Bal Diyeti ( ÖYKÜ )
Sivil uçak askeri hava alanýna indi, yolcular uçaktan iner inmez görevliler onlarý bitiþik barakaya aldýlar. bagaj uçaktan indirilesiye gelen yolcu bekleme salonuna alýndýlar. giden yolcu bölümünde yolcular bagaj teslimi yapmýþ bulunduklarý yerden, alana açýlan küçük bekleme bölümüne alýndýlar. bilet kontrolleri yapýldý, bagaj iþlemleri tamamlanýnca uçaða binmeleri için görevliler kapýyý açtýlar. yolcular sýra halinde tel örgü kenarýndan uçaða doðru yürüyorlardý.
Yolculardan Mehmet bey ve arkadaþlarý bir ses duyup sesin geldiði yöne doðru baktýlar. tel örgüye parmaklarýný geçirmiþ sanki nezaret hanede alý konulmuþ zanlý gibi, avazý çýktýðý kadar baðýran iri cüsseli þiþman bir adamý gördüler. adamýn yanýnda kucaklarý paketlerle dolu iki adam vardý. geri döndüler tel örgüye doðru koþar adýmlarla adama yaklaþtýlar. iri yarý þiþman adamýn kim olduðu yaklaþýnca belli oldu. o kiþi Sabahattin beyden baþkasý deðildi. buram buram terlemiþ nefes nefese kalmýþtý. biraz mahcup çekingen bir tavýrla Mehmet bey dedi;
- Size layýk deðil ama bu yörenin ürünlerinden kabul edin lütfen. çam sakýzý çoban armaðaný afiyetle yiyin efendim dedi. paketleri taþýyanlar ellerinde bulunan paketleri tel örgü üzerinden verdiler. bu arada kuyruk giriþinde bekleyen hostes çabuk olmalarý için el hareketi ile uyarýda bulunuyordu. Sabahattin bey, uçaðý bekletmemek için tel örgü dýþýndan sözle vedalaþarak geldiði yöne doðru adamlarý ile birlikte gözden kayboldu.
Uçaðýn kapýsý kapandý, kokpit baþýnda bulunan hostes güvenlik tedbirlerini uygulamalý olarak anlatýrken kaptan pilot kalkýþ anonsunu yaptý. uçak pisten havalanýp yeterli irtifa ya ulaþtýðýnda rotasýna kilitlendiðinde kemerlerinizi açabilirsiniz anonsu verildi.
Mehmet bey, arkadaþlarýna dönerek, paketlerin biri bal, diðeri tulum peyniri galiba, zira kabin peynir kokmaya baþladý dedi.
Mehmet, Akif ve Bekir bey doðuda bir inþaatýn kabulünden dönüyorlardý. Sabahattin bey kabulü yapýlan bina inþaatýnýn yüklenicisiydi. heyet söz konusu yapým iþinin sözleþme þartlarýna uygun yapýlýp yapýlmadýðýný incelemiþ, kabule uygun görerek eksik iþler tespit etmiþ tutanaða baðlamýþtý.
Kabul süresince iþin sahibi teþkilatýn misafirhane ve yemekhanesinden faydalanýlmýþtý. görevin tamamlandýðý günün akþamý, kabul heyeti ve iþin yüklenicisine teþkilat müdürü tarafýndan yemekhanede kabul ve güle güle yemeði verildi. o gecenin sabahý uçak kalkýþ saati erken olmasý sebebi ile müdür bey ve diðer görevliler yemekten sonra vedalaþarak ayrýldýlar. ertesi günün sabahý uçak kalkýþ saatine yakýn, Sabahattin bey, havaalanýna gelmiþ hediyelerini vererek heyeti uðurlamýþtý.
Aradan bir kaç yýl geçti. o heyette bulunan Bekir bey oðlunun sünnet düðünü için davetiye vermiþti. Mehmet ile Akif bey ayný apartman ayný katta yan dairelerde oturuyorlardý. Mehmet bey ile Akif bey kararlaþtýlar beraberce Mehmet beyin metalik mavi atmýþ dokuz model arabasý ile davetiyede adresi belirtilen düðün salonuna gittiler. salonda, yüklenici Sabahattin bey, ailesi ve yakýnlarý da vardý. Mehmet ve Akif beyler sahneye yakýn yuvarlak masaya buyur edildiler. Mehmet beyin keyfinin kaçtýðý belliydi gizlese de belli oluyordu. düðün sahibi Bekir beyin yýllar önce iþ yapan yüklenici Sabahattin beyi düðününe davet edecek kadar yakýnlaþmasýna anlam veremedi. Mehmet bey bu samimiyetin nereden geldiðini sormaya cesaret edemedi. düðünde popüler sanatçýlar ve saz ekipleri vardý. masalarda içki ve mezeler gýrla gidiyordu. düðün bitimine yakýn Mehmet bey, Bekir bey ve ailesinden müsaade istedi. beraberce geldiði Akif bey biraz daha kalacaðýný dönmek istemediðini söyleyerek teþekkür etti. Mehmet bey beraber geldiði arkadaþý Akif beyi düðün salonunda býrakarak evine doðru yol aldý. eþine bahsetmedi ama yol boyunca Bekir beyin bu kadar büyük masraf altýna girmesinin aptallýk olduðunu düþündü.
