MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Kocakarı ile Ömer
Mehmet Akif Ersoy

Kocakarı ile Ömer



Üstad-ý necibim Ali Ekrem Bey’e

Yok ya Abbas’ý bilmeyen, kimdi?..
O sahabiyi dinleyin, þimdi:

"Bir karanlýk geceydi pek de ayaz..
Ýbni Hattâb’ý görmek üzre biraz,
Çýktým evden ki yollar ýpýssýz.
Yolcu bir benmiþim meðer yalnýz!
Aradan geçmemiþti çok da zaman,
Az ilerden yavaþça oldu iyan,
Zulmetin sînesinde ukde gibi,
Ansýzýn bir müheykel a’râbî!
Bembeyaz bir ridâ içinde garîb,
Geliyor muttasýl mehîb mehîb.
Ben sokuldum, o geldi, yaklaþtýk;
Durmadan karþýdan selâmlaþtýk.
Düþünürken selâm alan sesini,
O heyûlâ uzandý tuttu beni:
Bir de baktým, Ömer deðil mi imiþ?
- Yâ Ömer! Böyle geç zaman, bu ne iþ?
- Þu mahallâtý devre çýkmýþtým...
Gel beraber, benimle, üç beþ adým.
***
Ne sadâ var, ne bir yürür bîdâr;
Uhrevî bir sükûn içinde civâr.
Ömer olmuþ gezer, sýyânet-i Hak...
Þu yatan beldenin huzûruna bak!
O semâlar kadar yücelmiþ alýn,
Çakarak sînesinden âfâkýn,
Bir zaman sönmeyen nigâhýyle,
Necm-i sâhirde sanki bir hâle!
Duruyor her evin önünde Ömer,
Dinliyor bî-haber içerdekiler
Geçmedik en harâb bir yapýyý,
Yokladýk saðlý sollu her kapýyý.
Geldik artýk Medîne hâricine;
Bir çadýr gördü, durdu kaldý yine.

***
Ocak baþýnda oturmuþ bir ihtiyarca kadýn.
"Açýz! Açýz!" diye feryâd eden çocuklarýnýn,
Karýþtýrýp duruyorken piþen nevâlesini;
Çýkardý yuttuðu yaþlarda çýrpýnan sesini:
-Durunda yavrularým, iþte þimdicek piþecek...
Fakat ne hâl ise bir türlü piþmiyordu yemek!
Çocuklarýn yeniden baþlamýþtý nâleleri...
Selamý verdi Ömer, daldý âkýbet içeri.
Selamý aldý kadýn pek beþuþ bir yüzle.
-Bu yavrular niçin, ey teyze, aðlýyor, söyle?
-Bu gün ikinci gün, aç kaldýlar...
-O halde, neden
Biraz yemek komuyorsun?
-Yemek mi? Çömleði sen,
Tirit mi zannediyorsun? Ýçinde sâde su var
Çakýl taþýyla beraber bütün zaman kaynar!
Ne çare! Belki susarlar, dedim. Ayýplamayýn.
-Peki senin kocan, oðlun, ya kardeþin, ya dayýn...
Tek erkeðin de mi yok?
-Hepsi öldü... Kimsem yok.
-Senin midir bu küçükler?
-Torunlarým.
-Ne de çok!
Adam emîre gidip söylemez mi hâlini?
Ah!
Emîre öyle mi? Kahretsin an-karîb Allah!
Yakýnda râyet-i ikbâli ser-nigûn olsun...
Ömer, belâsýný dünyâda isterim bulsun!
-Ne yaptý, teyze, Ömer, böyle inkisâr edecek?
-Ya ben yetim avuturken emîr uyur mu gerek?
Raiyyetiz, ona bizler vedîatu’llâhýz;
Gelip de bir aramak yok mu?
-Haklýsýn, yalnýz,
Zavallýnýn iþi pek çok zaman bulup gelemez;
Gidip de söylememiþsen ne haldesin bilemez.
-Niçin hilâfeti vaktiyle eylemiþti kabûl?
Sonunda böyle çürük özrü kim sayar makbûl?
Zavallýnýn iþi çokmuþ!... Nedir, muhârebe mi?
Ýþitme sen de civârýnda inleyen elemi,
Medâne halkýný üryan býrak, Mýsýr’da dolaþ...
Gaza! Gaza! diye git, soy cihâný, gel paylaþ!

