Ah…
Ey y a r!
Biçimsiz bir hal aldý bu dilimdeki efkâr
Sevdanýn en derininde filizlenen rayiha
Yükselir de Sema’ya;
Kendini inkâr eder kalbim:
Doruklara seni fýsýldar güneþin en olgun saati
Mevsimlerin bakirliðine inanýrken
Aþk her mevsim çöl ayazýný rüyalarýma taþýdý
Kendimi reddettiðim fýrtýnalarýn nabzýný tutarken buldum
Ki her þey kývamýnda
Ki göz kýrpýyordu yýldýzlar
Birden bire duraðanlaþtý gök
Güneþ yüklü akþam kýrýk dökük
Kýna kýzýlý gazel býraktý avuçlarýma
Sular mý yetiþti imdadýma
Yoksa zehirli çiy tanelerimi bilemedim
Ýkindilerin solgunluðunda biriktirdim
Eski bahçemde uðuldayan erguvanlara içireceðim
Ey y a r!
Bilmediðim görmediðim cinnet karýþýyor sessizliðime
Katil bir telaþa bürünüyorum
Umut yaprak dökümünde
Güller çiçekler göz kýrpýyor topraktan
Gökyüzü bana; gel kardeþ ol der gibi:
Bir sýzýntý dolaþýyor tenimde:
Bir inilti kursaðýmý gýdýklýyor
Bezgin ruhum mevsim dönencelerinde
Geziyor Nevbahar ülkesini
Göklerin zaptýna Nihavent þiirlerle düþüyor
Mavi göðü okþuyorum.
Kirpiklerinin buðusudur bana Þiraz bahçelerini gezdiren
Uç(urum)larda öbür yarýsýný arayan mecnun gibi..