bir daha hiç açýlmayacak kapý
duvar gibi büyür ardýnca
mezarlýk otlarý
ben
açýlmayacak kapýlarýn yas tutucusu
ayrýlýk kader hükmünce
ömre biçilmiþ kaftan
ayaklarý çirkince
bir daha hiç parlamayacak fitili düþmüþ kandilin
eriyen ýþýðýnda solan gölgenin
hayal meyal korkular
orman içleri
gece vakti
sabah serinliði
deliksiz uykular
göðün en yükseði
denizin derinliði
sayamadýðým tüm envâr
olmayan bir yolun
gitmeyen bir yolcunun
açýlmayacak kapýnýn
yasýný tutar
içimin gassalý
bir daha hiç açýlmayacak kapýnýn
örülür ardý sýra taþ duvar
yitirmek seni
kör kuyuya atýlmýþ Yusuf gibi
kaç þehir yitirdim
zaman boþluklarýnda
“ömre bedel ân gibi”
ufka çizilmiþ haritalarda
bir yüzün hatýra kalsýn bana
bir görümlük yüzün
eskittiðim baðrýma basa basa
ahh
içime akýp duruyor bir güz yaþý
yeþil bir yapraða düþen
kezzap sarýsý kadar
yakýcý
kör diyordu içimde bir dil
el yordamýyla
kýrýlmýþ lafza sarýlma
onun karadýr yüzü
heyhat
açýldý sözlerin baðý
döküldü destesinden
bir an’lýk çakýmdý o fena
bâki bir ölüm olmasý yetmez
yol uðraðý çeþmelerden
testimize bir taþýmlýk “hay” düþtü
neyse...
damardan fýþkýran kirli bir kan gibi
kaçtý dilimden kelimeler
ne söylesem
batmak üzere bir gemiydim
yüküm hafiflemedi
hayýr istemiyordum ki hafiflemek
tek arzumdu denizlerinde boðulmak
söylenecek tüm sözleri karþýlamýyor bir "neyse"…
olabilse mümkündü kalbim
dünya aðrýlarýna dayanan bir nesne
seçimim deðildi
ruhumu kuru bir yaprak gibi ezen
kelimeler
cümle kalabalýklarý yara yara önüme dizildiler
muhtaç kalabilir insan bir isimdeki tüm harflere
"tut beni saçlarýmdan sürükle ama
terk etme" diyebilir
çaresizlikten
yalvararak tekrarlaya yazdým adýný
ezberimden dua gibi
düþme dilimden
düþme
ya
düþ
sen?
oysa düþebilmeliydi yollara onurlu bir aslan
bu
kimsesiz bir þehrin yalnýzlýða
kýskývrak yakalanýþýdýr
defalarca terk edilmiþ bir þehrin
bir kat daha terk edildiðini ilan
metruk evlerin âma gözlerine bakamam
hayýr bakamam
getirmeyin ömrüme koparýlmýþ bir tufan
e.n.y. /hazanda bir akþam