Kýrýlan meleklerin kalpleri dökülmeye baþlarken ellerimden
Çaðýrdýlar, yitip giden zamanýn elçileri rüyaya
Dokunmak için bir defa
Uykularýma rüzgar düþtü okþadý yanaklarýmý
Güneþe koþan kelebekler de þahit...
Maviyi umut yaptým, uçurdum sol yanýmdan
Bir tenimde ateþ kaldý geriye
Birde kuru yapraðýyla süzülen hatýralar
Anka’nýn selamýnda kaybolan tüy oldu
Yokluðunla savrulanlar...
Yok oluþlarýn eþiðindeki uçurumlarda
Sularý yaktýlar havariler bir de Ýrem bahçelerini
O duman gözlerime çöktüðünde
Ýki kere azat edildim kendi dünyamdan
Tozluydu yollarýn hep
Acýmý devirmek için kapýna geldiðimde
Yol uzar,zaman donar,kar yaðardý saçlara
Denizlerden kaçarcasýna
Adalar sýðýnýrdý gözlerim
Bulutlar utanýrken ben kirpik ýslattým
Damla doldurdum göllerime gömdüm
Islansa ay hýçkýrýðýmdan
Düþerken beraber yaksak denizleri
Þavkýn huzurunda ýslansak uzun uzun...
Yýldýz yanýðý izler çekilirken alnýmýza
Yorgan etsem geceyi karanlýðýnda
Adýný sorsam,’efsane’ dese bana güneþ
Dün gibi döksek kendimizi takvimlerden
Maviye çalsa tenimizdeki rengimiz...
IÞIK bizi evlat edinse
Gül kurutsak kirpiðimizde
Savrulsak varsýllýðýmýzla topraða
Kozasýný yýrtmýþ iki kelebek heyecaný taþýsak
Ýpsiz kalan uçurtma izlerinin peþindeki çocukluðumuzla
Kasýmlardan silsek sonbaharý
Ýkiz kirazlar olsak aðýr dallarda
Tutabilir miydin içimde uçuþan martýlarý
Özgürlüðümü yudumlayan deryalara inat mai gibi..