kalp duracaðýný anladýðýnda
kökleri ve yaþamuçlarý titredi
hayatý özünden solumaya baþladý
biliyor, korkuyor; bozulacak ipeðin büyüsü
zeval vakitlerin gözcüsü
hokkayla kýrmýzýyý üfleyince topraða;
boynumuzda inciler; müjdeler gibi eriyecek
uyluklarda gizlenen mânâ uçacak gökyüzüne
tutunacak parýldayan yýldýzlarýn kuyruðuna
biz çürümemiþ çocuk yürekleri
düþeceðiz köpük köpük denize
nice mor bulutlar üzgün; aðlýyor þimdi
biz gök sürgünüyüz, yeryüzü bedir
bir çift ayakkabý bulsak eþikte
beþikte saðalmýþ yara debreþir
hangi tabutun arkasýna saf alsak
parmaklarýmýzýn ucundan; kýpkýzýl
gelip geçer kimsesiz tabut
bir el saçlarýmýzý sývazlar
hatýrlarýz;
O kadar ki korkunç: Ölüm
öyle ya korkunun ve ecelin tuzu sen:
Örtüyorsun üstümüzü saydamlýðýnla
aylarýn yýllarýn defterlerini dürüyorsun
kalburun içine dökülen kurþunlarý
cinnin sarýlý örtüden arýndýrarak
Ey ecel!; biz seni yâr bildik elif elif küçülen dünyada
sen kendi gölgene bile aldýrmadýn
aslýnda ürkek olduðundan bile habersiz
hep hüzün taþýdýn canlý avuçlarýnda
sabýr uzlet ile mayalý: Su akýþýnda kýrýlan
kalmayacak zerresi ne bedenin ne rûhun:
O lambandýr senin!; yürü aydýnlýða
enginlere kanatlansýn harlý ateþin;
yazgýnda anaforlar:
-Ey yalnýzlýða yürüyen ses, bil ki!
-biz ölümlülerde biliyoruz
-adýna sýðýndýðýn Allah gerçek
Ey insanlar! kýrýn tövbe fanusunu:
Þafak otlarý cayýr cayýr yanarken
ifrit dokunsun kalbinize, dirilin:
Ölüm kusan girdaplarýn önünü kapayýn
çünkü kustukça okunur hayatýn salt çizgisi
ayrýntýlar gizlidir Ýsrafil’in kanadýnda
biraz daha kalalým yeryüzümüz p/ak;
sonra taþýnýrýz kara geleceðe
gölgeler karýþýr sonsuz Râhmet’e