Kör turuncunun dünyasýnda
sarmaþýk besleyen bir deliyi sevdi adam
evlerin balkonlarý vardý belki de
belki de uðurlamalarda el sallayan bir hikâye
terk edilmiþ bir istasyon lojmanýnda
bitti diyordu þiir
çýplak bir çocuk koþuyordu karanlýk sokaklarda
bir sarhoþ nidasý gibiydi bozacýnýn sesi
bir kiþiyi anlatýyordu bir rakamý
bir feneri biraz da
ýþýðýna aciz gibiydi
her gemi o kýyýdan hep uzak
içinde hep kayýp
parmaklarýnýnsa hep ucunda
meltemle öpüþüyordu kertenkele
kuyruðunda ayrý bir hüzün
biçimsiz taþ tuðlalarýn yükselttiði
bir bað evi belki de
sundurmasýnda rakýsýný yudumlayan
terk edilmiþ emekli efe
gözleri hep tepelerin ardýna dalgýn
limonlu helva, sarýþýn kadýn
yüreðini kavradý manolya
üçüncü sayfanýn kamarasýnda bir sazlýktý
akvaryumda kumlara gizlenmiþ aþk kolyesi
þans daðýtan þanssýz piyangocu belki de
yasaklý bir battaniye sýcaðýndan uzakta
umutlarýný ütüleyen gelinlik beyazý sadece
arkasýndan koþanýn
arkasýnda bekleyen ýþýklarý söndüren telaþ
yetiþmesi zor diyordu bir ayna
yüzyýllardýr tozlara mahkûm
kuzeyi gibi o ülkenin
davetsiz bir misafirperverin
sevgisine ait içinde ne varsa
limonlu helva, pencerenin ötesi biraz
dalgalanan su belki de...
.