Çocuklarýn bu sefer yükselince feryâdý,
Kadýn, tehevvürü artýk cünûna vardýrdý;
- Þu nevhalar ki çýkar tâ bulutlarýn içine,
Ömer! Savâik-i tel’in olur, iner tepene!
Yetîmin âhýný yaðmur duâsý zannetme:
O sayha ra’d-ý kazâdýr ki gönderir ademe!
"Açýz! Açýz! Bize bir lokma olsun ekmek ver... "
"Susundu yavrularým, iþte oldu, þimdi piþer!"
Gidip de söyliyeyim hâ?.. Dilencilik yapamam!
Ömer de kim? Benim ondan kerîm adamdý babam,
Ölür de yüz suyu dökmem sizin Halîfenize!..
Ömer vuruldu bu son sözle...
- Haklýsýn, teyze!
Avut çocuklarý, ben þimdicek gider gelirim.
***
Halîfe önde, bitik suçlu, münfa’il, nâdim;
Ben arkasýnda, perîþan, çadýrdan ayrýldýk.
Sabâha karþý biraz baþlamýþtý aydýnlýk.
Köyün köpekleri ejder misâli saldýrýyor,
Býrakmýyor bizi yoldan, fakat kim aldýrýyor!
Medîne’nin dalarak münhanî sokaklarýna;
Dönüp dönüp hele geldik zahîre anbarýna.
Halîfe girdi açýp, ben de girdim emriyle.
Arandý her yeri, bir mum yakýp ale’l-acele.
- Þu tek Çuval unu gördün ya! Haydi yükle bana;
Bu testi yað doludur, elverir o yük de sana.
Çuval Halîfe’de, yað bende, çýktýk anbardan;
Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.
Mesâfe, baktým, uzun; yük yaman; Ömer yaralý;
Dedim ki:
- Ben götüreydim... Verir misin çuvalý?
- Hayýr, yorulsa deðil, ölse yardým etme sakýn:
Vebâli kendine âiddir Ýbni Hattâb’ýn.
Kadýn ne söyledi, Abbas, iþitmedin mi demin?
Yarýn huzûr-i Ýlâhide, kimseler, Ömer’in
Þerîk-i haybeti olmaz, bugünlük olsa bile;
Evet, hilâfeti yüklenmiyeydi vaktiyle.
Kenâr-ý Dicle’de bir kurt aþýrsa bir koyunu,
Gelir de adl-i Ýlâhî sorar Ömer’den onu!
Bir ihtiyar kan bî-kes kalýr, Ömer mes’ûl!
Yetîmin, girye-i hüsrân alýr, Ömer mes’ûl!
Bir âþiyân-ý sefâlet bakýlmayýp göçse:
Ömer kalýr yine altýnda, hiç deðil kimse!
Zemîne gadr ile bir damla kan dökünce biri:
O damla bir koca girdâb olur boðar Ömer’i!
Ömer duyulmada her kalbin inkisârýndan;
Ömer koðulmada her mâtemin civârýndan!
Ömer halife iken baþka kim çýkar mes’ûl?
Ömer ne yapsýn, Ýlâhî, beþer zalûm ü cehûl!
Ömer’den isteniyor beklenen Muhammed’den...
Ömer! Ömer! Nasýl aldýn bu bârý sýrtýna sen?

- Sen almasan acaba kim gelip de senden iyi,
Ýdâre eyliyecek düþtüðün bu ma’rekeyi?
Evet, adâleti "mutlak" hayâl edersen eðer,
Ömer deðil ya ne olsan býrak ki hepsi heder!
Beþer, adâleti "mutlak" tahayyül eylerse,
Görür ümîdini mahkûm her zaman ye’se.
Sen ey Ömer, ne meleksin, ne bir emîr-i zalûm...
Fakat elinde ne var? Fýtraten beþer mazlûm!
Görür bürûc-i semânýn bütün sitâreleri,
Zalâm içinde, yük altýnda inleyen Ömer’i!
Huzûr-i Hakk’a çýkarken bu unlu cebhenle,
Deðil zemîni, getir þâhid âsümâný bile!
- Uzak mý yol? Daha çok var mý?
- Ancak üç beþ adým.
Mecâli kalmamýþ artýk zavallýnýn... Baktým:
Olanca azmini cebr eyleyip, nefes nefese;
Yavaþ yavaþ yürüyor. Geldi bin belâ ne ise!
Sokuldu haymeye, indirdi arkasýndan unu:
- Býrak da testiyi yerleþtirin kenâra þunu.
Hemen çakýllarý çömlekten indirip attý,
Uzandý testiye, yað koydýý, sonra un kattý.
Oturmak istedi, lâkin belâya bak ki: Ocak
Hemen sönüp gidecek...
- Teyze, yok mu hiç yakacak?
Kadýn getirdi beþ on parça yaþ diken Ömer’e;
Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.
Ocak tüter, Ömer üfler zefir-i hârýyle;
Zemîni lihye-i beyzâ yý târumârýyle,
Sücûd tavr-ý huþû’unda, muttasýl süpürür;
Ýçinde rûhu yanar, cebhesinde ter köpürür!
Döner muhît-i nigâhýnda tûde tûde duman;
Bulut geçer gibi necmin hýyat-ý nurundan!

Ocak tutuþtu, yemek piþti;
- Var mý teyze kabýn?
Getir de indirelim...
- Var büyükçe bir kap, alýn.
Yemek sýcaktý, fakat kim durup da bekliyecek!
Ömer çocuklara bir bir yedirdi üfliyerekl
Kesildi haymede mâtem, uyandý rûh-i süýûr;
Çocuklar oynaþýyorlar, kadýn ferîh ü fahûr.
Ömer bu âlemi gördükçe gaþy içindeydi...
Dedim:
- Sabâh oluyor kalkalým...
- Evet, haydi!
Yarýn Emâret’e gel teyze, öðleyin beni bul;
Emîr’e söyleriz elbette hayr olur me’mul.
***
Yüzü gülmüþtü teyzenin, baktýk,
Biz de çýktýk vedâ edip artýk
Hiç görünmeksizin gelip geçene,
Doðru indik Halife’nin evine.
"Þimdi nerdeysegün doðar, kalýver."
Diye, koyvermiyordu, çünki, Ömer.
Etti az sonra subh-i velveledar
Uyuyan þehri kamilen bidar
Öðle geçmiþti, çýktý geldi kadýn.
-Galiba, teyze, uykusuz kaldýn!
Ýþte baðlanmak üzredir nafakan,
Alacaksýn her ay gelip buradan.
Þimdi affeyledin deðil mi beni?
-Böyle göster fakat adaletini.


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.