MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Gülsüm- ÖYKÜ
mhrcck

Gülsüm- ÖYKÜ


Evel zaman içinde þehirler küçük, sayýlý mahallelerden müteþekkildi. Evler dar sokaklarda yan yana sýrt sýrta toprak damlý geniþ avlulu, avlunun etrafý yüksek duvarlarla çevriliydi. Bitiþik olmalarýna raðmen duvarlarýnýn yüksek olmasý nedeniyle komþu komþuyu göremezdi. Zira eþkýyanýn, arsýzýn, ursuzun kol gezdiði yýllardý.
Musa Efendinin konaðý bahsi geçen mahallelerden birindeydi. Ama onun evi o evlerden deðildi. Benzemezdi de çok odalý, kilerli, zerzeminli o bir ahþap kagir yapýlý konaklardandý. Musa efendi seksen küsur yaþlarýnda, muhitin de sözü dinlenen, ilmiyle hoþ sohbetiyle itibarlý, mahallenin ileri gelen eþraflarýndan biriydi. Asmalý sokaðýn baþýnda bulunan cumbalý konaðýn da, kalabalýk ailesiyle birlikte yaþýyordu.

Efendi Baba Musa Efendinin konaðý diðer evlerin tersine avlusu ve bahçesi konaðýn arkasýnda yüksekçe taþ duvarla çevriliydi. Avlunun biraz ötesinde bulunan bahçesin de bakrac düzeneði korunaklý derin su kuyusu, sol tarafýnda zerzeminli kileri, konaðýn fazla eþyalarýnýn saklandýðý bir de salaþ deposu vardý. Avlunun sað tarafýnda halayýklarýn yaþadýðý müþtemilatý, bahçenin sonlarýna doðruda evin ihtiyacýný karþýlayan büyük baþ, küçükbaþ hayvanlarýn barýndýðý ahýr ve samanlýðý vardý.

Musa efendi ismi ile hitap edilmesinden pek hoþlanmazdý. Aile ve yakýnlarýnýn ona efendi baba demelerini isterdi. Efendi baba konaðýnda evli iki oðullarýyla birlikte yaþýyordu. Bir yýl evvel hanýmý hakkýn rahmetine kavuþmuþtu. Evli kýzlarý özel günlerde ziyaretine gelir, el öpüp hayýr dualarýný alýrlardý. Musa efendi böyle davranmalarýnýn gerekli olduðunu düþünenlerdendi. Kýzlarýn evlendikten sonra sýk sýk baba evine gelmelerinin pek doðru olmadýðýný söylerdi.. Gözleri gönülleri yuvalarýnda olsun ister ayrýca tembihlerdi de. Sizi yalnýz býrakmam ara sýra ziyaretinize gelir torunlarýmý sever varsa ihtiyacýnýz hallederiz tamam mý yavrularým der onlarý kýrmaz gönüllerini alýr evlerini sahiplenmelerini isterdi. Hiç bir zaman damatlarýn yanýnda, kýzlarýna ve torunlarýna bahþiþ dýþýnda, maddi yardýmda bulunmamaya özen gösterirdi. Damatlar yüz bulup alýþkanlýk haline getirmesinler isterdi.

Efendi Baba, bir bayram arifesinin sabahýnda halayýklardan Ali ile Davut aðalara, küfelerini yanlarýna almalarýný söyledi. Bayrama birkaç gün kalmýþtý. Konaðýn ihtiyaçlarýný temin etmek için beraberce kapalý çarþýnýn yolunu tuttular. Kapalý çarþý ve bedestenden küfe dolusu erzaklar aldýlar. Gün batýmýna yakýn, yine geldikleri gibi o dar sokaklardan Efendi Baba önde, ellerini arkadan baðlamýþ vaziyette yürürken aðalar sýrtlarýnda lebalep dolu küfeleriyle takip ederek konaðýn yolunu tutuyorlardý ki. Efendi Baba Asmalý Sokaðýn iki sokak aþaðýsýnda bulunan, Serinyer Sokaðýnýn ortalarýnda, avlusu önde olan deve kapýlý evlerden birinde çocuk aðýdý ile karýþýk, inleyen bir kadýn sesi duyar gibi oldu. Olduðu yerde durdu ellerini arkasýndan çözerek, aðýdýn geldiði yöne doðru dönüp, sað elini kulaðýna götürdü. Halayýklarýna iþmar ederek sizde duyuyor musunuz dedi. Halayýklar evet duyuyoruz Efendi Baba, çocuk sesine karýþan sanki iniltili bir kadýn aðýdýna benziyor dediler.

