Saatin tiktaklarý vururken sabaha doðru Lacivert bir gecenin içinde Mavinin tonlarýnda birer yýldýzdýk Kendi ekseninde parlayarak Dostlarýmýzýn yollarýný aydýnlatmaya çalýþtýk…
Gücümüzün yettiðince Elimizin uzanabildiði kadar Hayali bir mendille Dokunduk gözlerimizden akan yaþlara Bir türkünün ezgisinde Yaralarýmýza derman aradýk Kendimizi bulduk þiirlerin satýr arasýnda Paylaþýrken üzüntülerimizi bölüþtük Neþelerimizi toplarken yüreklerimizle çarptýk Sevgiye sýnýr koymadýk Sonsuzluða uzandý saygýmýz Hoþgörüyü özümüz bildik…
Konya’dan etli ekmek yedik Hülya’mla Londra’dan asi bir þarap açtýk Ferhan’la Avusturya’dan otuz yedi yýlýn Hasreti yüklendi omuzlarýmýza Bekler olduk mavimi mavi gurbetten Seher vaktinde sislerin arasýndan Çið düþerken topraða Düþündük, Neydi, kimdi bizi bir araya getiren?
Kimimize, Ýçindeki hiç büyümeyen çocukla kardeþ, Her daim samimi içten bir dost, Candan can arkadaþ, Koruyup kollayýcý aðabey, Yoldaþlarýna yoldaþ, Özlemiyle yanýp kavrulduðu Dilinden hiç düþürmediði can özü Mavi yürekli, maviye sevdalý Ruhu masmavi Mustafa hocam Sebepti birbirimizi bulmamýza…
Her yeni günde içimize doðan Sarý sýmsýcak güneþimiz Varlýðýyla bizleri onurlandýran Bir babanýn evladýný sahiplenmesi gibi Yüreðini konuþtururken karanlýðýmýza ýþýk tutan Bizleri kalplerimizden mavi bir kurþunla vuran…
Sondan bir önceki diyerek Üç boyutlu bir masalýn asýl kahramaný Biliyor musun? Deli; divanesiz olamaz Geç bulunmuþ kardeþ tez kaybedilemez Ak’sýz kara griye mahkûm edilemez Mavi turuncunun boynunu bükemez El ele verdik iyi günde, kötü günde And içtik Ayný yollarda engelleri aþmaya…
Haydi, Kolaysa git bizden Cesaretin varsa býk bizden Þairliðin yeterse bitir bu üç boyutlu masalý Unutma; Her birimizin yüreðinde Senin yüreðini hedef almýþ Mavi bir kurþun saklý…