Semt, Üsküdar’ýn yukarýsý, Salacaðýn arkasý,
Doðancýlarýn üstü, Paþakapýsý...
Arnavut kaldýrýmý, fakat tertemiz bir sokak;
Çember peþinde koþuþan, topaç çeviren çocuklar,
Birkaç kedi ve köpek,
Merkepli ’saka’sý, çýngýraklý ’yoðurtcu’su,
’Köþe bakkalý’ ve kubbesiz ’Cami’si
Ve baþörtülü, aydýnlýk yüzlü hanýmlarýyla
Tipik bir ’Müslüman Mahallesi’...
Akþam ezanýnýn hüznüyle birlikte
Þirin bahçeler içindeki ahþap evleri
Ne kadar þiirsel aydýnlatýrdý
Titrek alevleriyle ’Havagazý Fenerleri’...
Gece, ’cumba’larýn kafeslerinden
Soluk ýþýklarla birlikte, hafiften sesler sýzardý derinden
Ýhtiyar Üsküdar’ýn yorgun evlerinden;
Ya ’Münir Nurettin’den bir gazel, ya bir genç kýz kahkahasý,
Ya da, evin yaþlý dede’sinden, henüz bitmiþ bir ’hatm’in duasý...
Adýmla seslenerek selâmlardý herkesi tanýyan ’Mahalle Bekçisi’
Boynunda düdüðü, belinde ’Kýrýkkale’, aðzýnda ’Birinci’si...
Ve evime gelirdim,
Anam, köþe penceresinde beni beklerdi, bilirdim.
Ve evime gelirdim, günümün son duraðý;
’Ýhsaniye Mahallesi’nde ’Baha Bey’in Konaðý’.
Baba ekmeðim, ana kucaðým,
Benim tam beþ kuþaklýk ’Ata ocaðý’m...
Osmanlý görkemince ulu tavanlar, geniþ odalar,
Hangi pencereden baksan; Kýzkulesi, Sarayburnu, Adalar...
Taze ovulmuþ tahtalardan ’arap sabunu’nun misk gibi kokusu,
’Harem’le ’Selâmlýk’ arasýnda bir ’Dönme dolap’,
Belki halâ içinde, gizli kalmýþ bir sevdanýn fosilleþmiþ tortusu...
Her basamaðý ayrý bir naðmeyle gýcýrdayan ahþap merdiven,
Pirinç topuzlu, yaðlý boya kapýlar
Ve ’Baðdadi’ duvarlarda bembeyaz kireç badanasý,
Ve her köþeye sinmiþ nefes nefes
Ýstanbul’un o nice saltanatlar görmüþ havasý...
Penceremin dibinde ulu bir ’Manolya Aðacý’,
Limon kolonyasý gibi eserdi yüzüme sabahlar...
Bahçede; lâle güzelliði, gül kokusu, çamlarýn hýþýrtýsý,
Sabah ezanýnda horoz seslerine karýþýrdý
Bir kuyu çýkrýðýnýn gýcýrtýsý...
Kýrmýzý balýklarýyla bir havuz,
Üzerindeki asmadan sarkan salkýmlar,,
Etrafta erikler, incirler, ayvalar, narlar
Ve bahçenin mahremiyetini koruyan
Çepçevre ’Horosan’ duvarlar...
Ýþte, böyle bulunmaz bir ’güzellikler demeti’ydi o konak
Ve ömrümce içimde bir hicran olarak kalacak...
Þimdi, onun yerinde kare pencereli, beton bir bina duruyor
Konaðýn mezar taþý gibi;
Görkemli bir geçmiþin gözyaþý gibi..
Ünal Beþkese (1992)
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.