Musa efendi halayýklarýna hele bir yükünüzü indirin soluklanýn bakalým aðalar dedi. Sesin geldiði yöne doðru yürüdü. Kerpiç duvarda eðreti duran yýpranmýþ, büyükçe ahþap deve kapýsýnýn önünde durdu. Emin olmak için kapýya kulaðýný dayadý. Halayýklarýna dönerek evet sesler bu evden dedi. Kapýnýn at nalýna benzer dövme demirden yapýlmýþ halkalý tokmaðýna birkaç kez vurdu. Ýçeriden gelen aðýt seslerinin bir an kesildiðini duydu. Israrla kapýnýn açýlmasý için vurmayý tekrarladý. Avludan kapýya doðru ilerleyen biri kim o diye ses verdi, bu ses bir kadýn sesiydi. Büyükçe kapýnýn üzerinde bulunan küçük kapýnýn sürgüsünün açma sesi duyuldu. Hafiften kapý aralandýðýnda aðzýný yaþmaðý ile kapalý gözleri aðlamaktan kýzarmýþ biteviye burnunu çeken genç bir gelin birini mi aramýþtýnýz dedi.

Birini aramýyorum kýzým bu evden aðýt sesi duydum beni yolumdan etti. Gidemedim bir türlü, aðlayan senmisin evladým dedi. Yok dede ben deðildim bilmem ki kimdi dedi. Musa efendi gelinin gözlerine baktý o olduðundan emindi, aðlamaktan gözü kan çanaðýna dönmüþtü zira. Israrla; - Evladým saklama, aðlayan sendin bundan eminim dedi. Ben deðilim dediyse de gözlerine hâkim olmadý. Sanki hazýrda bekliyordu yaðmur gibi boþaldý gözlerinden yaþlar.

- Senin deden sayýlýrým, benim torunumdan da küçüksün. Hadi nedir derdin söyle evladým. Söylemezsen ilahi huzurda iki elim yakanda olur aç kapýyý da derdini anlat dedi. Sokak kapýsý olan büyükçe deve kapýsýnýn üzerinde bulunan küçük servis kapýsý içeri doðru açýldý. Musa efendi halayýklarýyla içeri girdi. Genç kadýn ürkek çekingen boynunu bükmüþ aðlýyor titriyordu. Geniþ avlunun ardýnda bulunan tek katlý salaþ evin eþiðinde oturan dört ila altý yaþlarýnda gözleri aðlamaktan kýzarmýþ sümüklü iki kýz çocuðu yerinden kalkarak analarýna doðru yürüdüler.

- Bu çocuklar niye aðladýlar da gözleri kýzardý peki söylermisin evladým diye sordu genç kadýna.
- Genç kadýn, babalarý yemenden dönmedi yetim kaldýlar, bize göz kulak olacak kimsemizde yok. Devlet yardým edecek dediler ama ne arayan oldu nede soran, çocuklarý doyuramýyorum dedi.
- Musa efendi ileride tüten ocaðý gördü. Üzerinde dýþý isli bakýr tencereye doðru yürüdü. Tencerenin kapaðýný açtý, buharý daðýldýktan sonra gördüklerine inanamadý, tencerede patates ile soðan haþlanýyordu.

- Kýzým, bu o ocakta kaynattýðýn ne diye sordu!
- Patates ile soðan haþlýyorum ama yemiyorlar, un olmadýðý için ekmek yapamýyorum, anne ekmek istiyorum diye aðlýyorlar. Büyük olaný ekmek istiyorum anne diye aðlayýnca küçüðü de ona uyup aðlýyor.
Musa efendinin gözleri doldu, belli etmemek için elinin tersi ile gözyaþlarýný sildi, halayýklarýna,
- Küfenin içerisinde ne varsa girin içeri haným evladýmýn göstereceði yere boþaltýn bakayým haydi aslanlarým dedi.
- Genç kadýn aðlayarak ama dede ben hak etmedim ki nasýl kabul ederim
- Hak ettin evladým hem de fazlasýyla,
- Adýný söylermisin kýzým dedi Musa efendi genç kadýna
- Adým Gülsüm efendim dedi genç kadýn
- Gülsüm evladým, þu andan itibaren Allah’ýn huzurunda yemin ederim ki sen benim öz evladýmsýn. Þimdi beni iyi dinle, çocuklarýný da al çarþýya gidiyoruz.
- Musa efendi halayýklarýna dönerek, aðalar bizi takip edin kýzým ve torunlarýmla çarþýya gidiyoruz dedi.

