Bu kaçýncý baþ dönmesi Allah aþkýna?
Allahýn adýný da getirdim al bak
Ayaklarýmýn altýnda milyonlarca karýnca
Gidemesek de, en azýndan ‘gidiyorduk’ diye
Zorla adým attýrýyorlar beni yaþamaya
Yaþam dedikleri pembe bir masal olmadý asla
Ellerim mesela güverteye hiç deðmedi
Ya da ellerinden tutup, yüreðinden öpmedi
‘Aminsiz’ dualarýn çokluðunda açýða alýnmýþ
Saçlarýný gün ýþýðýnda tarayýp, kýyýsýna çekilmedi
Fakat hülyasýz olmaz diyen þairlere inanýp
Sarýp sözcüklerini sineme, sinen gibi tarihsiz
Geçmiþin düþ kýrýklarýný yamadým elemsiz
‘Sende ki’ þarkýya her bir kýlýmý asarken
Ýçine gömülmemi tebrik eden kuþu tanýdým
Cami önünde bulunan bir pýrpýr sefilliðinde
Bu dört yüz altmýþýncý mesai vakti diye
Mavi yastýðýna yasladým senin eþsiz kokunu
Bir zeytin bu kadar manalý olmalýydý bakýþýna
Yüz sürmeye, senli olmanýn sergüzeþtliðiyle
Iþýk yandý söndü, Allah için ben de sana
Sen de bana derken bildim aþk deðil masal
Hani düþmek nasýl diye düþünür ya insan
Bilmem yýldýzlarýn hangisi tatmýþtýr aþký
Ben yýldýz olup, düþürmedim senin adýný
Her yýldýz bir gün düþebilir diye düþündüm
Çok düþündüðümden ‘mazhar’ derlemiþ ya
Bundan birkaç yüzyýl önce sensiz iken bana
Hiç fark etmekle boþa geçirmedim zamaný
Var olduðumuz sürece, inandým masalsýz sana