ŞAİRİN GÖREVİ
I
Niçin sürgünsün þair yaþadýðýn toplumda?
Iþýksýz bir karmaþadýr siyasal partiler,
Bir yararý olur mu þu tasasýz ruhuna?
Çiçeðe durmuþ þiirin sararýp soluyor;
O boðucu, kirli havalarýnda onlarýn,
Güzelim buhurlarýn, günnük kokularýn;
Þaþýrýyor yolunu soluklarýný duyunca.
Köle ruhlu kavgalarýnda senin yüreðin,
Çimeni gibidir yaþadýðýmýz kentlerin
Gelip geçenlerin ayaklarýnýn altýnda.
Halkýn ve kral, dumanlý, sisli baþkentlerde
Nasýl çarpýþýyor iki ölümcül güç gibi,
Duymuyor musun seslerini dehþet içinde,
Sen ey topraðýna tohum serpiþtiren çiftçi!
Sen ey þair, sen ey usta, kapat kulaðýný!
Bu þamatanýn sana hiçbir yararý var mý?
Gürültünün patýrtýnýn içinden gelen
Bu insanlarýn arasýnda asla yer alma!
Dizelerde tanrýya þarkýlar söyleyen sen
Uzak dur, uzak dur, onlara sakýn karýþma!
Arýnmýþ ruh, þarkýný göklerde meleklerin
Verdiði huzurlu, barýþçý konserde söyle!
Sen ey kutsal çiçek, sen de gidip çöllerin
Engin gökleri altýnda serpilip büyü!
Sen ey düþsever insan, sýðýnaklarý ara!
Gizli maðaralarý, barýnaklarý ara!
Unutuþa kanat aç bulmak için sevdayý,
Sessizliðe koþ eðer iþitmek istiyorsan
Gökten gelen o sevecen ve o ciddi sesi,
Loþ yerlere koþ gönü görmek istiyorsan.
Haydi ormanlara git, haydi sahillere git!
Kendi tatlý þarkýný oralarda bestele!
Yapraklarýn ve gök gibi mavi dalgalarýn
Þarkýlarýyla, ilahileriyle birlikte.
Tanrý seni bekliyor kutsal bir yalnýzlýkta;
Tanrý ne çokluklarda, ne kalabalýklarda;
Ýnsan küçüktür, nankördür ve beyhudedir.
Her þey kýrlarda titreþir, kýrlarda ah çeker.
Doða büyük bir çalgýdýr, büyük bir lirdir,
Þair ise o büyük lirin kutsal yayýdýr.
Fýrtýnalarýmýzdan çekil ey bilge kiþi!
Bu imparatorluk ki tehlikeli sularda,
Yol alýyor, ne dümeni var ne pusulasý
Sen sakýn aldanma, sen sakýn kanma ona!
Bu gemi senin için bir aralýk ayýnda,
Bir balýkçýnýn kurutmak için aðlarýný
Gerdiði odasýnýn en ücra köþesinden,
Uðursuz bir gürültüyle gece karanlýkta,
Ürperen ve yana yatmýþ direkleriyle,
Geçiþini duyduðu bir gemi gibi olmalý.
II.
Çok yazýk! diyor þair, yazýk, hem de çok yazýk!
Ben sularýn ve aðaçlarýn sevdalýsýyým;
Onlarýn mýrýltýlarý, fýsýltýlarýyla
Yoðruldu, olgunluða eriþti yetkin aklým.
Kin, nefret yoktur evrenin yaratýlýþýnda.
Engeller yoktur onda, zincirler yoktur onda.
Ýyilik doludur çayýrlar, daðlar, tepeler;
Gülleri, çiçekleri anlatýr bana güneþler;
Doðada, uçsuz bucaksýz bir huzur içinde
Ruhum dört bir yana ýþýklarýný saçar.
Seviyorum seni, seviyorum kutsal doða!
Senin içinde eriyerek sen olmak da var;
Oysa serüvenlerin yaþandýðý bu çaðda
Herkes kendini baþkasýna tutsak kýlýyor.
Her düþünce bir güçtür, her düþünce kuvvettir.
