþtý.
Geçmiþ, hayal perdesinde programlanmýþ iki perdelik bir oyun gibiydi sanki. Kendi kendine mýrýldanarak oyun oynandý perde kapandý dedi. Hesabýna yatýrýlan paranýn bir kýsmýyla, babasýnýn adýna köye modern bir okul yaptýrmaya karar verdi. Durumu muhtara anlattý, muhtar da bu kararýna sevindi teþekkür etti ve durumu ilçe Milli Eðitim Müdürlüðüne iletti. Milli Eðitim Müdürlüðü Bakanlýktan gerekli müsaadeyi aldý. Köylüler bu habere çok sevindiler ve köy kahve hanesinde bu haberi çay kahve ile kutladýlar.
Deðirmenin ayakucunda bulunan bahçenin bir kýsmý tapudan ifrazý yapýlarak, Milli Eðitim Müdürlüðüne devredildi. Arsanýn üzerine bakanlýðýn vermiþ olduðu tip projeye göre on derslikli okul inþaatýna baþlandý. Köylülerinde imece usulü çalýþmalarý ve malzeme temininde ve nakliye iþlerinde yardýmcý olmalarý sayesinde okul inþaatý bir yaz sezonda tamamlanarak öðretime hazýr hale getirildi. Milli Eðitimin ders araç gereçlerini tamamlamasý üzerine, açýlýþ törenine vali, kaymakam, protokolde bulunan umum zevat çaðrýldý. Bey Ýlkokulu ismi adý altýnda hizmete açýldý. Atanan öðretmenler köye birer, birer geldiler.
Adam atmýþ yaþýna basmýþtý. Anasý ise seksenin üzerindeydi. Büyük þehirden ayrýlalý on beþ yýlý aþmýþ olmasýna raðmen ne anasýný nede kendisini o güne kadar arayýp soran olmamýþtý. O zor yýllarýnda bir celsede boþandýðý eþi ve iki çocuðu geçen zaman içerisinde bir kez olsun aramamýþlardý. Köye dönüþ kararýna esas, eþinin baþka biri ile evlenerek yurt dýþýna yerleþmiþ olmasýydý, bu acýyý gizlemiþ anasýna dahi söylememiþti. Muhasebecisinden duymuþtu, evlendiði eþinin iþinin yurt dýþýnda olmasý sebebiyle oraya yerleþtiklerini. Bu acýyý yýllarca içinde saklayarak yaþamýþtý zira çoklarýna olan hasreti her geçen yýlda çýð gibi büyüyordu. Bazen gözleri doluyor anasýna belli etmemek için elinin tersiyle gözlerini siliyordu, anasý neden aðlýyorsun oðul demesin diye.
Geceleri yataða girdiðinde hep ayný þeyleri düþünüyor ayný þeyleri hayal ediyordu. Büyük olan oðlu küçük olan kýzýydý. Neden babalarýný aramýyorlardý, acaba annelerimi unutturmuþtu. Çocuklara babalarýnýn iflasýndan sonra kahrýndan öldüðünü söylemiþ olabilir mi idi acaba, onun için mi aramýyorlardý ki, mýrýldanarak belki de dedi. Aklýna düþtükçe belli etmiyordu ama evlat hasretiyle yanýp tutuþuyordu. Oðlu ile kýzý da otuz yaþýn üzerindeydiler. Evlenip çoluk çocuða karýþmýþ olabileceklerini hayal etti. Kýzýmýn çocukluðuna benzeyen lüle lüle kývýrcýk saçlý sarýþýn kýz torunum varmý acaba, kýzýmýn çocukluðuna benziyor muydu.Oðlumun çocuklarý bana benziyorlar mý ki acaba diye düþündü. Ellerini baþýnýn üzerine kadar kaldýrarak, ne zor durumdayým bana yardýmýný esirgeme Allah’ým diye dua etti. Gözyaþlarýný elinin tersiyle sildi.