Gülsüm ve çocuklarýnýn ne ihtiyaçlarý varsa fazlasýyla alýndý. Dönüþ yolunda yine o dar sokaklardan geçip, Serinyer sokaðýnda ki, Gülsümün evinin önüne geldiler. Musa efendi, hafiften sýrtýný yan dönerek avcý yeleðinin koyun cebinden beþ sarý lira çýkardý Gülsüm’ e dönerek bir ihtiyacýn olursa harcarsýn al kýzým dedi.

- Zaman zaman bu Ali ve Davut aðabeylerini sana göndereceðim, onlar senin ve çocuklarýnýn ne ihtiyacý varsa temin edecekler. Yine tekrarlýyorum sýkýntýn olur da saklar söylemez isen, Ýlahi huzurda senden davacý olacaðýmý bilesin, bu sözlerimi unutma. Hadi þimdilik Allah’a emanet ol, dedi. Huzur içinde halayýklarý ile birlikte konaðýnýn yolunu tuttu.

Gülsüm bu sefer mutluluktan aðlýyor, hey yüce Mevla’m sen nelere kadirsin sabah neye aðlýyordum þimdi neye aðlýyorum diye þükretti. Efendi dedesi evliya gibi yetiþmiþti imdadýna, onun bu âlicenaplýðý için ellerini duaya açýp onun için yakardý.

Bu böyle devam ededururken, Musa efendinin tavsiyesi üzerine Gülsüm halayýk Davut aðanýn oðlu Zabit ile evlendirildi. Ýki erkek çocuðu dünyaya getirdi. Büyük olanýn adýný Musa, küçük olanýn adýný da Davut koydular. Musa efendi, halayýk Davut aðanýn ölümünden sonra boþalan yerine oðlu Zabiti halayýk olarak aldý. Ayný konakta uzun yýllar beraber yaþadýlar. Gülsüm, Musa efendi için hep ayný duayý niyaz etti.
………………………….
Yirminci asrýn ilk çeyreði yani cumhuriyetin ilanýndan sonraki yýllarda devrimlerin etkisiyle kahve haneler de modernize olmuþ kýraat hanelere dönüþmüþtü. Hane kelimesi yerine salon kelimesi kullanýlýyordu. Daha sonralarý bu kýraat salonlarýnýn bir tarafýnda günlük gazeteler ya da kitaplar okunuyor, diðer tarafýnda yeþil çuha kaplý masalarda, renkli toplarý deliklere týkmak için isteka denen sopalarla oynanan bilardo oynanýyordu. Gençler bu düzene bayýlmýþlardý, bilardo masasý baþýnda arada bir istekalarýnýn ucunu çivit mavisi küp tebeþire sürerlerken bilmiþ havalarýnda duruþlarýna diyecek yoktu.

Mahalle meydanýna açýlan sokaðýn baþýnda açýlan kýraat haneyi, Gülsümün büyük oðlu Musa dan olma torunu Mahmut çalýþtýrýyordu. Kýraat hanenin çay ocaðýna yakýn olan yer de duvarda sýrmalý çerçeveli, Atanýn mareþal üniformalý yaðlý boya resmi asýlýydý. Hemen altýnda Mahmut beyin çalýþma masasý, masanýn önüne serilmiþ küçük bir halý. Karþýlýklý konulmuþ üzeri geyik postuyla kaplý iki adet kollu tahta koltuklar vardý. Çay ocaðýnýn diðer yan tarafýnda kýraat salonu, kýraat hanenin diðer yarý kýsmýnda da üç adet bilardo masasý, oyunu seyredenler için çepeçevre dizilmiþ seyirci iskemleleri vardý.

Çalýþma masasý önünde kollu iskemle koltuklardan birine oturmuþ yaþlý ama dinç görünümlü, temiz giyimli saçý sakalý aðarmýþ nur yüzlü bir adam açýk çayýný höpürdeterek içiyordu. Arada bir kýraat hanenin sahibi Mahmut, yaþlý nur yüzlü adamýn yanýna geliyor hatýrýný soruyor açýk çayýný tazeliyordu.

