bir yemine susar gibiydi bakýþlarým
bir çaresizliðe pusar gibi haykýrýþlarým
çilekeþti yüzümdeki ince çizgiler
saç tellerim güz yapraðý gibiydi
savurdukça aðlardým
hem yanar aðlardým hem
közlerini saklardým ipek mendilimde
bir ezgidir ki pelesenk
kül kokulu dilimde
hangi rüzgar korkmadan eser
hangi gül çekinmez dikeninden
hangi gözyaþý ýslatmaz yüreði
ben sana gelirken rüzgar bile korktu
gül çekindi dikenli yollardan
gözyaþlarý sendeledi uçurumdan
ben sana gelirken öyle cesur
duramadý önümde yýllardýr fethedilmeyen sur
sen durdun
an durdu
sonbahar gibiydi gözlerin
sarardým, kurudum, soldum ben ki cýlýz bir yaprak
sonbahar gibiydi gözlerin
yüreðimi çiðnedin
bir azaptýr yaþamak
yüreðinde saklanan yarayla
hani o kanayan kabuk tutan yine kanayan
yine kanayan...
o derin acý, o derin sýzý
gölge gibi peþinden koþan
kaderi bakýþlarýna iþleyen orada kalan
sana bakan sana akan sana yakaran
elinde sapan, kalbinde mermi
bir çocuðun düþlerini
gülüþlerinden vuran
bir azaptýr yaþamak
Þiirime can veren arkadaþým Selma Þengül’e sonsuz teþekkürlerimle...