Okul öðretim yýlýnýn ikinci yarýsýna baþlayalý bir ayý geçmiþti bahçede aðaçlar tomurcuklarýný hazýrlamýþ cemrenin topraða düþmesi bekleniyordu. Köylüler bahar temizliðine ahýrdan baþlamýþlar, ahýrýn tabanýnda bulunan çiðnenmekle sýkýþmýþ hayvan gübrelerini yerinden söküp kasnakla kemre dökerek dýþarýda kurumaya býrakmýþlardý. Ortalýk mayýs kokuyordu, derin bir nefes alarak köy havasýný içine çekti..
Ana, oðluna ey oðul okulda öðretmenler kermes düzenlemiþler haber geldi bizi davet ettiler, bi çýrpý gidip geliverelim dedi. Anasýnýn hatýrýný kýrmadý. Babasý adýna yapýlan okul yakýndý zaten. Babasýndan kalma lacivert takým elbiseyi giyindi. Ana ile birlikte okulun yolunu tuttular. Okula vardýklarýnda, okul hademesi beklendiklerini söyledi. Öðretmenler, veliler ve bir kýsým el iþi yapan köy kadýnlarý sýnýfta bekliyorlardý. Tahta çivili iskarpinini gýcýrdatarak sýnýfa doðru yürüdü. Ýçeri girdiðinde ayakta alkýþlayarak karþýladýlar. Ýçlerinden biri hariç zira o engelli bir bayandý, tekerlekli sandalyesinde oturuyordu. Göz göze geldiler, o ana kadar köyde öylesine bakýmlý ay yüzlü bakýþlarýyla güven veren bir hanýmefendi görmemiþti. o an etkilendiðini fark etti. Haným efendi tavrýyla tekerlekli sandalyesini el yordamýyla hafiften döndürüp, yaklaþýyormuþ gibi yaparak baþýyla adamý selamladý. Adam da, hafiften eðilip tebessüm ederek onu selamladý. Lösemili çocuklar yararýna yapýlan bu kermeste, köy kadýnlarýnýn örmüþ olduklarý örgüler, el emeði göz nuru dantela iþlemeler, köy ürünlerinden yapýlmýþ yiyecekler okul sýralarý üzerinde pazarlanýyordu. Ana lösemili çocuklar yararýna eliþi bir kaç þeyler aldý. Adam kermes yararýna para baðýþýnda bulundu. Yol boyunca tekerlekli sandalyede oturan o hüzünlü hanýmefendide kalmýþtý aklý, acaba kim di diye düþündü.
Adam, ertesi gün deðirmenin yedek taþýna özel yiv açma keseriyle yiv açýyor bir taraftan da boynunda bulunan havlu ile de arada bir alnýnýn terini siliyordu ki baþýný kaldýrýp ensesini havlu ile kurularken bahçenin berisinde okul penceresinden, o tekerlekli sandalyede oturan hanýmefendinin kendisini seyrettiðini gördü. Hüzünlü bakýþlarýyla onu o güne kadar böylesine etkileyen olmamýþtý. Dalgalý saçlý sarýþýn, güzel temiz yüzlü bu kadýn kim di acaba bunu öðrenmeliydi. Hiç görmemiþ gibi yine iþine devam etti, bir müddet sonra yine alnýnýn terini bahane ederek baktýðýnda göremedi pencereden uzaklaþmýþtý.