Tanrý özsuyunu kabuklar için yaratýr,
Yeþermiþ, çiçek açmýþ dallarý kuþlar için,
Ovadaki bitkiler, otlar için dereleri,
Dolu kadehleri dudaklarýmýz için,
Akýllar için düþünürü, bilge kiþiyi.
Tanrý böyle istiyor çeliþkili zamanlarda,
Herkes çalýþýr ve herkes bir hizmet sunar.
Kardeþlerine dönüp de "Ben artýk çöle
Gidiyorum" diyenlere yazýklar olsun!
Kinler, nefretler, rezillikler þu þaþkýn,
Huzursuz halkýn yakasýna yapýþmýþken
Ne ayýp ayakkabýsýný giyip gidene!
Hiçbir iþe yaramayan bir þarkýcý gibi
Kentin kapýlarýndan apar topar tüyen,
Kýrýk dökük düþünüre yazýklar olsun!
Daha güzel günleri hazýrlamak için þair
Karanlýk günlerde, kötü günlerde gelir.
Ütopyalarýn, düþsel ülkelerin adamýdýr;
Ayaklarý burada, gözleri baþka yerdedir.
Ýster yersinler onu, ister övsünler, ne gam!
O peygamberler gibidir, her an, her zaman
Ve her yerde, içine her þeyi sýðdýrdýðý,
Elinde salladýðý bir meþale gibi
Geleceðimizi, güzel günleri aydýnlatýr.
Halklar sýkýntýya düþtüðünde onlarý görür,
Hep aþklarla dolup taþar tüm düþleri.
O düþler ki nesnelerin ona fýrlattýðý
Gölgelerin, karanlýklarýn ürünüdür.
Alay etsinler onunla, varsýn etsinler,
O düþünmeyi sürdürür ve kitlelerin
Ýþitmediði þeyi sessizliðe kaydeder.
Kimileri küçümser, görmezden gelir onu
Bu boþ insanlarýn sözlerine güler geçer,
Kahkahayla güler ve sessiz sessiz düþünür.
Uðultularýný ve hýçkýrýklarýný
Dalga dalga kumsallara yayan kalabalýk,
Bir okyanus gibi düþlerimizin üstüne
Kuþkuyu ve alayý yayan kalabalýk,
Seni kývançlandýran soylu, yüce düþünce
Devam ediyor gök bak hâlâ kekelemeye,
Ama yaþamýn damgasýný da taþýyor,
Çünkü insan soyu var Havva’nýn karnýnda
Kartal yumurtasýnda kartal, meþe palamudunda
Meþe var! Bir beþiktir Ütopyalar da!
Zamaný geldiðinde kamaþmýþ gözlerinizle,
Bu beþikten, serpilip açmýþ yürekler için,
Daha iyi bir toplumun çýktýðýný göreceksiniz.
Hakkýn doðurduðu görevin, kutsal düzenin,
Galip gelen inancýn ve iyi geleneklerin,
Çýktýðýný göreceksiniz. Bu devingen ve
Hep kývançlý ya da hep üzgün kalabalýk,
Yasanýn ancak düþler kurarak devþirdiði
Bir þeylerin tohumunu bir gün atacaktýr.
Bir gün ayaklarýnýn üstünde duracaktýr.
Fakat bu güçlü tohumlarý taþýmak için,
Ýçinde kutsal ýþýnlarýn arýndýrdýðý,
Esin dolu, sapasaðlam yürekler gerek.
Katýksýz yürekler, tertemiz yürekler gerek.
Alabora olur tayfasý olmayan gemi
Kadýrganýn yol almasý için nasýl ki
Kürekçiler her iki yandan kürek çekerse,
Herkesi ve herþeyi anlayan Tanrýnýn da
Ancak büyük ruhlara düþüncelerinin
Ýki yanýnda kürek çektirmesi gerek.
Uzak dursun sizlerden kutsal kuramlar,
Uzak dursun gelecek zamanýn yasalarý,
Geçmiþte sizin yýldýzýnýz altýndan giden,
Sonra sanrýnýn arkasýna gizlendiði,
Örtüyü kaldýrýp atýp da ruhunu pintilik,
Ve tutkunun en alçakça emellerine
Hiçbir þey olmamýþ gibi hemen teslim eden,
Geçmiþi, anýlarý, umutlarý olmayan,
Bu solgun dudaklý konuþmacý, bu hatip
Uzak dursun sizlerden, uzak dursun sizlerden!
