Say kibeyaz kasým güncesi...
ölümü de teðet geçtik...
korkmayý öðreniyorum önce
doðduðum yere yabancýlýðým arttýkça
kýrýk aynama yansýyor lanet hayat
amel kitabýma yüz çizgilerim el bastýkça
sebeplerim vardý affetmeye dair
yakamdaki karanfil mutluluk saçarken dudaðýma
esir alsa da gidiþler c’esareti
kalacak gelgitleriyle dönüyor baþým
karanfil kokulu þiir sayfalarýmda
kirlendi mi dünya anne
yoksa sen gideli mi gözlerimde çoðaldý çöpler
þu günâh senin bu günâh benim oyununda herkes ebe
gökyüzü kirlenmesin diye oysa
hayallerimi bile uçurmamýþtým ben güneþe
susmayý öðrendim bir de þimdilerde
dilimden huzur kelimesi eksildikçe
cehennem çukuru doldu dünya inanki
iblis kulaklarýmýza kibri üfürdükçe
gördüm ki
acýnýn rengi her dilde ayný
hüznün rengi sarý her gözde
ölsem gam yemem gayrý
ölsem kalmaz gözlerim geride
býrakacaðým bir adým var
bir de tamamlanmamýþ birkaç dize
anladim ki herþey boþ
beyaz gün’âh bulaþmýþ kefenlerimize
nöbet tutuyor kapýda kýyâm’et
vurulurken beynimizden keskince
ölmek için erken vakitlerin
düþünmek için geç eyvâhý penceremizde
tadý da kaçtý teselli þarabýnýn
yaktýkça boðazýmý gamlar
mutlu olabilirdik belki de anne
vazgeçmeseydi uçmaktan kuþlar
biliyorum ki
hayat ölümün az öncesi
yaþam âh beyhude
boþaltýn dünyayý ahali
Tanrý geri çaðýrýyor insanlarý cennetine...