-unutalým diyorum beyler! bir kaç kiþiliðiz
oturup bir güzel konuþalým
nedendir çocuklarýn çýðlýðýný asýþýmýz!-
bölünüyor çocuðun düþleri
uðulduyor erguvanlar gibi
uyumsuz rüzgarla yer deðiþtiriyor
çocuk gözleri þiddet boþluðuna asýlýyor
azarlanmýþ;
koþuyor denize doðru
martýlar silkeleniyor
düþüyor beyaz ölüm
parmaðýný yiyor þüpheli soru
her akþam, yeniden ve çetin
cam kenarýna býrakýlmýþ günler
çekiyor çocuk yüreði eteðinden
beyazýt’ýn güvercinleri gibi umarsýz
o salgýný uçuyor yoksul günceler
diz çöküp ayinlere ikindi gölgeleri
ovamsý boþluðunu okuyor derin mýzýka
aðrýyor çað
geri tepiliyor þehvet
bir el gizli düðümü çözmüþ
göðsünden çekiyor sözcükleri
bozuk mahzenine
gaz yaðýyla ateþliyor çocuk
kendi ürettiði þarkýyý
buluþturuyor suskun diliyle
kanatlanýyor bazâra
düþlerini
göksel sürahilerden döküyor
bu çocuðu tanýmazsýnýz
ihtilali eksik
çalkantýlý bir akþam
isimsizler denizinden geldi
adým baþý sirkler varken
sunak taþý masalsý yüreðinde
sýzdý topraðýn karasýna
çoðaldý saçlarýnýn arasýnda ak
ve anlaþýlmadý korsan gözleri
çünkü ýsýndýkça açýlýr saksýsýnda bir lale
bir kaþ seðirince
çürük, geviþ getiren güdü
kireçle söndürür
o yazýn gömüsünü
ey çocuk!
ey kol gezen sýzýntý!
bir sýðýnakta ruhumuz
kendini gezdirirken
burun buruna tahta atý vahalara sürdük
yitirilmiþ bir duygu
kopan sinir
ve Þiirin ötesinde
henüz açýlmamýþ darbeler gördük
sonra
içimizde iktidarsýz bir ceset
rüyasýnda ekmek su gören seni
ter içinde uyandýrdýk kýpkýzýl geceye
sonra;
seni selamlayarak baþladýk güne
senki ne kadar büyüsen o kadar çocuk.