Yine ölümden bir yaprak düþtü tenime yeþil ile sarý arasý,
Bir tutam kuru toprak kokusu avuçlarýmda,
Serin ve gece karasý.
Þafaða saf tutarken, düþlerim,
Ýnsafsýzca yýrttý göðün kefenini, hüznün mýzraðý,
Beni bir tesadüf vurdu.
Islatýyor kaldýrým taþlarýný
Umutsuzluk incileri,
Þimdi bütün yollar çýkmaz sokak tenhasý.
Yüzü silik insanlar, dilsiz ve sahipsiz,
Sebepsiz ve renksiz
Sarýp sarmalýyorlar uzanmýþ bedenleri bir fýrtýna sonrasý
Gökyüzü bürünmüþ hüznün rengine
Bedenlere beyaz bir örtü gibi serilmiþ ayrýlýk
Can çekiþiyor þiirlerde i mgeler
Mýsralar prangada
Evlerin çatýlarý dokunurcasýna yaralarýmýza örtüyor üstümüzü
Agitlar yankilaniyor kör kuyularda
Ve þehrin en iþlek yerinde yine bir ölüm molasý
Martý kanatlarýnda eþkiya ayrýlýklar çýðlýðý.
Karada emekleyen sandal gibiyim
Küreksizliðe ve denizsiz kentlere mahkum.
Gözyaþýmla suni okyanuslar çiziyorum,
Umutsuz ülkelere.
Parmaklarýmda pullarý ölü dalgalarýn.
Þimdi bir kaç incitmeyen kelime düþünüyorum vedaya dair,
Gözlerimi dahi kaçýracaðým yerleri hazýrlýyorum önceden.
Konuþmak gerekir derken anlamsýzca susmayý,
Ve biliyorum çekeceðim acýlarý bir ayrýlýk sonrasý.
Þimdi dudaklarýmda kabir sessizliði,
Bir de yarým kelimeler dilimin altýna kýstýrdýðým,
Bilmelisin ki Delâl ben giderken kendimden
Ve gurbetse bana düþüncelerim
Hiç yazýlmayacak bir þiirdi söylemek isteyipte söyleyemediklerim...