Ertesi günlerde bir sabah okulun hademesi, deðirmene öðütmek için bir çuval buðday getirdi. Adam, hademenin aðzýndan laf almak uðruna öðütme iþini hafiften aldý. Konuyu nasýl tekerlekli sandalyede oturan hanýmefendiye getireceðini düþünüyordu hep. Onun kim olduðunu nereden geldiðini,öðrenmeliydi. Hademe cin gibiydi, sorgulandýðýný bilmiyormuþ gibi davrandý. Adamýn örtülü sorgularýna olduðu gibi cevap vererek bildiði her þeyi anlattý. O hanýmefendinin öðretmen olduðunu, üniversiteyi yurt dýþýnda okuduðunu, endüstri mühendisi olduðunu söyledi. Yurt dýþýnda trafik kazasý geçirip sakat kaldýðýný, eþi ile kazadan sonra uyum saðlayamayýp eþinden ayrýldýðýný, Yurda döndüðünde iþ bulamadýðýný. Öðretmenlik formasyonu alarak bu köye öðretmen olarak atanmasýna kadar hakkýnda ne varsa hepsini bir bir anlattý. Adam, hademeye belli etmedi. Ama duygularý onunla tanýþmalýsýn diyordu. Gördüðü ilk andan beri içinde zapt edilemez bir duygu dolup taþýyordu. Okul, bahçeye bitiþikti nasýl olsa, her an görebilirdi. Ama niyeti onunla tanýþmak tarifsiz duygularýný yaþamak, gözlerine doya doya bakmaktý.
Tekerlekli sandalyede oturan haným öðretmende etkilenmiþti. kültürlü düzgün bir adam olduðunu anlamýþtý. Kim olduðunu, nereden geldiðini, hakkýnda detaylý bilgiyi o da okulun hademesinden öðrendi. Hademe anlattýkça, öðretmen hanýma bir haller oluyor, renkten renge giriyordu. Arada bir, iki dudaðýnýn arasýndan fýsýltýlý bir þekilde, olamaz hayýr olamaz, olamaz diye mýrýldanýyordu. Neden olmasýn, insan beþer þaþar, belki o deðildir dedi kendi kendine.hademe bu kadarýný anlamamýþtý.Öðretmen hanýmýn adam hakkýnda bu kadar bilgi topladýðýna anlamýþtý zira ikisi de benzer sorularý sormuþlardý. ancak Öðretmen hanýmýn fýsýltýyla karýþýk hayretini Ýyi ki anlamamýþtý, anlasaydý cümle âleme, birin yanýna bin katarak anlatýrdý.
Öðretmen haným, fýrsatýný bulup konuþmalýyým onunla dedi içinden. Anlamýþtý onun kim olduðunu. Arada bir gözleri dalýyor ýsrarla olamaz olamaz diyordu. O hafta sonu, bir bahaneyle deðirmene geldi. Deðirmende iþ olmayýnca yukarýdan dolaba gelen suyun aðzý boþ kanala çevriliyor, su boþa akmasýn diye sulama suyu olarak bahçelerde kullanýlýyordu. Adam da öyle yaptý suyu boþa aldý. Deðirmenin önündeki kamelyanýn altýndaki küçük masasýnda oturmuþ kitabýný okuyordu. Günaydýn dedi kadýn öðretmen, kekeleyerek günaydýn dedi Adam. Hoþ sohbetten sonra kadýn öðretmen, siz Melez kalfa isminde birini tanýyor musunuz diye sordu. Adam, hayretle nereden icabet etti pek anlayamadým dedi. Haným Öðretmen, hiç öylesine sordum, sizi birisine benzettim galiba unutun lütfen dedi. Adam bir müddet dondu kaldý. Haným öðretmenin gözlerinin içine bakarak evet tanýrým, benim deðer verdiðim yakýnýmdýr niye sordunuz dedi. Haným Öðretmen, ben Melez Kalfanýn torunu Duygu’yum bilmem hatýrladýnýz mý, Ailem sizin sayenizde ayakta durdu yýllarca. Beni hiç görmediniz, Dedemin anlattýðýna göre, yapmýþ olduðunuz yardýmla tahsilimi sayenizde tamamladým. Üniversiteyi Yurt dýþýnda okudum dedi. Adam, Haným Öðretmene dönerek beni size çeken bir þeyin olduðunu biliyordum dedi.. Dedeniz Melez Kalfa, babaanneniz Hayriye teyze ve anneniz haným efendi nasýllar diye sordu. Duygu öðretmen, hepsi de hakkýn rahmetine kavuþtular. Siz Lakap olarak Melez Kalfa dersiniz de, Göbek adý Rahim di biz ona rahim dede derdik. Daha çok yeni beþ hafta oldu hakkýn rahmetine kavuþalý. bir sabah yataðýnda uykuda yakalanmýþ bir daha uyanmadý uykusundan dedi.