Bir ara kýraat hanenin kapýsý açýldý. Ýçeri saçý sakalý aðarmýþ ileri yaþlarda bastonla ilerleyen iki ihtiyar girdi þöyle bir etrafý süzdüler çalýþma masasýnýn önünde kollu iskemle koltukta oturan yaþlý nur yüzlü adama doðru ilerlediler. Sýrayla yaþlý adamýn elini öptüler. Selamlaþýp bayramlaþtýlar. Nur yüzlü yaþlý adam, piri ihtiyarlara hayýr dualar etti, berhudar olun evlatlarým dedi. Köstekli saatinin gümüþ zincirinin sarktýðý avcý yeleðinin koyun cebinden iki adet Reþat altýnýný çýkartýp onlara verdi. Kýraathane sahibi Mahmut ihtiyarlara çay ikram ederken verilen altýnlarý görmüþtü. Nur yüzlü yaþlý adama dönüp dedem benim, hakkým bakimi dedi, nur yüzlü yaþlý adam elbette evladým senin hakkýn elbette baki dedi.

Bilardo oynayan gençler olan biteni an be an izlemiþlerdi. Ýçlerinden külhanbeyi görünümlü olan, kollu iskemle koltukta oturan nur yüzlü yaþlý adama doðru ilerleyerek;
- Utanmýyorsun be adam, baban yaþýndaki bu beli bükülmüþ ihtiyarlara elini öptürmeye, üstüne üstlük bir de bayram haçlýðý veriyorsun.
- Nur yüzlü yaþlý adam, evladým neyine gerek git sen oyununu oyna dedi.
- Külhanbeyi kýlýklý genç, bak utanacaðý yerde hala ukalalýk edip konuþuyor, yaþlý adama vurmak için elindeki istekayý kaldýrdý. El öpen yaþlý adamlardan biri külhanbeyi gencin kolunu tutarak vurmasýný engelledi.
- Ne yapýyorsun be evladým o gördüðün adam bizim dedemiz.
- Ýnanmýyorum benimle dalgamý geçiyorsun dedi külhanbeyi.

Torun Mahmut, gençlere doðru ilerleyerek evet delikanlý dedi. Bu gördüðünüz adam benim baba dedem. Eli öpülen benim dedemdir, dedemin ilk elini öpen ihtiyar benim babam, diðer yaþlý ihtiyar da amcam olurlar anladýnýz mý þimdi dedi. Gençler hayret bakýþtýlar ve bilardo masalarýna doðru ilerlediler. Mahmut önce dedesinin sonra baba ve amcasýnýn elini öptü.

Gençler oyunlarýný bitirdiler, hesap öderken, Mahmut Aðabey anlattýklarýn pek inandýrýcý gelmedi vallahi aklýmýz karýþtý. Dedem dediðin adam baban ve amcadan kat kat genç neredeyse senin aðabeyin gibi duruyor, bir gün bize gerçeði anlatýrsýn inþallah dediler ve kýraathaneden çýkýp gittiler.

Mahmut, bu hikayeyi gençlere baþýndan sonuna kadar ne biliyorsa anlattý. Rahmetli babaannem Gülsüm Haným biz torunlarýna þöyle anlattý.” Tarifi mümkün olmayan zor günlerimde bana ve halalarýnýz küçücük çocukken onlara hýzýr gibi yetiþen, bize atalýk eden, bizi öz evlatlarýndan ayýrmayan Musa efendi dedenizi sakýn ola ihmal etmeyin hatýrýný kýrmayýn. Eðer ben ondan önce hakkýn rahmetine kavuþursam, koruyun sahip çýkýn. Eðer ki ihmal eder ona sahip çýkýp korumazsanýz huzuru mahþerde iki elim yakanýzda olur bilesiniz. Ben, Musa efendi dedenizi tanýdýðým ilk günden beri beþ vakit namazlarýmda duamý eksik etmedim. Dualarýmýn kabulü için binlerce kez niyazda bulundum.dedi” Nasýl bir duaydý diye sorduðum babaanneme;

“Allah’ým Musa kulun bana ve evlatlarýma atalýk etti ondan razý ol, onun bize yaptýðý iyiliðe karþýlýk, öyle bir saðlýklý ömür ver ki torunlarým elini öpsün. 250915 mcicek
Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.