Çalý, çýrpý, kýrýntý, döküntü, pislik,
Havlama, miyavlama, hýrlama;
Bir de hislerimle duyduðum sessiz ve derin aðlama…
Bahçedeki yýðýntýnýn üzerinde onlarca nazar,
Tecessüslerini akýtýyor sanki azar azar.
Tüyleri yerlerde;
Fýrlamak için minicik bir hareket bekleyen,
Huyu bakýþlarýnda gizli köpek dýþýnda,
Birkaç solgun çiçek vardý
Bu bahçede birinin varlýðýný seslenen.
Ne derse desin adýna yüreðim
Ve kabýna sýðmayan merakým,
Daha sýk dolaþtýrdý beni solgun otlara;
Gezdirdi gözlerimi derin gizlere.
Beklediðim oldu;
Gýcýrtýyla açýldý kapý.
Köpeðinin bakýþlarýna yakýn
Soðuk bir bakýþtan önce gelen,
Aðýr bir kedi kokusu,
Ardýndan uzun, sýska bir adam…
Dikkatini nasýl çeksem ki?
Konuþmak istiyordum oysa!
Azarlayabilir, kýrabilirdi çarpan kalbimi de…
-Olsun-
Bakýþý acýttý,
Gözyaþý selinde boðuldu ruhum.
Sevgili gibiydik!
Acýyan yerde takýlý kalan,
Acýnýn üstüne basýp kanatan…
Soluðum kesildi.
Kelime yok, ses kayýp, bakýþým kaçak…
Aðlamak nedir ki?
Þimdilerde ben;
Onun kapýsýný gýcýrdamadan açmasýna sebep,
Onu çok seven kýzý…
Artýk O;
Benim sonradan görmeliðime katlanan,
Hatta “Þýmar” diye haykýran babasý…
Sevmek bir ihtiyaçsa etrafýna bak!
O kadar çok sevgiye aç var ki;
Güç, para, mevki de ne?
Senin kapýn gýcýrdýyorsa hepsi hikâye!