Yaklaþýk üç yýl daha geçmiþti. Mehmet beyin de içinde bulunduðu beþ kiþi baðlý bulunduklarý bakanlýðý taþra teþkilatlarýnda yapýmý devam eden inþaat iþlerinin kontrollüðüne görevlendirildiler. bu görevlendirmede bulunan üç mühendis torpil yaparak görevlendirmeyi durdurdular. durduranlardan biri eski senatörün diðerleri milletvekili ve sendika baþkanýnýn yakýnlarýydýlar.
Mehmet bey ile latif bey bakanlýkta göreve baþladýlar. Mehmet bey üç ay sonra kadrosu baðlý kuruluþta olduðu için bakan oluru ile tedviren teknik müdürlüðe atandý. kýsa süre sonra yolsuzluk nedeni ile görevden uzaklaþtýrýlan daire baþkanýn yerine vekaleten baktý. iþi baþýndan aþkýndý, bir ayaðý þantiyelerde bir ayaðý merkezdeydi.
Bakanlýkta, baðlý bulunduðu genel müdür devam eden iþler hakkýnda bakana brifing verileceðini söyledi. Genel müdür, Mehmet bey yanýna bir arkadaþ al Çerkezköy, Çiðli ve Kepez’e gidin, devam eden iþlerin son durumlarýný inceleyin raporunuzu hazýrlayýn dedi. Mehmet bey mühendis ali ile birlikte söz konusu inþaatlarý yerinde inceledi ve raporunu hazýrlayarak genel müdürüne teslim etti. kýþ yaklaþmýþ iþler ölü sezonuna girmiþti. Mehmet bey, serviste çalýþan elemanlarýyla beraber programda bulunan iþlerin projeleri, yaklaþýk maliyetleri, yýl sonu tespitleri ve ihale evraklarýnýn hazýrlanmasý iþlerinde müþterek olarak çalýþýyorlardý.
O gün odasýnýn kapýsý çalýndý, içeri iriyarý þiþmanca, hafiften tebessüm ederek birisi girdi.
- Mehmet bey merhaba, beni tanýdýnýz mý
- Hiç yabancý gelmediniz ama tanýyamadým nereden tanýþýyoruz.
- Ben Sabahattin Erzurum’dan hani kabule gelmiþtiniz.
- Þimdi hatýrladým, Bekir beyin düðününde de görmüþtüm sizi. kusura bakmayýn aradan epeyi zaman geçtiði için tanýyamadým. teþkilatýnýza uðramýþtým da dedi Sabahattin bey, Bekir ve Akif beyler sizin için, o þimdi bakanlýkta müdür dediler, bi ziyaretinize geleyim dedim. hoþ geldin dedi Mehmet bey. aslýnda yemiþ olduðu beleþ bal ve peynirin sahibini hiç unutmamýþtý. bir gün karþýlaþtýðýnda helallik istemeyi dahi aklýndan geçirmiþti. düðünde görmüþtü ama yeri ve zamaný deðildi.
Sabahattin bey kolu ile gövdesi arasýna sýkýþtýrdýðý þiþkince deri çantasý, baþýnda fötr þapkasý ile gün aþýrý bazen öðleden evvel bazen öðleden sonra bazen de tam gün takýlýyordu. sudan selden mevzu açýp muhabbet ediyordu.
Bir hafta sonu öðleden sonra, Sabahattin bey, bir þey söylemek istiyorum ama söyleyemiyorum özür dilerim dedi, estaðfurullah buyurun dedi Mehmet bey.
- Ben iflas ettim size bir türlü söyleyemedim.
- Günlerdir evime ekmek götüremiyorum akþam eve götürecek ekmek param yok, hanýmýma karþý çok mahcubum.
- Þu anda nerede kalýyorsunuz.
- Tuzluçayýr da hanýmýn akrabasýnýn bir göz gecekondusunda kalýyoruz.
- yapma yahu Allah Allah nasýl olur.
O an boðazýnda bir þeylerin düðümlendiðini hissetti bir türlü aþaðý inmiyordu.
- Nasýl oldu, neden iflas ettin.
