Bu gökler, ah! Bu gökler; çok aðladý bu gökler…
Baþýmýzýn üstünde masmavi tül kubbeydi
Bu yýkýlmaz çatýyý tutuyordu melekler
Duyan, yaþayan, yayan, ruha emniyet veren
Altýnda ümit-vardýk; duamýz hep Rabbeydi
Ýçten içe coþarak hep çaðladý bu gökler
Mehmet Âkif tarzýyla dersek; “âmin ve tekbir”
Dilde “Allah’u ekber”; gülde “Allah’u ekber”
Bu göklerde uçardý, sorun, özgür kuþlara
Ve boy atýp uzayan kavaklara ipince
Ak-kara ve kül rengi bulut bulut yaþlara
Akýnca yerküreye çiçeklerdi göveren
Bir baþtan öbür baþa daðlar var ki yenice
Yaslanýrýz üstünde kayalara, taþlara
Mehmet Âkif tarzýyla dersek; “âmin ve tekbir”
Elde “Allah’u ekber”; yelde “Allah’u ekber”
Ve *Meþhed’de* can veren, hasrettir nazlý yâre
Toprak olan canlarýn bir kez yok þikâyeti
O cephede bilcümle eri, paþasý yere
Düþse de kalkar, koþar, çünkü hepsi Alperen
En büyük silah dua, bilen okur ayeti
Uçarken bulutlarla rahmetle pare pare
Mehmet Âkif tarzýyla dersek; “âmin ve tekbir”
Selde “Allah’u ekber; gölde “Allah’u ekber”
Nasýl aldýk anadan doðduðumuz gün saný
Ahmet, Mehmet, Mustafa; Hasan, Hüseyin, Ali
Dili dönen okurdu Kur’an azim-müþ-þaný
Lal diller çözülürdü toplanýrdý yâr, yâren
Doyduk, duyup okunan hakikati, meali
Cûþ ile hatýrlayýp ol Resulü Zi-þaný
Mehmet Âkif tarzýyla dersek; “âmin ve tekbir”
Külde “Allah’u ekber”; çölde Allah’u ekber”
Ayþeler, Fatmalar ki hepsi de Bacýyan’dý
Onlar ki, bizler için yerde gezen melekler
Eþ bilip, kardeþ bilip içerden acýyandý
Koþturup yara saran onlardý eþsiz ceren
Eller gökte, duada, tutuldu tüm dilekler
Onlarýn yaþýyorken canlarý ne çok yandý
Mehmet Âkif tarzýyla dersek; “âmin ve tekbir”
Halde “Allah’u ekber”; belde ”Allah’u ekber”