kulaklarýma doldurdum sesini
duymuyorum kimseyi...
yangýndan ilk kurtarýlacak gibi duruyor vakur gülüþüyle karþýmda
ekmek kokuyor elleri sýcacýk
su veriyor aðaçlara,susuz kalmýþ kuþlara,kýrmýzý karýncalara
bütün çiçekçilerde adý geçen sarm’aþýk
dört yaný yalnýzlýkla çevrili bu rüyada
teslim oluyor ellerim þiir çizgili avucunda
kitap arasýnda kurutulmuþ gül kurusu gibi duruyor vakur gülüþüyle karþýmda
iki þekerli çay oluyor demli gözleri
kýrýlýyor fay hatlarým kâmuran dikiliyorum aynada
narlarý ayrýlýyor gövdemin dokundukça hükümran elleri
ucu yýrtýk siyah beyaz resim gibi duruyor vakur gülüþüyle karþýmda
parmaklarýný çýtlatýrken gece tavansýz kalýyorum
aðzýndan düþen her kelimeyi fransýzca öpüyorum
bir orman yanýyor dudaklarýmda
bulutlarý içiyorum
bileklerimdeki parmak izlerine kýrmýzý jilet sürüyorum
mor bir ýslýk dolanýyor boynumda soðuyorum
dibindeki yangýný bile bile dalýyorum ýrmaðýna
küllerimi denizlere emanet ediyorum
idam mangasý gibi dizilmiþ þehirler aramýzda
hangisi vuruyor bu vuslatý faili meçhul
dipdiri duruyor iþtahlý günah aþkýn her çaðýnda
yusuf’un yýrtýlan,ateþ’ten gömleði sýrtýmýzda
ellerimiz yanýk buzul
...
ben kýrýlýr sen içimde kalýrsýn
cesedim ruhuma aðýr gelir
susarsa sesin...