Uzak durur adý insan sarrafýna çýkan,
Keselerini altýnla doldurmak isteyen,
Efendisini yeni hizmetçiler taþýyan,
O eski rahip gülücüðünü götüren,
Dinselliðini pazara çýkarýp satan,
Yýrtýk gülücükleriyle tüm kötülüklerin,
Göbek attýðý bu zevk, bu eðlence cümbüþünde,
Baþkalarý düþünürken o kafayý çeken,
Gerçek hazineleri çar çur edip kaybeden
Cüce ruhlu maðrur devden uzak durun!
Dört yol aðýzlarýnda saða sola sataþan
Boþ öfkelerden, hiddetlerden uzak durun!
Günün birinde kaplan kesilecek olan
Halkýn sevdiði bu kedilerden uzak durun!
Halk dalkavuklarýndan, saray yaðcýlarýndan,
Partisinin orta yolcu olduðunu söyleyen
Çýkarcý, bencil politikacýdan uzak durun!
Uzak durun bütün sönmüþ köseðilerden,
Göðüslerinde bir ruh taþýmayanlardan,
Ve ruhlarýnda Tanrýyý taþýmayanlardan!
Yalnýzca bu adamlarýn eline kaldýysak,
Ulu Tanrým, içinde yaþadýðýmýz bu çaðda,
Þair nasýl olur da baðýrmaz acý içinde
Nasýl olur da baðýrmaz "yazýk! yazýk!" diye
Bir gün utançtan yüzünü de gösteremez,
Evinin eþiðinde, öyle bekler ayakta,
Ýnmek üzere olan akþamýn karþýsýnda,
Silinen, yitip giden güne göz yaþý döker,
Ufkun dört köþesine, ufkun dört bir yanýna
Korkunç bir hayalet gibi küllerini saçar.
Bulutlarda gezen çakýrdoðanlarý gibi
Gülüþleri duyulur utkulu þairlerin,
Yergici þairlerin, alaycý þairlerin,
Aristofanes’lerin, ve kara þairlerin.
Sayýsýz utancýmýzý yüzümüze vurmak için,
Petrone karanlýkta uykusundan uyanýp,
O ünlü Romalý üslubuna sarýlýrdý.
Aþaðýlýk, alçak çaðýmýzýn yöresinde
Archiloque’un topal vezni, aksayan vezni
Bir kýrbaç gibi hoplayýp zýplardý elinde.
Ama Tanrý geri çekilmez hiçbir zaman,
Bu güneþ ki her þeye bir soluk kazandýrýr,
Hiçbir zaman tümüyle yitip gitmedi gözden,
Tümüyle batmadý gizlendiði tepelerden.
O hep üzgün ve tasalý koyaklar için,
Körleþtirilmiþ karanlýk þu ruhlar için,
Gururun yoldan çýkardýðý yürekler için,
Uçurumlarýn üzerindeki bir doruða
Iþýnlarýný býrakýr, ýþýnlarýný ve
Bazý gerçekleri býrakýr alýnlar üstüne.
Durmayýn haydi yüce ruhlar ve düþünceler,
Durmayýn kemirilmiþ sýkýntýlý beyinler,
Durmayýn hasta yürekler, yaralý gönüller,
Sizler dua edenler, güzel þeyler düþünenler!
Haydi biraz cesaret, ey gelecek kuþaklar!
Fýrtýnanýn, boranýn ormanda aðaçlarda,
Kopardýðý gürültüyle, istemeyerek de olsa
Gelen sizler! haydi biraz daha cesaret!
Dur durak bilmeksizin amaçsýz dolaþanlar,
Sizler! yolun zifiri karanlýklarýnda,
Ellerini uzatarak düþünüzün þekillerini
Gördüðüne inanan gezgin kuþkucular!
Sizler, kafalarý acý çeken düþünürler!
Sizler, ilahi bir dehþetle dolu olanlar!
Koyak’ýn böðürtlerine sarkmýþ olarak
Uçurumlarýn kýyýlarýna tutunanlar!
Sizler, bu kederli ve utkulu dalgalarýn
Denizinde kazaya uðrayan ey insanlar!
