denizlerim kurusun yalaným varsa
boðazým kurusun
pera da akordion çalýyordu Anahit
eski yüzlü fotoðraflara
dem vuruyordu yanaða bulaþýk rujun kýrmýzýsý,
demlenme vakitlerinin keten örtülerine
dünleþiyordu kabuðum,
erguvan emziren yaðmurlarýn
üçüncü cemrelerinde
ikindileþiyordum...
Saint Antoine da
dilek mumu satýyordu keþiþler
þaraplý ekmeklerle kutsanýrken aþk
üç kadehi kýrýyordu Hristaki pasajýnýn içki evinde
üç olmazýn suskusu
külleniyordu cinsiz lambalarýn kül kedileri,
çýkýlacak kavak ararken kör nefsim
kulp takýyordum yalnýzlýða,
kutular açarken Pandoralar
hiçleþiyordum...
defne yapraklarýyla sarmaþýyordu,
çölü bilmeyen kum balýklarý
alkýþ toplarken bir þarkýnýn reveranslarý,
bozuk para seslerinden
kahkahalar atýyordu,
hýþýrtýlý etekli kadýnlar
çürüðüne tutunmuþ diþ aðrýsýydým
baþ aðrýsý,düþ aðrýsý
üzüm çekirdeklerine saklanýyordu sessizliðim
baðýr baðýr
düþleþiyordum...
sokaklarýnda geziniyordu esrikliðim,
biz olamayan aynýlarýn
parmak izlerini lanetliyordum,
martýlarýmý ezen þehir hatlarý vapurlarýnýn
ellerimi saklýyordum,
çapraz ipler dikilmiþ gömleklerden
aslalaþýyordu güncel döngüleri kefaretlerin
salgýnlaþýyordu Ýstanbul mavileri
içimdeki Ýstanbul bitiyordu
mavileþiyordum...
Suadiyemartikibinondört
Demir Mutlugil