bir ikindi vakti zaman
ayçiçeklerinin öpüþmesi gün batýmýna
ellerin bir özgürlük sembolü gözlerimde
ve dudaklarýn nasýl da teðet geçiyor dudaklarýmý
küllerin savrulduðu bir asýrdan
baþka bir boyuta savrulmak kadar
amansýz saatin tik taklarý
ve prizden çekilmiþ bir ömrün
fiþin ucundaki hýrýltýlý son nefesiyim
solurken uzaklardan sana olan aþkýmý
þu anda, þimdi
deli bir þiiri öpüp koyuyorum avuçlarýna
bir balýkçý teknesinin
suyun üzerinde yarattýðý anafora düþüyor
çýlgýn gülüþlerim
sen ki
ihtimal, bir fincan kahvenin buðusunda
yahut bir eylemin ayak seslerinde
yudumluyorsun gözlerimi
yaþamak sevdiðiyle onurludur insanýn biliyorsun
biliyorum sevdiðim
her gün balkonumdaki saksýya
bir yenisini dikerken direncin
rengarenk tohumlarýyla
uçurumlarýn ucundan sarkýtýyorum saçlarýmý rüzgarlara
þimdi git
sonra gel dediðim fikrimin nicesine
kibrit çakýyorum aklýmýn kuytu ormanlarýnda
ve anýza býrakýyorum yüreðimdekileri tekrar
büyüsün diye her defasýnda
sargýsý olmuyor bazý yaralarýn iþte
öyle açýk kalmasý gerekiyor
kuruyup kabuk tutmasý
ve terk edince kabuðu yarasýný
yeni bir yara açýlsýn diye can evinde
uçuk bir mavilik tenimdeki
toz mavi bir gök gibi
dökülüyor yanaklarýna
n’olur bana öyle buz mavisi gibi bakma!
13:00/12 Þubat 2018/Sev_tap