Sizler, denizden tir tir titreyerek çýkanlar!
Sizler! Yalnýzca yüreklerini kurtaranlar!
Bütün sabahlarda, çiçeklerin arasýnda
Sizler, güneþin doðduðunu gören bilgeler!
Ve bu kutsal ýþýklarýn içine gömülmüþ
Tan kýzýllýðýnda yeniden gelirsiniz siz.
Sizler, ey savaþçýlar! Gün doðmadan elini,
Kolunu yýkamak için hazýr bekleyenler!
Sizler, odalarda düþler, hayaller kuranlar!
Gözleri karanlýðýn içinde yitip gidenler!
Sizler, ey sabrýn ve direncin insanlarý!
Sizler, ey hep mutluluklarý dileyenler!
Sizler, hâlâ Ýsa efendimizin eteðini
Ve hâlâ umudu avuçlarýnda tutanlar!
Sizler ellerinde lamba, bir þey arayanlar!
Sizler tek silahý övendire olan çobanlar!
Dayanýn ey daðlarda, beldelerde olanlar!
Dayanýn, dayanýn, ey vadilerde olanlar!
Yeter ki her biriniz dar bir keçi yolunu
Bir sabahýn izini, bir karýðý izlesin;
Yeter ki hepinizin kara bir dalga olan
Kýyýsý Tanrý ve kuzey yeli bulut olsun;
Yeter ki siz inancýnýzý eksik etmeyin,
Yeter ki siz kývançlýyken ya da kederliyken
Bir çocuða, bir yýldýza ya da bir çiçeðe
Zaman zaman sevgi dolu gözlerle bakýn;
Yeter ki köle ya da özgür yurttaþ demeden
Her þeyde ve herkeste sevecek bir yan bulun,
Yeter ki siz, teninizin her bir dokusunda
Evrensel insanlýðýn titreþtiðini duyumsayýn.
Dayanýn, karanlýðýn ve köpüðün içinde
Hedef çok yakýnda ortaya çýkacak,
Sisin, dumanýn içindeki insanlýk soyu
Bir sözcük deðildir, bir bilmecedir ancak.
Öne eðilmiþ alýnlarýnýzýn üstünden
Yeterince geceler ve fýrtýnalar geçti.
Kaldýrýn gözlerinizi, kaldýrýn baþýnýzý!
Iþýk orada, yukarýda, yürüyün haydi!
Ey halklar, kulak verin, kulak verin bu þaire!
Ey halklar, kulak verin bu kutsal düþsevere!
Gece alný ýþýklý olan yalnýzca odur,
O muþtulayacaktýr size karanlýklarý,
Delecek olan gelecek zamanlarý
Açýlmamýþ tohumu yalnýz o bilebilir
Bir kadýn gibi tatlýdýr erkek ve Tanrý,
Ormanla ve dalgalarla nasýl konuþursa,
Onun ruhuna da öyle usulca seslenir,
Yumuþak, sevecen ve usul bir sesle.
Çünkü O’dur bütün dikenlere karþýn,
Arzulara ve kederli olaylarla karþýn,
Yýkýmlarýnýz içinde eðilip geleneði
Toplayarak yürümeye devam eden odur.
Gökyüzünün kutsayabildiði her þey,
Ve yeryüzünün kapladýðý her þey,
Bereketli, verimli bir gelenekten doðar.
Kökü geçmiþe dayanan bütün düþünceler,
Ýster insansal olsunlar ister tanrýsal,
Gelecekte de yaþar ve çiçekler açar.
Iþýk saçýyor þair sonsuz gerçek üstüne
Iþýk saçýyor þair, saçýyor alevlerini,
Olaðanüstü bir aydýnlýkla ruhumuz
Ýçin ýþýl ýþýl parlatýyor gerçekleri.
Boðuyor ýþýðýyla, ýþýðýyla dolduruyor,
Kenti, çölü, Louvre’u ve kulübeyi,
Bütün ovalarý, bütün daðlarý ve tepeleri,
Kaldýrýyor perdeyi gizlerin üzerinden
Çünkü þiir krallarý ve þiir çobanlarý,
Yýldýzdýr, Tanrýnýn yolunu gösteren.
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.