Günler geçtikçe bir birlerine daha da yakýnlaþtýlar. Adam, Duygu Öðretmeni anasýyla tanýþtýrdý. Duygu otuz beþinde adam atmýþýn daydý. Adam evlenme teklif etti, Duygu Öðretmen adamýn evlenme teklifini memnuniyetle kabul etti zira ondan hoþlanýyordu. Kýsa sürede mütevazý bir törenle evlendiler.
Evliliklerinin üzerinden iki yýl geçmiþti. Vilayete teftiþ için bir bakanýn geleceði þayiasý duyuldu. O gün geldi çattý, zira bakan gelmiþti. Vali bey bakan beye brifing verdi. Þehirde Lüzumlu teftiþler ziyaretler yapýldý. Vali bey bakan beye vilayet misafir hanesinde o akþam akþam yemeði ikramýnda bulundu. Yemekten sonra dinlenme salonunda kahvelerini içerlerken bakan bey vali beye bir köyü sordu, köyden de bir adamý. Vali emriniz olur sayýn bakaným o köylüyü bulup getirtiriz efendim dedi. Bakan bey hayýr ben o beyefendiyi yerinde göreceðim, yerini bulup bildirsinler yeter dedi. Aman efendim olur mu biz onu bulur getiririz dediyse de bakan bey hayýr ben yerinde göreceðim dedi.
Bakanýn arabasý koruma aracý eþliðinde ardýnda oluþan konvoyla birlikte köye girdi. Bakaný köy muhtarý ve azalarý karþýladý, davul zurna eþliðinde. Köy meydaný hiç bu kadar vasýta ve kalabalýk görmemiþti. gelen araçlar park yeri bulmakta zorlandýlar. Misafirlerin çoðu arabalarýný köyün dýþýnda býrakýp yürüyerek köy meydanýna geldiler. Muhtar deðirmenli bahçenin sahibi adama haber gönderdi bakan gelecek hazýr olsun diye. Adam, koskoca bakanýn kendisini görmeye geliþine bir anlam veremedi. Acaba yaptýðým iþlerde bir sýkýntýmý var da beni görmek mi istiyor ki dedi kendi kendine. Muhtarýn gönderdiði aracýyý umursamadý bile, gelirse gelsin benim bakanla ne iþim olur bu saatten sonra dedi. Muhtarýn gönderdiði kiþi adamýn umursamazlýðýný görünce yol boyunca senin ayaðýna bakan gelecek sen yerinden kýpramayacaksýn tövbe tövbe dedi.
Bakan, köylüye köy meydanýnda konuþma yaptý. Köyün ihtiyaçlarý dile getirildi. Bakandan söz alýndý. Muhtar bakan beye mihmandarlýk yaptý. bakan ve vali bey ile gelen zevatý okulun arkasýnda bulunan deðirmenli bahçeye götürdü. Deðirmenli bahçenin giriþ kapýsý sonuna kadar açýlmýþ hazýrda bekleniyordu. Bakan arabasý bahçeden içeri girdi kamelyanýn yanýndaki dut aðacýnýn yanýnda durdu. Adam kamelyadan çýkarak bakan beye doðru yürüdü. Göz göze geldiler, bakan adamýn gözünün içine bakarak selam verdi. Buyurun bakan bey hoþ geldiniz dedi adam. Oturmalarý için bakan ve vali beyi kamelyada bulunan ahþap kanepeyi göstererek buyur etti. bakan teþekkür ederim Arif bey dedi. Adam hayretler içinde kaldý koskoca bakan ismimi nereden duymuþ oysa buralarda lakapla anýlýr insanlar diye hayretler içinde kaldý.