- Uzun hikaye Mehmet bey, o kabul iþlerinden sonra Bekir ve Akif beyler peþimi býrakmadýlar. doðuda iþ yapmayý býrak biz sana batýda iþ ayarlarýz dediler. hakikaten de ayarladýlar. Konya’nýn bir kasabasýnda bölge binasý ve müþtemilatý iþini aldým. ardýndan baþka bir bölgede ikinci iþi de aldým. kayýn biraderimi doðu dan getirdim iþin baþýna koydum. Ankara ya hakim müstakil bir ev aldým, artýk Ankara ayaðýmýn altýndaydý. arabamý yeniledim. Bekir ve Akif beylerle beraberdik, hemen hemen her gün yedik içtik. Bekir beyin sünnet düðününe o akþam sizinde gördüðünüz gibi uçak dolusu yakýnlarýmla gelmiþtim.
Düðünün ileri saatlerinde onlar, ayrýca gece kulübüne götürmemi istediler. Akif bey bir ara tuvalete çaðýrdý beni, senin için sakýn çaðýrma davet etsen de gelmez açýk veririz dedi. o gece sýfýr ikiye kadar kaldýðýmýz otelin barýnda eðlendik, yetmedi baþka bir kulüpte sabahladýk. O gün düðün dahil tüm masraflarý ben yüklendim.
Konya’da ki iþi almamda ikisinin de bayaðý yardýmlarý olmuþtu. Ýþin kontrolörünü de ayarladýlar. Ýþe baþlar baþlamaz kontrolör kazýdan çýkan hafriyat nakliyesinde olmasý gereken mesafeyi kýsa tutuyor teknik þartname hükümlerini görmezden geliyor, bir þeyler beklediðini ima ediyordu. Diðer iþlerin de bitimine kadar Bekir bey, Akif bey ve kontrolör hizmetlerinin karþýlýðýný fazla fazla aldýlar. bu devran böyle gider sandým ama gitmedi. Talepleri her geçen gün artýyordu. Kayýn biraderime adýma doðacak parasal hak ediþleri çekmeye harcamaya yetki vermiþtim. Ben iþlerin takibi için Ankara, Konya arasýnda mekik dokurken o her akþam kontrolör ile birlikte bar pavyon eksik etmemiþ hesapsýz harcamalar yaptýðýný iþ iþten geçtikten sonra öðrendim. malzeme temin ettiðimiz firmalarýn çalýþanlarý buralarda görmüþler bizimkileri, patronlarýna da ispiyonlamýþlar. Keresteci çimentocuya, çimentocu kum çakýlcýya, demir tüccarýna derken birbirlerine anýnda haber uçurmuþlar. Kontrolöre duyar duymaz ulaþmýþ durumu sormuþlar.
O günlerde kontrolör arabasýný yenileyeceðini, biraz açýðý olduðunu ima etmiþ bende anlamazlýktan gelip aldýrýþ etmemiþtim. Kontrolör bunun hesabýný sana soracaðým dercesine ters ters bakýp elinin tersiyle odasýndan çýkmamý iþaret etmiþti. Ýlk fýrsatta bu durumu fýrsat bilip alacaklýlara iþlerimin kötüye gittiðini söylemiþ yapacaðýný yapmýþtý.
Bunun üzerine alacaklý esnaf ve inþaatta çalýþan iþçiler idarenin muhasebe servisine üþüþüp defterimi dürdüler. Kontrolörün istediðini karþýlasaydým bu terslikler olmayacak iflas etmeyecektim. Bekir ve Akif beylere durumu iletip yardýmlarýný istedim ama yüzüme dahi bakmayýp baþýndan savdýlar. Aralýklý zamanlarda geçmiþ günlerin hatýrýna bir kaç kez borç istedim, býrak vermeyi seni adres gösterdiler. Mehmet beye git onun gurubunda büyük yatýmlar var, sana iþ bulur dediler. Ben de utana sýkýla size geldim iþte. Ama yüzüm yoktu size bir türlü anlatmaya cesaret edemedim. Bu gün eve gidecek dolmuþ, eve ekmek alacak param yok, mecburdum size durumumu söylemeye özür dilerim.
Üzülmeyin dedi Mehmet bey, cebinden cüzdanýný çýkardý, cüzdanda bulunan altý yüz elli liranýn yüz elli lirasýný kendine ayýrdý. Trakya da, Ege ve Akdeniz bölgeleri teftiþinde edindiði yol harcýrahlarýný almaya mutemet tayin dilekçesini yazdý. Bu gün yetiþmez hafta ortasýnda, git vezneden paraný al dedi. Giyim yardýmý için de ayrýca bir dilekçe daha yazdý.
Yýllar evvel emrivaki yemiþ olduðu bal ve peynirin diyetini ödediði için mutluydu. Ýçinde bir kuþku vardý ya doðruyu söylemiyor diye de düþünmeden edemedi. Sabahattin beye dönerek;
- Sabahattin bey birazdan mesai bitecek beraber çýkarýz, seni de evine býrakýrým dedi.
- Zahmet olacak Mehmet bey dedi Sabahattin bey.
