Takvimlerin tozlu tesbihi aðýr gelir kopar daðýlýr
Sarýsýndan yapraklar kalýrdý etrafta
Bir de sonbaharýn kollarýnda
Sabýr umut olur uzaðýndaki ilkbaharlara
Buluta sarýlýr yaðmur... düþer ilk damla...
Kirpiklerim paslý parmaklýk, nem emzirir
Çürür gözbebeklerim, yorgun bakýþlar kapý giriþinde
Aynalar uzak kalsýn,dokunmasýn yalnýzlýðýma
Çocukluðum gelir birden zamansýz aklýma
Çamurdan oyuncaklarým kuruduðunda çatlardý
Güneþ kurutur bulut ýslatýrdý elimdeki çamurlarý
Sonrasýnda kardanadamlý düþlerim üþütürdü beni
Ýçimdekiler ondan öncesi erirdi, karýþýrdý sulara
Denizi de sulamak gerekirdi mavi gözlerle bilirdim
Gellerin uzak olduðu gitmelerde kabarýrdý yakamoz resimleri
Ruhumuz una bulanýr, yoðrulur hamur olurduk
Tandýr ateþleri ýsýtýrdý bizi
Ekmek kokusu türküler dilimize deðerdi
Derin kör kuyulardaki yankýmýz yayýlýrdý
Yanýk kalmýþ yanlarýmýz hep sol yanýmýz olurdu
Oynardýk çamurdan yaptýklarýmýzla
Çocuk gülüþlerimizle,çocukça severdik
Bir elimizde ekmeðimiz bir elimizde bebeklerimiz
Çýnarýn gövdesine kazýlý dururken anýlar
Küçük bir yürek, büyük bir aþkýn þahitiydi
Uzanan köklerle ayakta durup açardý göðsünü
Mahsumiyetindeki sevmelere
Þimdilerde kalabalýðýn içinde yanlýzlýðým yoldaþým
Gölgeler her geçen gün büyüdükçe büyür
Gün küskün kýsalýðýnda,uzayan geceyle barýþýk kalýrým
Radyodaki hazin bir sesin eþliðinde karartýlý odalarda dolaþýrým
Gölgem her zamanki gibi sessiz arkamdan gelir
Bugün yüzüncü doðum günüm
Ve her söndürdüðüm mum bir çoçukluk aným
Parafin kokusu sararken etrafý
Derim kemiklerime daha da yaklaþýr
Kapanýrken gözlerim... iþte o zaman ben çocuk olurum
Yeniden doðmanýn eþiðinde, saklý bir toprakta içinde...