Kamelyanýn altýndaki tahta masanýn üzerinde el oyasý iþlemeli örtü üzerinde ayran sürahisi ve bardaklar, masanýn iki uzun kenarýna yerleþtirilmiþ tahta kanepelerin üzerine el iþi iþlemeli minderler ve arkalýk halý yastýklarý konmuþtu. Misafirlere yer gösterildi oturmalarý için. Bakan, Arif beyi konuþturmak için ona söz yöneltiyor, konuþurken hayran, hayran gözlerinin içine tebessümle bakýyor onu can kulaðýyla dinliyordu.
Adam bakan gelecek diye daha evvel gözleme ve ayran hazýrlattýrmýþtý afiyetle yenildi içildi. Evden bir uðultu koptu, orta yaþta bir kadýn, yaþlý bir kadýnýn elini tutmuþ kamelyaya gelmesi için rica ediyor, korumalar içerisi yeteri kadar dolu lütfen ýsrar etmeyin diye rica ediyordu. Yaþlý kadýn, ben bu deðirmenin sahibi orada konuþan adamýn anasýyým býrakýn beni dedi yüksek sesle. Bakan, kamelyaya doðru ilerlemeye çalýþan, korumalarýn müsaade etmediði yaþlý kadýný görür görmez tanýdý ve gözleri doldu. Daha fazla dayanamayýp yerinden kalktý, hýzla yaþlý kadýna doðru yürüdü. Orada bulunan zevat ne olduðunu bir türlü anlayamadý. Babaannem, babaannem benim dedi ellerini defalarca öptü baðrýna basarak kucakladý. Yaþlý kadýn ne olduðunu anlayamadý, bir taraftan aðlýyor, bir taraftan da bakaný öpüp kucaklýyordu. Adamýn dili tutuldu sen, sen, sen benim, benim oðlum oðlumsun ha. Sen Ahmetsin Ahmedimsin diyor, hüngür hüngür aðlýyordu. Cümle zevat gözyaþlarýný gizleyemediler onlarda aðladýlar.
Bakan Ahmet, bir kaç gün deðirmende kaybettiðini sandýðý ailesi ile hasret giderdi. Babasýnýn eþi, cici anne Duygunun çocukluk arkadaþý olduðunu öðrendi. Tesadüflere þaþýp kaldý.
Babasýna, iki erkek bir kýz olmak üzere üç çocuðunun olduðunu, eþinin, doçent doktor olarak üniversite hastanesinde kalp uzmaný olarak çalýþtýðýný, ablasýnýn uluslar arasý bir þirkette avukat olarak çalýþtýðýný, bir mühendisle evli ve dünya tatlýsý iki kýzýnýn olduðunu, söyledi. Velhasýl kalabalýk bir ailen var baba dedi.
Adam, daha fazla dayanamayýp annen nerede diye sordu Bakan Ahmet’te. Annem esasýnda senden boþandýktan sonra hiç evlenmedi baba, nasýl yani dedi Adam. Cici annem Duygunun dedesi Kemal dayý var ya, yani Melez Kalfa annem o sýkýntýlý günlerinizde akýl almak için ona gitmiþ. Melez Kalfa avukat yeðeni Zeki beye götürmüþ annemi.
Cici anne Duygu, Zeki dayým mý diye hayretlendi. Ee dedi Adam, Avukat Zeki bey þirket mali müþaviri ile bir senaryo yazmýþlar. Zeki bey, anneme derhal boþanma davasýnýn açýlmasýný, bir yýl bekledikten sonra kaðýt üzerinde kendisi ile evlenmesini, birkaç ay sonra da boþanmasýný söylemiþ. Elinde kalan para ve mal varlýklarýnla hayatýný yurt dýþýnda devam ettirirsin bu iflastan da zarar görmez, çocuklarýn tahsilini yaptýrýrsýn demiþ. Aynen öyle oldu baba. Annem seni hiç unutmadý bize de unutturmadý, baba sevgisine hasret kaldýk ama hiç unutmadýk. Bir ara anneme aþýrý yüklenmiþtik, illaki babamýzý görmek istiyoruz yurdumuza dönelim diye, bir gün böyle bir istekte bulunacaðýmýza hazýrlýklýydý galiba, annem. O yýllarda bir iþ adamý boðaz köprüsünden atlayarak intihar etmiþ, isim ve soyadý senin ki ile aynen tutuyordu, sakladýðý gazeteyi önümüze atarak çocuklar babanýz öldü unutun demiþti. Size söylemek istemezdim ama beni mecbur ettiniz dedi.
