Öyküsü olmayan yaðmurlarla yoðruluyor tüm þehirler,
ben içimden içini geçiriyorum,
toprak kuru üzüm kokusuyla deliriyor,
pamuk dolduruyor uyku tüccarlarý yaþama
elleri kanýyor dallarýn ve kökleri tuz kokuyor kaldýrýmlarýn
yine de ekmeðe müptela öpüþüyor þiirler
Ýçinde okuyaný olmayan bir kýtadan düþüyoruz
kurak dudaklarýn çatlaklarýndan sýzarak
atlýkarýncalar hala beyaz boynunda
ve avuçlarýn bir kekik dalýnýn baharý kadar sýcak
tomurcuklarýný kaybetmiþ çocuklarýn
gözyaþý damlasýnýn içinde buluyoruz öykümüzü,
ýslanmýþýz
Okumaya kavuþuyoruz yani Asya’ya
Sen bana içindeki boþluðu anlatýyorsun
ben smokin giymiþ duvarlarý,
fýsýldaþan bir ormaný kaybediyoruz ömrümüzde ki bahçede
o lunaparkýn yerinde öldüm minderleri nefes alýyor
biz ise susmaya süslenmiþ bir seviþmenin
yumurtalarýndan çýkacak güvercin yavrularýný bekliyoruz
çeviremediðimiz o sayfada
Akil bir korkuyla baðdaþ kurmuþ evimizdeki koridor,
balkon yeni bir oda olmuþ gökyüzüne
arýzalý bir asansörde
yüzyýllar önce unutulmuþ þarap þiþesini buluyorum
ki o bekleyiþ deðerli kýlýyor Ýçimizdeki sarhoþluðu
Yedi gün süre veriyor Tanrý
sekizinci gün de bitmeli diyor bu köprü,
oysa ki biz ýslanmýþýz
öykümüzü buluyoruz tüm meleklerden habersiz,hüzünlü
sarýlmaya tutuþuyoruz yani sýðýnmaya,
sevgi sözcüklerinin hiç söylenmediði
yaðlý boya tablolarýna uzanýyoruz,
muson yaðmurlarý karþýlýyor bizi,
birlikte bir þiir yazmaya baþlýyoruz kristal sesli
Ýçim için
için dýþarýsý ve içerisi sekizinci günün içinde,
yedi günü yitirmiþ ellerimiz bizim için
Ýçin içim
içim köprünün altý ve üstü, içinde,
sekizinci gün Tanrý tebessüm ediyor yüzünde bizim için
...