Ýstanbul nabzý çarþýlarda atar, sabunla yýkanmýþ taþlarýnda çýnlar, sabahýn ilk ýþýðýnda açýlan kepenklerin sesi… Çayevi semaveri lokomotif misali buhar verirken, köþedeki fýrýndan gelen ekmek ve simit kokusu yerden bir metre havada asýlýdýr, az ötede balýkçýlar, bir avuç suyu öyle bereketli serperler ki tezgaha, bütün balýklar eþit pay alýr, kovayla dökülmüþ sanýrsýn, dünyada yoktur böylesi, hemen yanda balýkçý kardeþi manav tezgahý ebemkuþaðý rengindedir, biraz aþaðýda kuru kahveciler, baharatçýlar, yüzlerce deðiþik kokuyla kabartýr ruhunu, bir sokak ileride meyhaneler akþamcýlarý bekler, piyangocular, sokak müzisyenleri, el ilaný daðýtan gençler, seyyar satýcýlar köþelerinde, sevgililer, öðrenciler, iþten dönen ellerde alýþveriþ torbalarý yaþlý insancýklar, çay içip soluklanýrlar, kiliseler, camiler, gri gökyüzü altýnda gururla beklerken, Ýstanbul nabzý aksakta olsa atmaya devam eder çarþýlarýnda…
Sosyal Medyada Paylaşın:
iveysi Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.