Mesai bitiminde beraberce arabaya bindiler, Tuzluçayýr’a doðru sohbet ederek yola koyuldular.
Eve eli boþ gitmemek için, Mehmet bey fýrýn ve markete uðrayýp bir kaç nevale aldý. Dar gece kondu sokaklarýndan geçerek bir evin önünde durdular. Kapý eþiðine oturmuþ fiskosçu birkaç kadýnýn arasýndan kalkan, bir kadýn Sabahattin beye doðru yürüdü. Yanýn da tanýmadýðý yabancý biri ile geldiðini görünce, gönülsüzce gecekondudan içeri buyur etti. üçü birden eve girdiler.Gecekondu bir oda bir araydý, mutfaðý yoktu, ara da çarpma masa üzerinde küçük tüp yanýnda alüminyum tencere, birkaç çatal kaþýk ve sararmýþ porselen tabaklar vardý. galiba banyosu yoktu. Ara nýn zeminin de bulunan pis su giderinden faydalanarak dökme su ile banyo yapýlýyordu. Tuvalet dýþarý da giriþ kapýsýnýn yan tarafýnda gecekonduya bitiþik fosseptik çukuru üzerine briketten yapýlmýþ olduðu için etrafa saçtýðý kokudan belliydi. Oda da zemine serilmiþ saçaklarý dökülmüþ yýpranmýþ halý, bir köþesinde giysilerini koyduklarý bez gergili basit bir portmanto, duvara dayalý üzerinde yýpranmýþ battaniye serili iki kiþilik demir karyola. Pencere önünde küçük sehpa üzerinde üzeri havlu örtülü alüminyum demlik çaydanlýk. ahþap pencerenin üst köþelerine çiviye gerilmiþ naylon dantelalý tül perde, hepsi bu kadardý.
Çay içmeden býrakmayýz dediler, çay bisküvi ikramýndan sonra Mehmet bey müsaade isteyerek oradan ayrýldý. Yol boyunca beraber çalýþmýþ olduðu arkadaþlarýndan nefret etti. nasýl tanýyamamýþtý onlarý. Sabahattin beyin yaptýklarý doðrumuydu sanki neyse dedi kendi kendine. Þimdi balla peyniri hazmedebilirim diye düþünürken tebessüm ederek evine doðru arabasýný hýzla sürdü.
Mehmet bey Sabahattin beyi, ileri ki günlerde bakanlýkta iþ yapan bir yüklenicinin yanýnda iþe baþlattý. uzun süre bir daha görüþmediler.
On yýl aradan sonra Mehmet bey, ziyaretine gelen anne ve babasýný memleketlerine göndermek için tren garýna geldi. tren kalkýþ anonsu yapýlana kadar yanlarýnda kaldý ellerini öperek vedalaþtý.
Gar binasýndan çýkarken karþýsýnda lacivert takýmlý, fötr þapkalý iri yarý þiþman bir adam yanýnda temiz giyimli kravatlý iki genç delikanlý ile birlikte gar binasýna doðru gelirken gördü. Bir an göz göze geldiler, bu sefer Mehmet bey tanýdý iri yarý þiþman adamý. Duruþuyla biraz havalý ve maðrur bir tavýr sergiliyordu þiþman adam. Mehmet bey yaklaþan þiþman adama tebessüm ederek;
- Merhaba Sabahattin bey,
- Affedersiniz tanýyamadým
- Ben Mehmet, hani kurumdan bir ara bakanlýktan tanýdýnýz mý!
- Mazur görün þimdi tanýdým nasýlsýnýz Mehmet bey
- Teþekkür ederim iyiyim, ya siz Sabahattin bey
- Þükür bende iyiyim, hayýrdýr bir yere görev mi var Mehmet bey
- Yok Sabahattin bey babam ile validem bir müddet bizde misafirdiler memlekete gönderdim biraz evvel uðurladým onlarý.
- Ya siz nereye yolculuk mu var.
- Belediyede devam eden birkaç iþim var. Bu arkadaþlar iþlerimin kontrolörleri Tunç bey, Atýf bey. Ýstanbul’a bir malzeme seçimi için gidiyoruz, trenimiz de gelmek üzere, perona geçmemiz lazým görüþmek üzere müsaadenizle.
Tabi müsaade sizin Sabahattin bey iyi yolculuklar.
Mehmet bey olduðu yerde dondu kaldý. kendini toparlamak için gar binasýna geri döndü, ahþap kanepelerden birine oturup perona giren mavi treni seyrederken, lacivert takýmlý iriyarý þiþman adam önde Bekir ve Akif bey gibiler ardýnda trene binerlerken gördü. Ýriyarý þiþman adam Sabahattin bey ve avadanlarýnýn bir daha karþýsýna çýkmamasýný diledi. 011014mcicek
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.