Biz de o tarihten sonra kabullendik yani. aradan yýllar geçti yurda döndüðümde bir müddet üniversitede hocalýk yaptým. siyasete atýldým kýsmetmiþ vekil oldum þu an hükumette bakaným. çok zaman geçtikten sonra aklýma çocukluðumuzun Melez Kalfasýný aratmak geldi. Resmi kayýtlardan aratarak sonunda bulduk. Aileden kimsenin kalmadýðýný tahmin ediyorduk. Seni bulmamýz yine Melez Kalfa sayesinde oldu. Melez kalfa senin ölmediðini babaannemle köye taþýndýðýný söylemiþti. onu da buraya getirecektim kýsmet deðilmiþ baba. Onun da geçen ay vefat ettiðini öðrendim dedi.
Bakan, bir kaç günün sonunda yeniden kavuþtuðu ailesi ile vedalaþtý. Makam arabasý Baþkente doðru hareket etmeden önce arabasýnýn camýný indirip, baba sana bir gün sürpriz yapacaðým unutma dedi. Konvoyuyla birlikte köyün tozlu yolunda gözden kayboldu.
Bakan gideli aylar olmuþtu, haftada birkaç kez babaannesini, babasýný aradý, torunlarýyla konuþturdu. Ablasýný da alýp bir gün sürpriz yapacaðýný söyledi, ama çocuklarýn okulu, iþlerin durumu ve hepsini bir araya getirememesi bahane oldu bir türlü dedelerine çocuklarýný kavuþturamadý. Hep, baba en kýsa zamanda geleceðiz dedi ve babasýný teselli etti.
Bu arada cici anne bir kýz çocuðu dünyaya getirdi. Adýný ipek koydu babaannesi.
Adam, kývýrcýk saçlý torunlarýný hayal ederken kendi kývýrcýk saçlý kýzý ile oynaþtý. Bu arada ipek bebek bir yaþýný doldurdu.
Bir bahar günü kuþluk vakti dört kiþilik aile, kamelyada kahvaltýlarýný yaparlarken aniden bir motor gürültüsü etrafý toz dumana katarak yaklaþtý. Cici anne Duygu tahta beþikte uyuyan ipek bebeðin yüzünü tülbentle örttü tozdan etkilenmesin diye. Büyükçe bir karavan bahçeden içeri girdi, karavandan önce Bakan Ahmet, eþi ile üç çocuðu, ardýndan Adamýn kýzý ve eþi ile dünya tatlýsý ikiz kýzlarý indi, sýraya girdiler.
Bakan Ahmet yol boyunca öðütlemiþ hepside rollerini ezberlemiþtir. sýraya girdiler. Bakan yönünü karavana çevirdi, sýradakilerde yönlerini karavana çevirdiler. Bakan dikkat komutu verdi.
Karavandan beyaz saçlý nur yüzlü bir kadýn indi. Kamelyaya doðru ilerleyip önce kayýn validesinin elini öptü hasretle defalarca kucaklaþtýlar. Hal hatýrdan sonra sevdiði adamý da yanaðýndan hasretle öptü. Ardýndan cici anne Duyguyu kucakladý. Gözü ipek bebeði aradý, nerede benim küçük bebeðim dedi, beþikteki Ýpek bebek uyanmýþtý, onu kucaðýna adý. Geçmiþ günlerin hasretine öptü öptü.
Bakan Ahmedin beyaz þaçlý nur yüzlü annesi, sýrada bekleyenlere döndü, sýrayla damat ve gelin sonra torunlar haydi.
Önce Büyük Babaannenizin ardýndan, þu Güzel Bir Adamýn elini öpün bakayým. Allah Bir daha bizi ayýrmasýn dedi. 260814 mcicek
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.