Parkta bir sonbahar, zaman ikindi.
Bankta bir adam;
Eli þakaðýnda, hüzünlü...
Hazan yapraklarýyla arkadaþ þimdi,
Belli ki çok þey yaþamýþ, görgülü...
Geliyor uzaktan bir kadýn,
Güz yapraklarý misali, salýna salýna.
Kýþa isyankâr, belli…
Ak gerdanlý, kardelen sanki.
Bahar tomurcuklarý gibi zinde,
Yeþil ve pembe iç içe.
Yaz mavisi kadar derin, dalgalý.
Yorulmuþ iyice, belli uzaktan geldiði.
Ýliþiyor bankýn boþ tarafýna, adamýn yanýna.
Hazan yeþeriyor o an bahar damlalarýnda,
Bahar meyve veriyor, güz olgunluðunda.
Uzaktan bir þarký esiyor rüzgârla;
"Rüyalar gerçek olsa!"
…
Kýyýda bir sonbahar…
Güneþ kýzýllýðýyla batmakta,
Belli ki vakit akþam olmakta…
Yürüyor kumsalda bir adam;
Kum taneleriyle sýrdaþ…
Gözleri ufukta, adýmlar yavaþ.
Az uzakta bir karaltý.
Siluetinden belli, bir kadýn…
Dalgalar vurmakta kadýna, haþin bir sesle.
O ise, köpüklere dalmakta sessizce
Ve kaderine gitmekte kendince…
Bitkinliði çok belli…
Raks etmekte artýk deniz kadýnla,
Gözyaþlarýný alýyorken koynuna…
Ufukta güneþin kýzýllýðý,
Kýyýda kadýnýn sessiz çýðlýðý...
Belli ki birlikte yutuyor deniz.
Kýþa yol alýþ ve yaza dönüþün
Sýrat köprüsünde artýk adam…
Köprü çok çetin…
Saðý da solu da kýþ, eðer düþerse.
Uzanan avuçlarý, ya ýslak bir tenle dolacak,
Ýki avuç birlikte yaza doðru koþacak.
Ya da boþ kalacak elleri,
Sýrat köprüsü belirleyecek kötü kaderi.