Affet beni Ýstanbul
Meðer ne kadar da yersizmiþ öfkelerim...
Hatýrlar mýsýn bilmem
Hani bir öðlen vaktiydi
Onca kalabalýðýn arasýnda
Tam da güneþin, alnýmýza mýhlandýðý sýrada
Utangaç hallerimiz ve biz
Sükutun dibine vurmuþuz
Sözüm ona,
Kazara dokunurken ellerimiz
Pier Loti Kahvesine çýkan sokaða
Farkýnda olmadan usulca girmiþiz
Ya ikimiz…
Öyle titrek ve öyle masum
Gözü açýlmamýþ bebek kadar temiz.
Arka saflardan seçtiðimiz gölge bir masada
Haliç’e eþlik ederdi gözlerimiz…
Bir de çayýn yanýnda
Kapýnýn giriþinden aldýðýmýz sýcacýk simitlerimiz.
Aslýnda..
Biliyorum, büyütülecek bir olay da deðildi
Altý üstü boðazýma durmuþtu çýtýr gevreðim,
Ne kadar da vurduysan ardýma güm güm
Olacak þey deðildi
Çantamdaki suyum da bitmiþti o gün
Konuþamýyordum ki isteyeyim
Kelime-i þahadet bile getiremezken dilim
Dedim ki... yolun sonuna geldin bebeðim
Kaçýþý yok iþte, þimdi öldün.
Ah Ýstanbul ah!
Hiç hesapta yokken bende
Sen nasýl bir zulümdün.
7 Temmuz 2012/ NÜS