Araba son model, gýcýr mý gýcýr...
Yerinde aksesuar, herþey var, hazýr.
Vites otomatik, direksiyon havalý,
Þoförü hiç sorma; baldan da tatlý…
Bakýþlar zeytin gecesi, yanaklar gül pembesi,
Arabanýn üstü de açýk, tamamlýyor dekoltesi…
Aldý yoldan bir acý âdem,
Baktý þöyle; âdemin gözleri sanki badem.
Bastý gaza hiç beklemeden,
Gittiði yolu düþünmeden…
Sordu âdeme yolda; ne yer ne içerdi?
Âdemin verdiði cevapsa, hepten beterdi…
Ýþ arýyordu, düþmüþtü yola,
Bakýnýyordu öylesine, saða sola…
Aklýna geldi minicikten bir þarký,
Mýrýldandý, anladý farký.
Açmýþtý yolda kapýyý,
Tatlý sanmýþtý iþte, acýyý…
Düþündü bir an; basmalýydý frene.
Araba mý parçalanýr, kime ne?
Asýldý frene olanca þiddetiyle,
Ekseninde döndü tüm haþmetiyle.
Dönüverdi geldiði yöne,
Görünmedi hiç bir þey gözüne.
“Hadi” dedi âdeme, “Yolculuk bitti.”
Âdem ise bakmadan ardýna, gitti.
Bir masal bu; kimse alýnmasýn üstüne.
Dünya kurulalý var masallar,
“Bir varmýþ, bir yokmuþ” deyi deyi
Çok þey anlatýlýr; insan üstüne…