Ayaðýma süprülen ölü harflerden kurdum bu kenti
Orda dört ölü ve dört aðaç yer kürenin altýnda
kitaba el basýp ayakalrýyla cesete küfreden maaþlý -
ve ruh(u) satlýk ve yasal iti insanlýk adýna gudretli adamlar-
gördüm havada oksit ve türbülans boþluðu orda öldüm
Bir göç çocuðuydum kuþlar bilir uzun ve esmer
en çok ben severdim Nazýmýn mavi gülüþünü
ellerimiz þiirdi en karasýndan ve yara ortak atamýz
orda ceviz aðacýydýk ikimiz de gezi parkýnda yanmýþ iki göz
orda ikimiz de henüz on dokuz yaþýndaydýk ve yoksul
Ellerime yazdýðým ateþten öyküler kanatýrken tanrýnýn kitabýný
henüz kuþlar vardý o kentte -aðaçlar gülerdi deðince kirpiklerin senin
yeþilden lilaya toprak kokardý memleketim sen gene oradaydýn
sýnýr kapýlarýnda hep kýrmýzýydým ben oysa ve beyaz- biraz da Mezopotamya
ben kürtçe bilmezdim kýzardý reþo esmerdik ikimizde...
sonra hep doðuya giderdik ayýný otobüsle Renden nasýrlar taþýrdýk
su toplardý göz çukurlarýmýz- aya ayak basmýþ gibi aðlardýk her defasýnda
Yüzüme saplanan plastik mermilerden tanýdým bu kenti
süprülen siyah mavi yeþil gözlerden her sabah
Uyanan direnen düþlerinden mor isyanlardan
bir kýrmýzýlý kadýnýn beyaz gülüþünden
Ve korkunun adres deðiþtirmesinden sonsuza dek...
CC-
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.