(( hüzün )) Elçin’e...
-iki nehirdik biz
kendi sularýnda arýnan
ve kendi sularýnda boðulan-
benim ekmek götürme kaygým vardý
senin ekmek piþirme telaþýn eve
senin bakýþlarýnda güz konuþlanmýþtý
benim bakýþlarýmdan dökülürken
sarý sarý gazeller
yollar uzuyordu içimizden
senin göðe/adý Berre
benim denize/adý yine Deniz
iki mavinin birleþtiði o çizgiydi iþte bizi birleþtiren
ve yolumuzu bir eden belki de
hani diyorum ölsek bir gün
sevincimizden öleceðiz bunca soysuzluðun içinde
alnýmýz ak
baþýmýz dik
gücenmedik ki hiç biz
bizden ötesine
yahut berisine
kýzdýysak/kendimize
sövdüysek ana avrat/öfkemize
kýrdýysak tuzla buz edip/ kalbimize
senin balkonunda begonvillerin var
akdeniz kokusu taþýr iklimsizliðine
benim penceremde boþ bir saksým var
bekler durur karýn yaðmasýný
delip çýkacak ille zemheriyi
savuracak mevsimsizliðimi bir kar/delen gibi
sahi gülüm
bir çay koysana ocaða sen
yansýn altý ben gelesiye
demlensin bir de iyice
týpký ömrümüz
týpký gönlümüz gibi
içelim geldiðimde ölesiye
dostluðumuza ve kardeþliðimize….
12:00/28.12.2014/Sev_tap