Ýnce
kumdan þiirleri ezberlerken
þuurumu yitirdim
yokluðunu yorgun aðaçlara fýsýldýyorum:
Delimiyim neyim!
O salâ, nidâ sözleri tüterken göklere
dile geliyor kelebeklerin yürek sesleri sultaným
ay’a çýrpýnarak vuruyor:
Süzülüyor ter alnýmdan
zemzem muskasý niyetine
avuçlarýndan içiyorum kana kana
ay birazdan duyurur râvîlere;
koynuna alýrlar mülkümü:
Ýhsân’a gerek yok:
Gölgeye çek beni.
Çöl bekliyor bir devenin sýrtýnda;
dirilecektim az kalsýn
ay ikiye bölündüðü gecenin önünü aðýtýmla aralýyor
gömleðimi ters giydirmiþler, ellerim buz
ya duândayým, ya beni uðurluyorsun serap’ýndan:
Ayaklarým temmuzda hâlâ
benimde var bir yokluðum
gurbet için gurbete düþmekteyim o zeval vakitlerde
yalnýzca senin yokluðunu zarar bilip
yýkýlan kumdan bir kale hapsindeyim;
sana dair keskin þiirler dinliyorum ayaðým prangalý:
NebihaMuradî’nin dilinden
Beni isli lambalar masalýndan al:
Iþýðýný üzerine serp topraðýmýn
anka kuþu kanat vuruyor
yürüyorum ardý sýra;
birdenbire hayat,
birdenbire hüzün: Cebrâil’in yüzü
demedim mi sultaným! ateþ Ýbrahim’in ateþidir:
Yaksa da bir yakmasa da!
bütün adýmlar sûr’a yakýndýr ya!
Rûh bir nevi havâri Ýsmail’in taþýna sevinçle uzanan
iþte bende, az kalsýn dirilecek yürüyecektim!:
Sevr önlerine seni beklemek üzre.
O tepelerden ay hep doðar; her dem yeni bir ay
bekle beni sultaným:
Bu tepe hep sana bakar:
Bu yüz hep sana dönük
Rûh’um hep sana kanat çýrpar..